Plastik Bağımlılığımız


İklim Krizi’nin “Öz Kardeşi” Çevre Kirliliği

Geride bıraktığımız yıl boyunca “iklim krizi” üzerine pek çok etkinlik yapıldı. Bu etkinlikler gündemde yer almayı başarsa da ne denli etkili oldu? Tartışmaya açık bir durum. Buzul erimelerinin öngörülenden 20-30 yıl önce gerçekleşmeye başladığı göz önüne alındığında konunun önemi daha iyi kavranabilir.

İklim değişikliğine bağlı senaryoların öz kardeşi sayabileceğimiz çevre kirliliği de gündemde hak ettiği yeri almalı. İki kardeşin yaratacağı değişikliklerin yeryüzünde yol açabileceği sonuçlar bir ağlatıya konu olabilir. Elbette, bu ağlatıyı yazacak, sahneleyecek ve oynayacak insan kalırsa.

Çevre kirliliğinin pek çok etkeni olmakla birlikte plastik atıklara ayrı bir bölüm açılmalıdır.

Kirlilik kaynağı başlıca plastikler

PET (Poli Etilen Terefitalat) şişeler

1970’li yıllarda başlayan PET şişe çılgınlığı plastik kirliliğin kuşkusuz uzak ara önde giden nedenidir. Ayakları yeryüzüne basan hemen herkesin farkında olduğu plastik atık sorununu bir de sayılar aracılığıyla kavramakta yarar var. Belki böylece farkındalık ve duyarlılık yaratılabilir.

Geçen her dakika boyunca dünyada 1 milyon pet şişeli içecek satın alınıyor. Irmaklara karışan bu türden plastik atıkların son durağı denizler ve okyanuslar olmaktadır. İrili ufaklı deniz canlıları gözle görülenlerinin yanı sıra mikroplastikleri sindirim yoluyla bedenlerine almaktadır.

Plastik atık sorununu önemseyenler olsa da dünyalıların çoğunluğunun bu bağlamda sorumlu ve farkında bir tutum sergilemedikleri açıktır.

Öneriler :

  • Yeniden kullanılabilen şişeler kullanılmalı!

  • Olabildiğince alüminyum kutular yeğlenmeli!

  • Tüm plastik şişeler geri dönüştürülmeli!

Plastik tabak, çatal, bıçak, vb

1940’larda yaşamımıza giren ve plastik atık sorununa önemli katkıda bulunan bu türden gereçlerin sunduğu kolaylık-ucuzluk satanlara ve kullananlara kazanç sağlasa da toplamda dünya için zararlı olduğu kuşkusuzdur.

Öneriler :

  • Kullan-at seçeneğinden uzak durulmalı!

  • Kullan-at amaçlı üretilenler yeniden kullanılmalı!

  • Plastikle sunum yapmayan kurumlar yeğlenmeli!

Ayakkabılar

Plastiklerin ayakkabı içeriğinde yer almasının geçmişi 1950’li yıllara dayanıyor.

2018 yılında tüm dünyada 24 milyar çift ayakkabı üretilirken bunların 2.4 milyar çifti ABD’de edinilmiş. Farklı deyişle her Amerikalı yıl boyunca 7 çift ayakkabı satın almış.

Ayakkabı plastiğinin yarattığı bir diğer sorun da başka maddelerle bir arada olması. Bu durum geri dönüşümü zorlaştıran önemli etken.

Öneriler :

  • Eskiler olabildiğince onarılmalı!

  • Olabildiğince az edinilmeli!

  • Kullanılmayıp da kullanılabilir durumda olanlar çöpe atılmak yerine gereksinimi olanlara ulaştırılmalı!

Diş fırçaları

Diş fırçası gibi basit bir gündelik kullanım gerecinin plastik atık sorununa yol açması pek çoğumuza şaşırtıcı gelebilir.

2003 yılında yapılan bir araştırma diş fırçasının otomobil ve cep telefonuna göre çok daha vazgeçilmez bir gereç olduğunu ortaya koymuş. Plastik diş fırçaları yaşamımıza 1930’lu yıllarda girmeye başlamış. II. Dünya Savaşı’na katılan Amerikan askerlerinin ağız ve diş sağlığı için üretilen plastik diş fırçaları küresel ölçekli yoğun kullanımın ilk adımı olmuş. O zamandan bu yana sayısız insanın sabah uyandığında ilk dokunduğu plastik nesne olmuş diş fırçası.

ABD’de bir yılda 1 milyar diş fırçasının çöpe atıldığı bilgisi bu öğenin plastik atık havuzuna katkısı bakımından yeterince fikir vermiş olacaktır.

Öneriler :

  • Bambu fırçalar kullanılabilir. Bu türden fırçalar plastik bölümlerinden arındırıldıktan sonra organik gübre olarak değerlendirilebilir!

  • Uç bölümü değiştirilebilir fırçalar yeğlenebilir!

Taşıt lastikleri

Geçen yüzyılın başında yaşamımıza giren taşıt lastikleri okyanuslara karışan mikroplastik atıkların % 28’inden sorumludur. Yapay lastiğin bulunmasıyla önemli bir kirletici atık olmaya başladığı söylenebilir. Günümüzde ağaç, çayır ve mısır gibi karbonsuz seçeneklerden lastik üretme teknolojisi üzerinde çalışılmaktaysa da en azından şimdilik taşıt lastikleri önemli plastik atık kaynağı olmayı sürdürmektedir.

