Tarımda Çöküş:Nedenleri ve Çözüm Yolları1/2/3 yazılarında sırasıyla tarımda çöküşün dış ve iç nedenlerinden beyinlerin yıkanması ve neo-liberal politikaların tarımda uygulanması konuları ile tarımın çöküş göstergeleri maddeler halinde sıralanmıştı.
“Tarımda Çöküş:Nedenleri Ve Çözüm Yolları/4” yazısında ise çözüm yollarından tarımsal kitlerin yeniden açılması,desteklemelerde hedef kitle olarak küçük ve orta ölçekli işletmelerin alınması ve tarımsal kooperatiflerin desteklenmesi konularına ağırlık verilecektir.
ÇÖZÜM YOLLARI
1.TARIMSAL KİTLER YENİDEN KURULMALI.
Gelinen noktada tarımsal kitler’in özelleştirilmesi ile büyük çoğunluğu oluşturan aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli tarım işletmelerinin,aracılar,örgütlenmiş büyük sanayiciler ve dev Alış Veriş Merkezleri(AVM) karşısında pazarlık güçleri yok denecek düzeydedir.Bu bilindiği halde siyaset ve ekonomiye yön veren gerek iktidar,gerekse muhalefet çevrelerince özelleştirilen,tasfiye edilen ya da işlevsiz duruma getirilen tarımsal kitlerin yeniden inşa edilmesi doğrultusunda herhangi bir önerme kamuoyunun önüne getirilmiş değildir. Bununla birlikte kamunun yeniden başta,SEK,ESK ve de Tekel gibi fiyat düzenleyici kitler, TİGEM, TGSAŞ/İGS AŞ gibi girdi üreten kitler ve Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri gibi tarımsal kredi kitlerin yerine geçecek yeni kitlerin kurulması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak gündemdedir.
Özetlenirse çiftçilerin kooperatifler eliyle kendi sanayi kuruluşların kuruncaya ve güçlü oluncaya değin tarımsal kitler devreye girmelidir.
2.DESTEKLEMELERDE HEDEF KİTLE KÜÇÜK ve ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER OLMALI.
Türkiye’de tarımsal kitlerin özelleştirilmesi ile çiftçinin ürününün değerlendirilmesinde desteklemelere ağırlık verildiği bilinmektedir. Bununla birlikte desteklerden,kırsalda sosyal refahı artıracak ve kır-kent farklılığını azaltacak çözümler çıkmamıştır.Bunun başlıca iki nedene dayandığını söylemek olasıdır:Desteklemelerde yapılan en önemli hata(hata denebilir mi?)Türkiye’deki işletmelerin yapısal özelliklerinin dikkate alınmamasından kaynaklanmıştır.İşletmelerin büyük çoğunluğunu meydana getiren küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine,destekleme ve diğer kaynaklar büyük işletmelerin oluşturulması doğrultusunda kullanılmıştır. Küçük çiftçilere yapılan desteklemeler prim düzeyinde kalmış,devlet prim verdikçe sanayici de alım fiyatlarını düşürmüştür.Bu bağlamda çiftçilerin örgütlenmesi ihmal edilmiş,kendi kurdukları ya da kuracakları kooperatifler ile sanayici olmaları ihmal( ya da bilerek mi?) edilmiştir (1).
Desteklemelerinde prim yerine çiftçinin eline iyi bir fiyat geçmesi için başlıca iki araç ile devlet piyasaya müdahale etmelidir. Bunlardan biri değinildiği üzere stratejik olarak belirlenen tarımsal kitlerle söz konusudur. Diğer bir araç ise kooperatiflere alım için finansal destek sağlamak şeklinde de olabilir ya da örneğin mandarin üreticisinin perişan olup aracıların eline düşmemesi için kooperatiflere bölgelerde yeterli soğuk hava tesisleri kurması için kredi açması şeklinde de olabilir (2).
Diğer yandan önerilen araçlar ile desteklemelerde hedef kitle küçük ve orta ölçekli ölçekli/köylü işletmeleri olmalıdır.Bunun iki nedeni vardır.Birincisi büyük çoğunluğu onlar oluşturmaktadır.İkincisi ise dev işletmelerde yapılan endüstriyel tarımda ortaya çıkan olumsuzluklara karşı en uygun model olmalarından kaynaklanmaktadır.
Türkiye’de de dünyada olduğu üzere, küçük ve orta ölçekli, bir başka deyişle köylü işletmeler yerine dev işletmelerin öne çıkartılması yaklaşımı, ölçek ekonomisine dayandırılmaktadır. Ölçek ekonomisinde, emek verimliliği dikkate alınır. Ancak dikkate alınması gereken asıl konu, toplam etmen verimliliğidir. Toplam etmen verimliliği, katma değer ya da net gelirin, sosyal fırsat maliyetleriyle değerlendirilmiş olan üretim etmenlerinin toplamına bölünmesi ile bulunur (3). Köylü işletmelerinde emek daha bol ve ucuzdur. Toprak ve sermaye de daha az olduğundan büyük işletmelere göre daha yüksek etmen verimliliğine sahiptirler. Köylü işletmelerinin yoğun emek gerektiren sebze ve meyve tarımıyla hayvancılığı seçmelerinin nedeni budur. Örneğin, geçmişte süt sığırcılığında kriz olduğunda kapananlar öncelikle büyük işletmeler olmuştur. Köylü işletmeleri, hayvan sayılarını azaltmakla birlikte üretimlerini sürdürmüşlerdir.
