İran’nın Nükleer Anlaşması, İsrail ve Bölgesel Savaş

İran ile 5+1 ülkenin nükleer anlaşması Doğu Akdenizdeki politik krizi belirgin şekilde engelledi. Görünen o ki ABD ve Batılı ortakları,kendilerini küresel ekonomi politikalarını uçuruma sürükleyecek sonu olmayan bir bölgesel savaş içine sokmaktansa Suriye kimyasal silah anlaşmasında izledikleri yolu takip etmeyi seçti. Hem Suriye hem de İran anlaşmaları büyük ölçüde Rus diplomasisinin başarısını ve Suriye ile İran’nın stratejik düşüncelerini yansıtmaktadır. Aynı zamanda ABD’nin geriye giden küresel gücünü de göstermektedir.

İsrail, İran’nın uluslararası yasalara göre hakkı olan barışçıl sebepler için nükleer program geliştirmek ve sürdürmek de dahil tüm nükleer teknolojiden arındırılmasını istemektedir. İsrail’in bu talebi dolaylı olarak ABD’yi İran ile savaşa çekmek olarak tercüme edilebilir. İsrail son raundu kaybetti. Ancak, İran nükleer anlaşması halen ABD kongresinin aksiyonuna bağlı olup nihai anlaşma henüz görüşülmüş değil. İsrail anlaşmayı bozmak için ABD kongresindeki ağırlığına güveniyor. Burada önemli bir noktayı belirtmek gerekiyor. ABD kongresi İsrail/Siyonist lobisine boyun eğecek olursa , ABD’nin uluslararası gücü ve prestiji dramatik şekilde zarar görecek ve Başkan Obama ABD tarihindeki en zayıf başkanlardan biri olarak anılacaktır. Daha da önemlisi, böyle bir durumda , Batı için tek yol, Siyonist entrikalar yüzünden savaş olacaktır. İsrail ABD’nin ana müttefiki olagelmiştir ve bu pozisyonu korumak için herşeyi yapacaktır. ABD ve İran arasında bir uzlaşmaya izin vermektense tüm bölgeyi savaşa sürüklemeyi tercih edecektir.

ABD’nin ceremesini çekeceği bir savaş İsrail için başka yönlerden de kazançlı olacaktır. Kendi sınırlarını Filistin’in coğrafi sınırlarının ötesine, Lübnan’nın bir kısmını hatta belki daha fazlasını içerecek şekilde genişletme imkanı bulabilecektir. İsrail bundan sonra ABD ile stratejik ilişkisini garantileyecek ve bölgede kayda değer bir rakibi kalmayacaktır.

İsrail ile anlaşma yapmayı düşünen veya halihazırda yapmış bulunan bölge ülkeleri böyle bir ittifakın sonuçlarını iki kere düşünmeliler. ABD’nin sonu olmayacak bu savaşı kazanacağı uzak ihtimalinde bile, oluşabilecek herhangi bir düzenlemede kendilerini İsrail’in boyunduruğu altına sokacak entrikalardan kurtulamayacaklardır. Ancak böyle bir savaşta sonuç , İsrail ve Arap olmayan ülkeler dahil, tüm bölge için durumları tersine çevirecek bir ABD yenilgisi olabilir,

Büyük bir olasılıkla, ABD’nin İran nükleer anlaşmasını imzalama kararı alırken İsrail entrikalarını hesaba katmış ve onları bastırmak için yöntemler düşünmüştür. Kısacası, İsrail/Siyonist lobi ile, Obama’nın temsil ettiği ABD çok uluslu kurumsal elitler arasında uzun zamandır devam eden kavga , en nihayetinde bu lobinin bölgedeki ABD stratejisi ile ilgili birçok meselede, özellikle de İsrail-Filistin anlaşmazlığı konusunda gücünü zayıflatacaktır.

Mevcut durumlar bölgedeki halklara emperyalist girişimleri yenmek, nüfuzlarını sürdürmek ve bölgesel olarak ABD ve Batı’nın kaybetmiş olabileceği kontrolü ellerine geçirmek için bir strateji oluşturma imkanı sunmaktadır.

Devrimci sürecin bu aşamasında böyle bir stratejinin görevi halk hareketlerini belli bir yola sokmaya yardımcı olmaktır. Bölgedeki halkların acil görevi savaşa karşı ve emperyal hegemonyadan bağımsızlık için topyekun seferberliktir

Bunları da sevebilirsiniz