Öneriler :

  • Taşıt kullanımının olabildiğince azaltılması!

  • Taşıt lastikleri değiştirilirken eskisinin geri dönüştürülme süreci güvence altına alınmalı!

  • Kitle ulaşımı yeğlenmeli!

Yirmi birinci yüzyılın taşıttan, özellikle de özel taşıttan kurtulma yüzyılı olması için bir başka akılcı neden daha ortaya çıkmış olmaktadır bu bilgiler ışığında.

Sigara izmaritleri

Irmaklar yoluyla kaçınılmaz şekilde denizlere ulaşan sigara izmaritlerinin deniz canlılarında av yanılsamasına neden olduğu anlaşılmıştır.

Sigara izmaritlerinin önde gelen plaj kirleticisi olduğu da akıldan çıkartılmamalıdır.

XX. yüzyılın ilk yarısında tırmanan sigara alışkanlığını izleyerek sigaranın kanser nedeni olduğunun anlaşılması bu kez sigara filtrelerinin kullanıma girmesi sonucunu doğurmuştur. Sigaranın kansere neden olan etkilerini azaltmak amacıyla geliştirilen filtrenin sigaranın kanserojen etkisini azaltmamasına ek olarak önemli bir çevre sorununa yol açmış olması ironik bir durumdur.

Tütünlü sigaranın yerini geri dönüştürülemeyen e sigaraya bırakmakta oluşu da bir başka ironik olgudur. E sigaraların geri dönüşümü henüz söz konusu değildir.

Her yıl doğaya 3 trilyon sigara izmariti karıştığı sayısal bilgisini de eklemekte yarar var.

Öneriler :

  • Sigara izmaritleri doğaya karışmayacak şekilde özenle biriktirilmeli!

  • Sigara içilmemeli ama mutlaka içilecekse filtresiz ve kişinin kendisinin sardığı sigara yeğlenmeli!

  • Özellikle geri dönüştürülemediği de göz önünde tutularak e sigaradan uzak durulmalı!


Tamponlar

Modern yaşamın önemli bir öğesi olarak yaşama 1950’lerde giren kadın bağlarının da gerek paketleri ve gerekse içerikleri aracılığıyla plastik kirletici olmaları ve giderek yaygınlaşan kullanımları önemli bir başka sorundur.

Yeniden kullanılabilen tamponlar ve menstruel iç çamaşırlarının kullanımı önerilse de pek az kadının plastik öncesi çağa dönme eğiliminde olduğu da bir gerçektir.

Besin paketleri

1930’larda kullanılmaya başlanan bu türden plastiklerin kullanımı günümüzde hazır besin endüstrisinin gelişimine koşut şekilde patlamıştır. Bu ve benzeri gereçlerin çevre kirliliği yaratmasının yanı sıra insan sağlığına zararlı içerikleri de göz ardı edilmemelidir. PVC (Poli Vinil Klorid) ve PVDC (Poli Viniliden Klorid) kaynaklı sağlığa zararlı öğeler yerini PE’ye (Polietilen) bıraksa da bu değişikliğin çevre kirliliği sorununa olumlu katkısı söz konusu değildir.

Mikroplastik atık sorununa da önemli katkısı olan bu öğelerin doğada hayvanlarca besin sanılarak tüketilmesi bir diğer sorundur.

Sonsöz

Plastik atıklar üzerinden yapılan bu irdeleme Avrupa ve özellikle de ABD kaynaklıdır. Söz konusu iki coğrafyanın nüfuslarıyla ters orantılı tüketicilikleri ve dolayısı ile kirleticilikleri göz önüne alındığında ortaya çıkan tablonun önemi anlaşılabilir.

Yeryüzündeki insanları pençesine alan EŞİTSİZLİK olgusunun bu alana da koyu bir gölge düşürdüğünü söylemek yanlış olmaz. Az sayıda insanın tüketip kirlettiği dünyamız tüketmeyip kirletmeyen çoğunluk için de cehenneme dönüşmektedir.

TÜKETİMİ AZALT-YENİDEN KULLAN-GERİ DÖNÜŞTÜR

Başlıktaki üçleme geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca çevrecilerin bu önemli soruna yanıtı olarak belirginleştiğine göre önemsenmelidir.

Bu üçleme bana Gandi’nin “Basit Yaşa, Başkaları da Yaşayabilsin!” özlü sözünü anımsattı.

Sorunu çözmek son derece kolay!

Ancak, büyümenin, insanlığın gelişimini sayılarla tanımlamanın başkaca seçeneği olmadığı koşullanmasının tartışmaya açılmadığı günümüzde bu kötü alışkanlığı yenmek olası mı?

Doğrusu benim de yanıtını bilemediğim sorudur bu!

2020 sağlık, mutluluk ve esenlik getirsin…


Not : National Geographic’in Aralık 2019 sayısı (İngilizce sürümü) bu yazıya esin kaynağı oldu.

 

Bunları da sevebilirsiniz