IŞİD’in İşi Bitti mi?

Farklı kimlikli cellatların arenası Ortadoğu’nun geleceği nasıl şekillenecek?
Türkiye’nin durumu ne olacak?
Düne değin dış siyasetin gündemi sayılan birçok unsur, son dönemde doğrudan iç politika konusu oluyor.
Çünkü, coğrafyamızdaki gelişmeler, Türkiye’deki iktidarın geleceğini şekillendirecek. Sonraki iktidar yapılanmaları da bu sürece göre belirlenecek.
Bugünün iktidar sahipleri de bu gerçeği biliyor.
Daha geçen hafta Suudi Arabistan’da ABD öncülüğündeki koalisyonun IŞİD terörüne ilişkin varılan anlaşmasına imza atmayan Türkiye’ye ne oldu da dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar gezisi öncesinde pozisyon değişikliğine gitti?
İki arada bir derede kalmış görünen Türkiye, Erdoğan’ın ağzından IŞİD’e destek savlarını yalanlayıp John Kerry’nin açıklamalarına katıldığını söyledi.
Hayrola!
Kendi yurttaşlarını, bir taraftar grubunu, Çarşı’yı silahlı terör örgütü ilan edenler, IŞİD cellatlarına bir türlü «terörist” diyemiyorlardı oysa.
***
Tabii zincirleme etkiler söz konusu… Alın düne kadar Türkiye gibi Katar da IŞİD’e terörist diyemiyordu.
Suudi Arabistan, Mısır, başta IŞİD, Nusra ve Müslüman Kardeşler’i terör listesine alıp Türkiye ve Katar’ı teröristlere destek vermekle suçluyordu.
Yeni bir pozisyon değişikliği de Katar’dan geldi. IŞİD’e karşı kurulan koalisyona destek verildi. Müslüman Kardeşler liderlerinin Katar’dan ayrılmaları istendi…
***
Varlıklarını, geleceklerini küresel güçlere emanet edenlerin ufak tefek itirazları önemli değil.
Asıl önemlisi son noktadaki seçimleri, nasıl davranacaklarıdır.
Arap baharı masalıyla terör gerçeğini yaratan küresel güçlerin gözünde bugün, halledilmesi gereken bir örgüttür artık IŞİD.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry ne diyor:
«İŞİD’in işi bitti…”
Küresel güçler, yıllar önce söyledikleri gibi bugün coğrafyamızın sınırlarını, kendi çıkarları doğrultusunda yeniden çiziyor.
AKP iktidarının uygulamaya çalıştığı yeni Osmanlı bakış açısı, belirsiz ve karamsar bir geleceği işaret ediyor.
Geçen yüzyılın Osmanlı politikaları, devasa büyük bir imparatorluğun parçalanıp Anadolu coğrafyasına sıkıştırılmasına yol açtı.
Erdoğan ve Davutoğlu’nun şekillendirdiği benzer siyaset, Türkiye’yi bugünkü Misakı Milli sınırlarından daha küçük coğrafyalara hapsetmesin sakın.
Dış politikadaki değerli yalnızlık anlayışının varacağı yer, bağımsız bir politika olamayacağına göre «değersiz itilmişlik”le yüzleşebilirler.
Sonuç olarak küresel egemenlerin önünde boyun eğme olasılıkları daha güçlüdür.
Cellatlar coğrafyasında sınırlar yeniden çiziliyor.
Parçalanacak Irak ve Suriye’yi Şii, Sünni ve Kürt temelli yapılar, devletler bekliyor.
Bilmece değil; Batı’nın yok edeceğini açıkladığı IŞİD’e karşı karadan savaşan Kürt peşmergeleri, PKK ve PYD’nin gelecekte «ödüllendirilmeleri”, salt bir beklentiyle sınırlı tutulmaz.
Büyük Kürdistan Cumhuriyeti kurulduğunda olacaklar da…

Farklı kimlikli cellatların arenası Ortadoğu’nun geleceği nasıl şekillenecek?

