Kişisel Veriler: Cambridge Analytica

Daha önceki yazılarda karar alma süreçlerini etkileyen ve seçimlerimizi doğrudan yönlendiren karar alma süreçleri çeşitli yönlerden inceleyen ve tanıtan yazılar yazmıştım. Bu yazıda kararları yönlendirmede verileri inceleyip doğru bir şekilde analiz etmek ve verileri bilgiye dönüştürmek üzerine güncel bir konuya değineceğim. Son zamanlarda konunun haberlerde sıklıkla bahsedilmesine karşın Türkiye’de derinlemesine incelenmediğini düşündüğüm için bu yazıyı kaleme alıyorum.

Öncelikle kısa bir bilgilendirme olarak Türkiye’deki yasal düzenlemeye bakalım. Kişisel veriler gerçek kişilere ad, soyad, kimlik numarası başta olmak üzere başta kimlik, adres ve iletişim bilgileri gibi belirlenebilir olmayı sağlayan her türlü veriyi kapsamaktadır. 6698 sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu” (KVKK) kapsamında kişisel veriler “kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” olarak; işleme ise “kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlem” olarak tanımlanıyor.

Kapsamlı bir tanım…

Merkez ofisi Londra’da, ayrıca New York ve Washington’da hizmet ofisleri olan, veri madenciliği ile veri analizleri ve borsacılığı üzerinden faaliyet gösteren bir danışmanlık şirketi Cambridge Analytica. Şirket, iki temel çalışma alanı üzerinden yapılandırılıyor: ticari pazarlama danışmanlığı (https://ca-commercial.com/) ve (siyasi) seçim kampanyası danışmanlığı (https://ca-political.com/). Steve Bannon ve Robert Mercer tarafından kurulan şirketin veri çözümleme ve işleme altyapısı Cambridge Üniversitesi Psikometrik Merkezinde eğitim almış Michal Kosinski tarafından oluşturulmuş. Cambridge Analytica kendisini veri madenciliği (data mining) alanında çalışan bir şirket olarak tanımlıyor. Veri madenciliği terimi, verileri (data) çözümleyerek onlardan elde edilen bilgileri, bu bilgilerin betimlemelerinden ve ilişkisel durumlarından çıkarımları değerlendirerek veriyi bilgiye dönüştürmek ve pazarlayarak müşteri ve kullanıcılara sunmak anlamına geliyor; biraz daha açacak olursak, işlenmemiş verileri işleyerek onlardan çeşitli bilgi türetmek…

Kuramsal olarak verilerin işlenmesinde, farklı alanlarda, farklı amaçlara ve farklı veri yapılarına uygun çok sayıda değişik yöntem tanımlanabilir. Günümüzde verileri büyük bir kısmı dijital ortamda depolandığı için, bu verilerin işlenmesi bilgisayarlar aracılığıyla çeşitli algoritmalar üzerinden gerçekleşiyor. Bir anlamda algoritmalar, verilerden hem yararlı ve kullanılabilir bilgi elde etmek için hem de elde edilen bilgilerin en etkin şekilde kullanıcıları (veya müşterileri) için yönelim belirleme, anket gibi istatistiksel karar alma gibi çeşitli süreçlerde değerlendirmeleri için kullanılıyor.

