Sosyalizm mi kemalizm mi?

Alpasla n Işıklı’yı anıyoruz. Onun mirasını irdeliyoruz.

Işıklı sosyalist miydi, kemalist mi?

Soruyu doğru sormak, doğru yanıt almanın koşuludur.

Saflaşma

Sosyalizm mi kemalizm mi?

Çok önemli bir ideolojik seçim olarak sunuldu son yirmi yılda! Yol ayrımı olarak sunuldu.

Oysa, bu soru geçmişte sorulmazdı. En azından böyle sorulmazdı.

Geçmişte «ilerici- gerici” saflaşması vardı.

Gericiliğe karşı sosyalistlerle kendilerine ilerici adını veren milliyetçiler işbirliği yapardı. Pek çok örnek var. … Cumhuriyet’in kazanımları,

II Dünya Savaşı yıllarında faşizme karşı ittifak, Köy Enstitüleri vb.

60’lı yıllarda Sol’un yükselişi «anti-emperyalizm- işbirlikçilik” saflaşmasını öne çıkardı. Sağlıklı bir saflaşmaydı bu. Emek mücadelesinde dayanışma, Vietnam Savaşı, komşularla dostluk, III Dünya, Kalkınma çabaları vb…

80’li-90’lı yıllarda başka bir saflaşma öne çıkarıldı.

«Milliyetçilik ya da sosyalizm” ikilemi aydınlar arasında yaygınlaştırıldı. Aslında bu dikotomi, bu ikilem, dünyaya yeni bir bakışın ürünüydü. «Milliyetçilik mi sosyalizm mi?” sorgulaması, yeni bir saflaşma çağrısıydı.

Çağrı havada kalmadı, siyasal sonuçlar doğurdu. Kimileri sosyalizmden «anti-milliyetçiliği, ondan da sözde «enternasyonalizmi” çıkardılar.

Saflaşmayı «küreselleştirdiler”. Kimlik tartışmaları öne çıkartıldı.

Önce tanımını yapalım:

Sosyalizm, işçi sınıfının iktidarı ele alması, üretim araçlarının toplumun mülkiyetine geçirilmesi ve sınıfsız topluma yönelmektir.

Milliyetçilik ise tasada, kıvançta ortak bir toplum yaratmak, ortaçağı ve dış güçleri tasfiye etmek, milli sınıfları milli hukuk ve milli kültür temelinde birleştirmektir.

Kuşkusuz sosyalizm ve kemalizm ayrı ideolojilerdir. Ayrı sistemlerdir.

Ancak emperyalizm çağında yani dünyanın bir avuç zengin milletin denetimine girdiği çağda, ezilen uluslar dünyasında sosyalizm ve milliyetçiliği karşı karşıya getirmek, ilerlemeden vazgeçmektir. Köleleği kabul etmektir.

Ezilen dünyada sosyalizm ve milliyetçilik aynı yolun yolcularıdır. Kader arkadaşlarıdır.

İlginç olan şudur: Ezilen dünyada sosyalistlerin büyük çoğunluğu milliyetçi arayışın içinden sosyalizme ulaştılar.

Alpaslan Işıklı ve TİP’li yıllar

Alpaslan Işıklı’yı 1960’lı yılların ikinci yarısında AÜ Siyasal Bilgiler’in sosyal politika kürsüsünde asistan olarak tanıdım. Prof. Cahit Talas’ın asistanı idi. O yıllarda TİP üyesi idi. TİP’e destek olmak için çok çaba gösterdi. TİP içinde Aybar’a yakındı.

Sosyal politika uzmanı Prof. Alpaslan Işıklı işçi-sendika hareketinin

Sadun (Aren) hoca ile bir polemiğini hatırlıyorum. «Aren’e dönek denemez çünkü hiç sosyalist olmadı, o bir keynesçiydi” diye yazmıştı. Kendisini Aren’den daha solda gördüğü kesindi.

Yugoslavya (Tito) nın Parti kadrolarındaki bürokratikleştirmeyi önlemek için geliştirdiği öz-yönetim deneyi, Türkiye’de ( ve dünyada) ne yazık ki fazla ilgi görmedi. Ender istisnalardan biri Prof. Alparslan Işıklıdır.

Bu tutumun kemalist -cumhuriyetçi düşüncelerle çelişen bir yanı yoktur. 1960’lı yılların TİP’i emek kavgası veriyordu ama laik cumhuriyet, ülkenin bütünlüğü, milletin bağımsızlığı konusunda en ufak bir tereddüt taşımıyordu.

Alpaslan Işıklı’nın kendini bir kemalist önder ve düşünür olarak tanımlaması 80 sonrasıdır. Bunu da doğal karşılamak gerekir. 1980’li ve özellikle SB’nin yıkıldığı 1990’lı yıllarda cumhuriyetin/devrimin esas gücü ve motoru kema- lizm haline gelmişti. Prof. Muammer Aksoy’un ADD’yi kurması bu yıllara rastlar.

Prof. Işıklı işte o yıllarda kemalist bir düşünür ve eylem adamı olarak sivrildi.

Sonuç yerine:

Evet, Sosyalizmle milliyetçilik ayrı ideolojilerdir.

20. yüzyılın bütün sosyalist hareketleri milli devlet sürecinin içinden çıktı.

Çin, Hindistan, İran, Türkiye, Endonezya, FKÖ en belli başlı örneklerdir.

Bilimsel yöntem olgulardan hareket etmektir

İşçi sınıfı günümüz Türkiye’sinde öteki sınıflarla birlikte demokratik devrimi yani kemalist devrimi tamamlamadan bir sonraki aşamaya geçmeyi hayal edemez.

Emperyalizm çağında devrimin merkezi ezilen ülkelere kaydı. Bu devrimin temel gücü halk, yol göstericileri sosyalizm ve milliyetçiliktir.

Çağımızın iki büyük ideolojisini karşı karşıya getirmek, Ortaçağ’a razı olmak- tır. Kemalizmle sosyalizm elele vermeden ülke devrim yolunda ilerleyemez .

Onları karşı karşıya getirmek devrime, cumhuriyete sırt çevirmektir.

Bunları da sevebilirsiniz