Rusya’yı SSCB’nin kaderi bekliyor mu?

Rusya tarihini yakından incelersek, söz konusu ülkenin hep kendi merkezinin eliyle dağıldığını görebiliriz. Genel olarak ülkenin her yerindeki isyanlar merkez tarafından hep yatıştırılırdı, şiddet oldukça güçlüydü. Yani hiçbir zaman devlet çöküşünün arkasında, halk hareketleri yer almamıştır. 1917 yılın EKİM Devrim’i temelini merkez’de toplanmış liberaller oluşturdu. 1991 yılında gerçekleşen SSCB’nin dağılış esaslarını, yeniden merkez eliti tasarlamıştır.

Günümüzde de ülkeyi çökertme çabaları, merkezde yoğunlaşan aydın sınıf tarafından düzenlemektedir. Fakat bir fark mevcuttur. 1917 ve 1991 yıllarında önce Rus İmparatorluğu’nda, daha sonra Sovyetler Birliği’nde siyasi sistemin değişimi hedefleniyordu. Şimdi ise yönetim modelinin değişimi ortaya koyulmaktadır. Bu değişim, Otoriter-korporatif yapılanmadan liberal-kozmopolit oluşumu şeklindedir. Pratikte, söz Boris Yeltsin döneminde iktidarda bulunan Chubays-Nemtsov grubunun iktidara yeniden gelmesiyle hedefin başına koyulmaktadır.

Bu bakımdan bazı Batı ülkeleri tarafından angaje edilen grupların, Rusya’nın gelişme senaryoları ile ilgili yorumlar, göstermektedir ki, Rus sorunu halen belli bir noktaya varmayıp ve Büyük Ortadoğu projesi gibi, gündemini sürdürmektedir. Uluslararası(ABD-A.İ) Karnegie Vakfı Moskova ofisi tarafından hazırlanmış oldukça kötümser olan Rusya’nın Uyanışı (The Russian Awakening) raporunda, kayıt edilmektedir ki, Rusya’da üç başlı kriz yer almaktadır. Bunlar: iktidarın kişiselleşmesi (Vladimir Putin tarafından kurulmuş rejim),gelirin temelini ranttan oluşturan kapitalizm modeli ve toplumsal davranışlarında paternalizmim çöküşü. Moskova ofisin uzmanlarına göre Rusya’da devrim öncesi, Lenin’in değimi ile Yukarıdakiler başaramıyorlar, aşağıdakiler ise istemiyorlar şeklinde bir hava oluştu. İktidar, topluma ilgi çekici gelişimleri ve değişim programlarını, yeni fikirleri sunamıyor, hatta daha ötesi, kimse onlardan pozitif bir projeyi beklemiyor. Uzmanlara göre, Vladimir Putin, toplumun en dinamik kesimi karşısında meşruluğunu kaybetmiştir. Rejim hep savunma’da ve bundan dolayı modernleşme yeteneğini yitirmektedir. İktidar zor seçenekler arasında kalmaktadır. Bunlar: liberalleşme şimdiki hükümdarları, iktidar tekelliğinden mahrum edecek baskıların devamı ise toplumsal desteği azaltacaktır.

Eksperlere göre, Putin halen baskı ile birlik çağrıları arasında denge tutmaya çalışmaktadır. Elitler ise beklemede, halen düşünmektedirler. Putin’e destek vermeye değer mi? Kremlin, elitlerinin sempatilerini kazanmak yahut kaybetmemek için her gün maddi manevi eforunu yükseltmektedir. Oysa bu hem sosyal hem de finansal bakımdan oldukça büyük bir yük oluşturmaktadır.

Ülkenin seçenekleri o kadar büyük çeşit oluşturmamaktadır. Ya Rusya tedricen dağılacak(1), yahut bir değişim yaşayacaktır(2). İkinci olay, yalnızca rekabetçi siyasetin ve hukukun üstünlüğü ortamında gerçekleşebilir. Bununla birlikte, eksperler devrim yahut toplumun ardılıcı bir şekilde indirgenmesi gibi negatif senaryoları, evrimci gelişimden ve reformlardan daha gerçekçi görmektedirler.

Rus iktidarı karamsar tahminleri hiç sevmez, çok tepki gösterir. Bundan dolaylı, Karnegie Vakfı Moskova ofisi kendi raporunu, daha çok iç tüketimi için değil, dış siyasi piyasaya için tasarlanmıştı. Konsept İngilizce yazılmıştı ve sonuç kısmında, Rusya üzerine etki yollarını çizerek, Batı siyasilerine reçeteler sunulmaktadır. Washington’da rapor, Moskova’dan birkaç gün önce yayılmıştı???