Cambridge Analytica bu yazıda inceleyeceğimiz gibi birbirileriyle doğrudan ilişkili önemli iki temel alan üzerinde çalışıyor. Şirket ticari faaliyetlerini tanımlarken, pazarlama alanındaki markaların pazar üzerinde etkisini, müşterilerin olası ürün tercih eğilimlerinin ve yönelimlerinin davranış bilimleri ve veri analizi yardımıyla “özgün” bir yöntem üzerinden ölçme ve işleme hizmetlerini sunduğunu ifade ediyor. “Veri güdümlü pazarlama” [“Data-driven marketing”] sloganını kullanıyorlar. Bu sloganın altını dolduran hizmetler ise şöyle sıralıyor: Pazar araştırmaları, sunulan ürün ve hizmetlerin hedef kullanıcılarıyla nasıl buluşturabileceğinin belirlenmesi için; kullanıcı sınıflandırması hedef kullanıcıların yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi önceden belirlenmiş sınıflara ayırmak için; veri bütünleştirmesi ve verilerin değerlendirilmesi de ekonomik ve etkin bir biçimde verilerin çözümlenip bilgiye dönüştürülmesi. Şirket siyaset alanındaki faaliyet alanını biraz daha dar bir biçimde tanımlayarak seçmelerin kampanyaya yönlendirilmesi ve sonuç olarak seçim kampanyasının kazanılmasını gerektirecek donanımı sağladığını söylüyor: tıpkı ticari faaliyet alanında olduğu gibi, sunduğu hizmet, isabetli öngörülerde bulanmak. Sunduğu hizmetler anket ve çeşitli kamuoyu araştırmalarını takip ederek, daha önce verileri elde edilmiş kişilerin yönelimlerini ön görmeye yönelik çözümlemeler; kitle iletişim araçlarıyla reklam üzerinden oy veren kişileri etkilemek ve yönlendirmek; kampanya süresince mevcut beşeri ve maddi kaynakları sınıflandırarak etkin biçimde kullanmak, bütün bunları çeşitli merkezlerin eşgüdümüyle gerçekleştirerek mevcut veya olası değişimleri anında yorumlamak. Küresel ölçekte aldığı işleri birer referans olarak – siyasi alanda önceliği ABD’ye verildiği ilk bakışta göze çarpıyor – şu şekilde sıralamış: ABD başkanlığı seçimlerinde Donald Trump ve Ted Cruz, İngiltere’nin Brexit lehine kampanyası, “Make America Number 1” [“Amerikayı 1 Numara Yap!”], ve dahası Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, İtalya, Kenya, Kolombiya, Malezya, St. Kitts ve Nevis, Tayland, Trinidad ve Tobago ülkelerindeki genel ve yerel seçimler.

Bu ortak nokta, ilk bakışta ticari ve politik olarak şirketin çalışma alanı olarak ayırsa da veri analizinin çözümlenip bilgiye dönüşmesinden sonra insanlar üzerine etkisinin ortaklaştığı mesajını açık bir şekilde ifade ediyor.

Facebook ve Cambridge Analytica ile ilgili son haberlerin bir kez daha açıkça gösterdiği gibi, gizliliğin ve mahremiyetin toplumsal değerini daha iyi anlamamız gerekiyor. Bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde internet kullanıcılarının kişisel bilgilerini, alışkanlıklarını, bulunduğu yerleri vb. pek çok veriyi bu kadar kolay dış dünyaya açması, bir toplumsal etkileşim neticesinde diğer bireylerin de benzer yönde bir eğilimine yol açıyor. Bunun ise Facebook ve Cambridge Analytica örneğinden hepimizin bildiği gibi bir takım kaçınılmaz sonuçları var.

Bilinmezlik bunlardan belki de en kötüsü.

Kişisel verilerin gizliliği genellikle “bireysel” bir mesele olarak düşünülmekte. Her ne kadar verilerin korumasını ele alan yasalar ve bu yasaların uygulamaları mevcut olsa da, gizlilik her zaman bireysel düzeyde ele alınan, bireyin karşı karşıya kaldığı bir meseleye indirgeniyor. Ancak, gizlilik konusundaki bu bireysel merkezli düşünce, en geniş anlamda gözetim teknolojileri de dahil olmak üzere çağdaş teknolojilerin sunduğu zorluklar için tamamen yetersizdir.

Anahtar kelimeler: Cambridge Analytica, Kişisel Veriler, Veri Madenciliği, Data Analizi, Gizlilik.

Bunları da sevebilirsiniz