Tarih, sanat, turizm ilişkisi; Festivallerin toplumsal gelişmeye katkısı…

Konuya girmeden önce bazı terimleri açalım. Tarih:  Geçmişteki olaylara ait bilgilerin keşfi, toplanması, bir araya getirilmesi ve sunulması bilimidir. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin tüm bilgilerin, olayların vuku bulduğu dönemin şartları göz önüne alınarak, mümkün olduğunca nesnel bir şekilde sunulması ile oluşur. Tarih, yaşanan olayların bir daha yaşanabilmesi gibi bir olasılık olmadığından diğer bilimler gibi deney ve gözleme dayanamaz. Tarih, geçmişteki insanın yaptıklarını, neden ve sonuç ilişkisi dahilinde, yer ve zaman göstererek, belgeler ışığında objektif olarak incelediği için bir bilim kabul edilir. Sanat: En genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hararetli bir tartışma konusudur. Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Turizm : Dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye turist çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümüdür. Turistik gezi, insanların sadece bir yerden bir yere gitmesi değil kültürel, ekonomik ve toplumsal olarak da iletişim içinde olmalarıdır.  Festival : Genellikle yerel bir topluluk tarafından belirlenmiş ve geleneksel olmuş gün ve tarihlerde kutlanan, yapıldığı yörenin imgesi hâline gelmiş etkinlikler bütünüdür. Festival kelimesi Latince festa kelimesinden gelir. İlk kez 1200’lü yılların başında kullanıma girmiş ve yerleşmiştir. Birçok kültürde festivaller tanrı veya tanrıların huzurunda duruştur. Festivallerin insanlara Tanrı tarafından verildiğine inanılır ve kutsal kabul edilir. Hristiyanlıkta Noel ve Paskalya Yortusu olmak üzere iki ana festival vardır. Bunun yanında Katolik, Ortodoks ve Angelikan mezheplerinde sayısız küçük festival vardır. Antik Mısır’da festivaller Birçok Mısır festivali dinî kökenlidir. Heryıl Firavun’un herhangi özel bir gününü anmak için büyük festivaller düzenlenir ve özellikle eğer Firavun hükümdarlığının otuzuncu yılına ulaşırsa halka hiçbir masraftan kaçınılmaz, her türlü ikram yapılırdı. İslâm’da festivaller İslâm dininde festival adı altında kutlamalar yapılmaz. İslâm kültüründe festivaller bayram adı ile anılır. İslâm inancında; Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı olmak üzere iki dinî kutlama düzenlenir. Bu dinî bayramlar insanların en güzel ibadet, kulluk ettiği zamanlardır. Diğer festivaller Festivaller dinî yönlerinin yanı sıra, dinden tamamen ayrı insanların eğlence için kendilerinin oluşturduğu eğlenceler de olabilir. Dünyada en yaygın olarak kutlanan festivallerden birisi de mevsim festivalleridir. Özellikle Nevruz’da olduğu gibi ilkbaharın kutlanmasına benzer olarak birçok kültürde kışın gelişi, beklenen yağmurun yağması gibi etmenlerle de festivaller düzenlenmektedir. Festivaller bir ülkenin ya da bir ülkede yaşayan bir topluluğun tarihini, dünya görüşünü, sosyal ve kültürel kimliğini sergileyen temalı kutlamalardır . Bu niteliğinden dolayı festivallerin son yıllarda çok büyük miktarlara ulaşmasının bir diğer açıklaması da turizmden ziyade toplumsal yapıdaki gelişmelerle ilişkili olup hızlı yapısal değişim, sosyal hareketlilik ve küreselleşme sürecinin getirdiği kültürel değişim hissi karşısında kimliklerini yeniden bulmaya çabalayan toplumların gösterdiği tepki ile ilişkilidir. Festivaller gerçekten de asıl olarak dini veya etnik kültürel kutlamalar olsa da ve öncelikle toplumsal niteliklere sahip görünseler de günümüzde daha geniş bir kapsama ulaşmış ve çok farklı amaçlara hizmet eder hale gelmişler; turizm alanında kültürel mirasa duyulan ilginin artmasına bağlı olarak gittikçe büyüyen bu sektör içinde yer almaya ve potansiyeli dolayısıyla da bir turizm ürünü olarak değerlendirilmeye başlanmışlardır . Festivallerin büyük bölümü kapsamı dar, mahalli ya da bölgesel etkinliklerdir ancak bu örneklerin tamamının bir bütün olarak ele alındığında önemi giderek artan bir turizm atraksiyonu meydana getirdiği de bir gerçektir. Nitelikleri itibariyle çok farklı alt kategorilere ayrılması , çok sayıda aktiviteyi içermesi, sosyoloji, psikoloji, halk bilimi gibi farklı bilim dallarını ilgilendiren yönlere sahip olması , geleneksel bir temelden beslenebildiği gibi organizasyonel çabalarla da meydana getirilebilmesi, zamansal ve mekânsal boyutlarının farklılıklar göstermesi gibi nedenlerle festival turizmi zor, emek