3.TARIMDA KOOPERATİFLEŞMEYE DESTEK VERİLMELİ ve SANAYİCİ OLMALARI SAĞLANMALI.
Türkiye’de aile işgücü temelli işletmeler tarımsal nüfusun büyük bir çoğunluğunu barındırır ve istihdam ederler. Bu nedenle örgütlenmiş tarımsal girdi sağlayanlara,aracılara, tekelleşmiş yerli ve yabancı sanayicilere karşı tarımsal kooperatiflerde örgütlenmek zorundadırlar.Diğer yandan köylü işletmelerinde, belli bir ölçüde var olan ölçek sorunu da,kamu yatırım işletmelerinin ve desteklemelerin onlara yönlendirilmesi yanında kooperatif örgütlenme ile aşılabilmektedir .
Türkiye’de tarımsal kooperatifleşmenin etkin bir duruma getirilmesi için şunlar önerilebilir (4):
Tarımsal Kooperatiflerin, üretim için girdi ve ara malları sağlama ile ürünlerin işlenmesi(ortak makine parkları, kaba ve yoğun yem üretimi, ortak sağım hane, soğuk zincirin sağlanması) ve pazarlamasına olanak sağlamak için kooperatiflere verilen kredilerin faizleri düşürülmeli ve geri ödeme süresi uzatılmalıdır.
Koop’ların girdileri ve işledikleri malların Katma Değer Vergisi(KDV)’leri de düşürülmelidir.
Tarımsal kooperatifler aracılığıyla çiftçilerin sanayici olmaları sağlanmalıdır. Katma değer bu şekilde çiftçi eline geçebilir. Çiftçilerin tarımsal amaçlı koop’lar altında örgütlenmeleri durumunda, pazara çıktıklarında örgütlenmiş aracı ve sanayici karşısında pazarlık ve rekabet güçleri şansları vardır.
Çiftçilerin koop’lar aracılığıyla mallarını pazarlamaları için yerel yönetimler katkıda bulunmalı ve il ve ilçe düzeyinde satış yerleri sağlanmalıdır.Bu bağlamda yerel üretim ve yerel tüketim yaklaşımı öne çıkarılmalıdır. Çiftçilerin,aracılar,tekelleşmiş yerli ve yabancı gıda sanayicileri ile Fransız,Alman,İngiliz kökenli Carefoursa,Migros,Metro,Tesco gibi dev AVM’lerin denetiminden bu şekilde kurtulmaları olasıdır. (5)
Tarım ürünlerinin pazarlanmasında kayıt dışı ekonomi ile etkin bir mücadele yapılmalıdır.
Tarım ürünlerinin fiyat oluşumunda göstermelik konseyler yerine yaptırımcı kurullar oluşturulmalı ve bu kuruşların işleyişinde koop’lar ağırlıkta olmalıdır.
Koop’ların bu önermeleri etkin bir şekilde gerçekleştirmeleri aşağıdaki koşullarda geçerli olabilecektir (6) :
Koop’ların finansman ve kredi sorunlarının çözümü için,koop’lar ve üst örgütlerinin egemen olacağı bir “Kooperatifler Bankası” kurulmalıdır.
Koop’ların üst örgütlenme sorunu etkin bir şekilde çözümlenmelidir.
Koop’ların eğitim ve araştırma sorunu,güçlü bir üst örgüt ile üniversiteler ve kamu kurumları arasında sağlanacak etkin bir eşgüdüm ile giderilmelidir.
Koop’ların mevzuat sorunu,demokratik bir kooperatifçilik temelinde çözüme kavuşturulmalıdır. Şimdiki durumda devlet güdümlü karmaşık bir kooperatifçilik mevzuatı vardır.
Koop’ların denetim sorunu çözümlenmelidir.Günümüzde kooperatifçilikte etkili bir denetin söz konusu değildir.Etkili bir denetim,kooperatif ortağının en büyük güvencesidir.Bu görev,üyeler ile birlikte üst örgütlenmeye düşmektedir.
Kaynaklar
1- Kaymakçı,M.,2016 Tarımsal desteklemeler neden işe yaramadı?Egedesonsöz. 11 Nisan 2016 Pazartesi
2- http://www.haberanaliz.net/yazarlar/tayfun-ozkaya/tarim-destekleri-ciftci-ve-tuketiciyi-korumuyor/348
3- Özkaya, T. 2009. Türkiye Tohumculuğu ve Tarım İşletmelerinin Tasfiyesi(İç). Mülkiye, 262, Bahar/ 2009, Cilt:XXXll
4- Kaymakçı,M.,2011.Tarım Bağımsızlıktır. Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Yayınları..s.40-41
5- Oral, N.,2009. Türkiye’de Tarım ve Gıda Sektöründe Yabancılaşma ve Tekelleşme, Mülkiye, Bahar,2009 Cilt:23, Sayı 262)
6- Mülayim,Z.G.,2010.Kooperatifçilik.Güncelleşmiş Altıncı Baskı,Yetkin Yayınları,Ankara.s.505-545