Türkiye’nin durumu ne olacak?

Düne değin dış siyasetin gündemi sayılan birçok unsur, son dönemde doğrudan iç politika konusu oluyor.

Çünkü, coğrafyamızdaki gelişmeler, Türkiye’deki iktidarın geleceğini şekillendirecek. Sonraki iktidar yapılanmaları da bu sürece göre belirlenecek.

Bugünün iktidar sahipleri de bu gerçeği biliyor.

Daha geçen hafta Suudi Arabistan’da ABD öncülüğündeki koalisyonun IŞİD terörüne ilişkin varılan anlaşmasına imza atmayan Türkiye’ye ne oldu da dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar gezisi öncesinde pozisyon değişikliğine gitti?

İki arada bir derede kalmış görünen Türkiye, Erdoğan’ın ağzından IŞİD’e destek savlarını yalanlayıp John Kerry’nin açıklamalarına katıldığını söyledi.

Hayrola!

Kendi yurttaşlarını, bir taraftar grubunu, Çarşı’yı silahlı terör örgütü ilan edenler, IŞİD cellatlarına bir türlü «terörist” diyemiyorlardı oysa.

***

Tabii zincirleme etkiler söz konusu… Alın düne kadar Türkiye gibi Katar da IŞİD’e terörist diyemiyordu.

Suudi Arabistan, Mısır, başta IŞİD, Nusra ve Müslüman Kardeşler’i terör listesine alıp Türkiye ve Katar’ı teröristlere destek vermekle suçluyordu.

Yeni bir pozisyon değişikliği de Katar’dan geldi. IŞİD’e karşı kurulan koalisyona destek verildi. Müslüman Kardeşler liderlerinin Katar’dan ayrılmaları istendi…


***


Varlıklarını, geleceklerini küresel güçlere emanet edenlerin ufak tefek itirazları önemli değil.

Asıl önemlisi son noktadaki seçimleri, nasıl davranacaklarıdır.

Arap baharı masalıyla terör gerçeğini yaratan küresel güçlerin gözünde bugün, halledilmesi gereken bir örgüttür artık IŞİD.

ABD Dışişleri Bakanı Kerry ne diyor:

«İŞİD’in işi bitti…”

Küresel güçler, yıllar önce söyledikleri gibi bugün coğrafyamızın sınırlarını, kendi çıkarları doğrultusunda yeniden çiziyor.

AKP iktidarının uygulamaya çalıştığı yeni Osmanlı bakış açısı, belirsiz ve karamsar bir geleceği işaret ediyor.

Geçen yüzyılın Osmanlı politikaları, devasa büyük bir imparatorluğun parçalanıp Anadolu coğrafyasına sıkıştırılmasına yol açtı.

Erdoğan ve Davutoğlu’nun şekillendirdiği benzer siyaset, Türkiye’yi bugünkü Misakı Milli sınırlarından daha küçük coğrafyalara hapsetmesin sakın.

Dış politikadaki değerli yalnızlık anlayışının varacağı yer, bağımsız bir politika olamayacağına göre «değersiz itilmişlik”le yüzleşebilirler.

Sonuç olarak küresel egemenlerin önünde boyun eğme olasılıkları daha güçlüdür.

Cellatlar coğrafyasında sınırlar yeniden çiziliyor.

Parçalanacak Irak ve Suriye’yi Şii, Sünni ve Kürt temelli yapılar, devletler bekliyor.

Bilmece değil; Batı’nın yok edeceğini açıkladığı IŞİD’e karşı karadan savaşan Kürt peşmergeleri, PKK ve PYD’nin gelecekte «ödüllendirilmeleri”, salt bir beklentiyle sınırlı tutulmaz.

Büyük Kürdistan Cumhuriyeti kurulduğunda olacaklar da…

Bunları da sevebilirsiniz