NOBEL DERSİ

Aziz Sancar’ın Nobel’le ödüllendirilmesi gururlandırıcı olmasının yanı sıra bir başka nedenle de çok iyi oldu! Orhan Pamuk’un Türkiye üzerine düşürdüğü koyu gölgesinden kurtulmamızı sağladı! Nobel ödülleri doğa bilimleri alanında edindiği saygınlığı Barış ve Edebiyat ödülleri aracılığıyla hovardaca harcıyor. Eli kanlı katillere barış ödülünün, tarihsel gerçekleri saptıranlara edebiyat ödülünün verilmiş olması bu sözlerimizin göz ardı edilemez dayanakları! Nobel’e değer görülen iki Türk, iki ayrı uçtan örnekler olarak da tarihteki yerlerini aldılar. Orhan Pamuk aldığı ödülle keyif çatarken, Aziz Sancar uzakta kaldığı ülkesiyle gönül bağını güçlendirmeyi sürdürüyor. Nobel ödülünün parasal bölümünü kurduğu Türk Evi’ne bağışlıyor. Geçmişte aklımıza getirmediklerimiz şu günlerde ilk akla gelenlere dönüştü! Yaşamımız boyunca komşularımıza, arkadaşlarımıza, dostlarımıza kimsin, nesin, neye inanırsın sorusunu sormayı akıl etmediğimiz gibi bu gibi soruların sorulmasını ayıp saydık! Aziz Sancar’ın Nobel’e değer bulunan çalışmaları konusunda tek söz etmeye gerek yok! Fazlasıyla hak ettiğine kuşku yoktur! Aziz Sancar’ın Nobel’i aldıktan sonra ortaya koyduğu soylu ve kararlı duruş bizlere ve hatta dünyaya ders verdi. Böylelikle öğretmenliğini üniversite sınırlarının dışına taşıdı! BBC adına kendisini arayan gazeteci kılıklının etnik kökenine ilişkin üsteleyen ve nezaket sınırlarını zorlayan sorularına “Ben Türküm!” dik duruşuyla karşılık verdi! Bu yüce duruş bir bilimcinin kendi alanı dışındaki sorumluluklarını anımsatması bakımından da önemliydi. Bu tutumuyla son zamanlarda bilimciliği “gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” sıradanlığına indirgeyenlere de kendinize gelin demiş oldu! Bilimci olmak ve dolayısı ile sıradan insanlar için anlaşılması güç derinliklerde dolaşmak, ortalama insanların kaygılarından uzak durmayı gerektirmiyor! Tersine saygın bir bilimcinin genel konulara girmesi, o konularda görüş açıklaması son derece olumlu sonuçlar doğuruyor. Aziz Sancar, Atatürk, Cumhuriyet ve Türklük konusundaki duyarlılığıyla pek çok tartışmayı başlamadan bitirmiş oldu! Bu dik duruşu ve kararlılığı göstermemiş olsaydı onun üzerinden etnikçilik, dincilik ve mezhepçilik yürütülmesi hiç birimizi şaşırtmayacaktı! Ortalama insanlar ve özellikle de akademik konumda olanlar Aziz Sancar’ın bu dersinden ne anladılar? Bunu bilmemiz gerçekten de kolay değil! Ama Türkiye kamuoyunu bir süredir meşgul eden Rennan Pekünlü Davası’ndaki deneyimden yola çıkarak bilimci duyarlılığının ülkemizde neredeyse söz konusu olmadığını üzülerek söyleyebiliriz. Aziz Sancar’ın köklerine bağlılığını, Atatürk ve Cumhuriyet’e olan tutkusunu aradan geçen yıllara ve uzaklarda yaşamasına karşın yitirmemiş olması engizisyon kurbanı Rennan Pekünlü’yle dayanışma içinde olmak bir yana ona sırt çeviren akademik dünyanın yüzünün kızarmasına neden olmuş mudur diye sormak durumunda kalıyoruz! Ceyhun BALCI

Bunları da sevebilirsiniz