isteyen, karmaşık bir inceleme alanıdır. BU ZORLUK, BİZİ KÜLTÜR tanımına götürür… KÜLTÜR: İnsanca yaşamak için, insan uygarlığının tüm pozitif evrensel birikimlerini benimsemek ve aynı doğrultuda yeni kültür etkinlikleri üretmektir. Yani burada şunu önceden söyleyebilmeliyiz. Tarihinizin büyük ve derin olması günümüzde kültürünüzün olmasını gerektirmeyebilir. Osmanlı tarihiniz emperyal ve inanılmaz etkileyici olabilir, ama bugün o topraklarda kurulmuş 27 devlette yaşayan insanların bugün aynı kültürü yeniden ve çağdaş biçimde yaşadığı ve ürettiği anlamına gelmez. Geçmiş sanatınızın eşsiz olması günümüzde sanatla iç içe bir toplum olmanızı da yaratmayabilir. Maya uygarlığı büyük bir sanat şaheseri idi, bu gün bu uygarlıkta eser yoktur. Önemli olan günümüzde yaşam şansını elde etmiş toplumların geçmiş tarihlerinden ve sanatlarında alacakları pozitif ivmelerle yeni bir kültür yaratabilmeleri ve evrensel kültürle buluşabilmeleridir. Burada BODRUM ve HALİKARNAS BALIKÇISI örneği vermeliyim. Bodrum’un Halikarnas Balıkçısı (H.B.) sayesinde ismini dünyaya duyurduğunu biliriz. Peki soralım. Hani H.B.Üniversitesi? Hani Bodrum Kalesi’nde H.B. Müzesi? Hani Bodrum Festivallerinde kalıcı H.B. panelleri, yayınları, gösterileri? Hani H.B. üzerine sahnelenmekte olan bir tiyatro veya bestelenmiş bir opera parçası? Hani T.C. Üniversitelerinde H.B. araştırma üniteleri ve tezleri? Hiçbiri yoktur. Demek ki Bodrum bir eşsiz tarihe, geçmişinde Halikarnassos isimli bir sanat şehrine, yakın çağlarda H.B. gibi bir kültür abidesine sahip olmasına rağmen, günümüzde bu doğrultuda yeni kültürler üretememiştir, üretememektedir. Bodrum’da istediğiniz kadar çalgılı, göbek havalı festival yapın, Tarkan, Madonna konserleri düzenleyin bunlar kültür etkinlikleri, halkı oyalama, yoz eğlendirme taktikleridir. Her halde ne demek istediğimi anladınız. Demek ki, yoz festivaller, toplumsal gelişmeyi sağlayamaz. Peki nedir toplumsal gelişme? Bakın, şu andaki panelimizin adı çevresinde gezinmekteyiz. Toplumsal gelişme: Burada sosyoloji devreye girer. Buna göre; Bir toplumda toplumsal gelişmenin ortaya çıkabilmesi için ekonomik gelişme ve büyüme yeterli değildir. Sosyal, kültürel ve siyasal birtakım gelişmelerin de gerçekleşmesi gerekir. Bir ülkenin demokrasi ile yönetiliyor olması, buna paralel olarak demokratik kültürün toplumsal ilişkilere kadar yayılması, insan haklarını güvence altına alacak hukuksal bir düzenin tesis edilmesi ve son olarak hukukun üstünlüğüne dayanan bir siyasal sistemin kurulması toplumsal gelişmenin ekonomiden sonraki en önemli ayağını oluşturur. Dünyadaki gelişmiş ülkelere bakıldığında bu gelişmelerin tamamını hemen hemen gerçekleştirdiklerini görüyoruz. Toplumsal gelişmeyi tamamlayan önemli unsurlardan biri de orta tabakanın toplumsal tabakalaşma piramidi içindeki yeri ve işgal ettiği genişliktir. Gelişmiş toplumların tabakalaşma piramidinde orta tabaka geniş bir yer tutar. Orta tabakanın genişlemesi toplumsal gelişmenin hem ögesi hem de bir ölçütüdür. Bu nedenle gelişmiş her toplum, üst ve alt tabakalar arasındaki gerilim ve çatışmaları dengeleyen, toplumun yaratıcı ve dinamik yanını oluşturan orta tabakayı çeşitli politikalarla güçlü tutmaya çalışır. – Toplumsal gelişme yalnızca ekonomik büyümeyi ve gelişmeyi değil demokratik nitelikteki sosyal ve siyasal değişmeleri de ifade eden bir kavramdır. ŞİMDİ KONUŞMAMIN SİMGESEL BİR ÖZETİNİ YAPACAĞIM İZNİNİZLE… Anlattıklarımızdan hareketle; Tarih, bir insanın nüfus kağıdıdır. Sanat, o insanın el ve hayal becerisidir. Kültür, o insanın ruhudur. Turizm, o insanın bacaklarının onu götürdüğü yerlerdir. Toplumsa gelişme, o insanın nitelikli ve sağlıklı yaşamıdır. Festival ise, o insanın ruhunu geliştirdiği geleneksel, sevimli, neşeli ve öğretici etkinliğidir. Demek ki en geniş anlamıyla festival, kadim tarihin, geleneksel kültür ve sanatın ana doğrultusunda yeni kültürler, yeni sanatlar üreterek bir şehrin, bir ülkenin toplumsal gelişmesinde en önemli rolleri oynayan yerel, ulusal ve evrensel etkinliklerdir. Bu etkinliği toplumsal gelişme amacıyla yapamadığınız takdirde, gerçekleştirdiğiniz tüm çağdaşlık (!), laiklik (!) etiketli, sol – mol, enginar, kereviz, kiraz – miraz, kedi-köpek, aşk, defile, konser- monser, ot – mot festivalleri halkınızı kandırmaktan, oyalamaktan başka hiçbir işe yaramaz. Nokta. ………………………….

Bunları da sevebilirsiniz