Fakat daha sakin iç tüketime yönelik ve iktidar tarafından benimsenen yorumlarda mevcuttur. Örneğin; eski Maliye Bakanı Aleksey Kudrin Başkanlık yaptığı Sivil İnisiyatif Komitesi tarafından hazırlanmış araştırma raporuna göre, söz konusu araştırmaya, rapor denilmez, mevcut kompozisyon daha çok yukarıdan gelen direktiflerle Rusya’nın modernizasyonu sağlamasına inanan, bir elit grubun manifestosuna benzetilmektedir.

Bununla birlikte rapordaki konu içeriğine göre, bir önceki değerlendirmeden farklı değildir. Tarzda değişim var ama problemler aynıdır. İktidarın meşhurluğu tartışmalı, devlet yönetimin niteliği oldukça düşüktür. Doğru yönleri yöneticilerin toplumsal tepkiyi aşağıya indirmesidir fakat bunun bedeli oldukça yüksek olmuştur. Verilen tavizleri hayata geçirmek olanağı uzmanlar tarafından imkansız görülmektedir.

Günümüzde ki tepkilerin, aşağı seviyeye inmesi, iktidar tarafından eski statüko döneminin gidişatı gibi algılamaktadır. Fakat uzmanlar biraz farklı düşünürler. Onlara göre: Devlet kurumların düşük prestiji, siyasi ve sosyo-ekonomik durumu ile çok boyutlu memnuniyetsizlik ve devlet yapısının adaletsiz olması ile ilgili yükselen duygular, toplumda gerginliğin artması için psikoloji temel oluşturmaktadır. İtiş için, tıpkı Ortadoğu’da olduğu gibi her türlü neden olabilir. Örneğin, etnik ihtilaf, yürütülen siyasetin bir hatası, doğal afet v.b

Fakat, Karnegie’nin yaklaşımlardan farklı olarak, Sivil İnisiyatif Komitesi halen optimist duygulara sahiptir. Onlar, Rusya’nın tehlikeli trendleri kırma gücüne sahip olduğuna inanmaktadır.

Bunun için, iktidar kızgın azınlığa karşı çatışmacı retoriğe son vermelidir. Sivil toplumun en aktif kesimine yönelik baskılardan vazgeçmelidir. Topluma dürüst ve herkes tarafından anlaşılan sosyo-ekonomik kalkınma stratejileri önermelidir. Elite sunulan havuç ve sopayı, yalnız Kremline karşı sadakati sağlamak için değil, onların verimliğinin yükselmesini, motive etmesi ile birlikte, yetersiz olanlardan ve yolsuzluklara bulaşanlardan kurtarması için kullanmalıdır. Rapor yazarları, söz konusu davranışla yeni toplumsal sözleşmeyi şekillendirerek, Rusya’nın kendi siyasi sistemini ve ekonomisini gerekli yönde reformunu sağlayabileceğini düşünmektedirler.

Kremlin’e yakın çevreler yukarıda kaydedilen, her iki yaklaşımı reddediyorlar. Örneğin; Sivil Toplumun Gelişme Vakfı tarafından ele alınan “Protestoların yeni dalgası: gerçekler ve hayaller” (Başkan-Konstantin Kostin/Putin’in eski danışmanı). Onlara göre, endişe için hiçbir neden yoktur, tepkiler geriledi ve seçimler geri kaldı. Protestoların siyasi boyutu oldukça düşüktür. Tam tersine Vladimir Putin’e destek veren kitle (iktidar tarafından kurulmuş Rusya Halk Cephesi) ise, günden güne genişlemektedir ve muhaliflere (Sistem dışı siyasi[Kremlin tanıtımına göre] örgütler tarafından oluşan Koordine Konseyi) nazaran daha güçlüdür.

Yani, Rus iktidarı sorun görmemektedir. Her şey yasal olarak çözülmeli tezini savunmamaktadırlar. Buna bir engel yok düşüncesine sahiptirler. Belki de bu konuda haklıdırlar….

Üç rapor: farklı düşünceler ve yaklaşımlar. Birileri, ülkelerini Batı’da görüyor ve bu yönde çaba gösteriyorlar. Diğerleri diyalog peşinde, orta bir yol aramaktadırlar. Üçüncüler ise hiçbir tehlike görmemekte ve her bir sorunu aşama aşama çözülmesine inanmaktadırlar. Bakalım kim haklı çıkacak……

Bunları da sevebilirsiniz