İzmir Milli Kütüphane bu yıl yüz yaşına bastı. Bu asırlık çınar hakkında kalem oynatırken, tarihinden bahsetmemek olmaz. Türkiye’de devlet eliyle kurulan ilk kütüphane, İstanbul’daki «Kütüphaneyi Umumi Osmanî”, günümüzdeki adıyla Beyazıt Devlet Kütüphanesi’dir (1884). İzmir Milli Kütüphane ise, ülkemizde bizzat halk tarafından kurulmuş ilk genel kütüphanedir.
İttihat ve Terakki Cemiyeti kütüphaneler kurulmasını programına almış, meşrutiyetin ikinci kez ilanının (1908) ardından, İzmir´de de bir kütüphane açılması gündeme gelmişti. O dönemde İzmir’de yayımlanmış Türkçe gazetelerden Ahenk, Köylü, Anadolu ve İttihat, Müslüman-Türk nüfusun büyük bir kütüphaneye olan ihtiyacını birçok kez sütunlarına taşımışlardır.
1911 yılında İzmir Milli Kütüphane’nin kurulması için ilk adımlar atıldı. İzmirli münevverler bu kütüphaneyi, gençlerin eğitileceği bir eğitim yuvasına dönüştürmek istiyorlardı. Hizmet gazetesinin (İzmir) sahibi Kadızade İbrahim Refik ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Katib-i Mes’ulu (genel sekreteri) Talat Bey’in katkıları ile milli kütüphane fikrinin hayata geçirmek üzere, «Teşvik-i Maarif Encümeni” adlı bir heyet oluşturuldu. Söz konusu heyet, gerekli maddi kaynağı toplamak için önce gazetelere ilan vererek bağış topladı, ardından piyango çekilişi ve Ayasuluğ’a (Selçuk) gezi düzenlendi ise de, yeterli kaynak temin edilemedi ve heyet dağıldı.
Talat Paşa’nın girişimiyle yeni bir heyet oluşturuldu. Bu heyet kendi finansal kaynağını oluşturup, Salepçioğlu Hacı Ahmet Konağı’nı kiraladı. Bu konağın selamlık kısmı kütüphane olarak düzenlenip diğer kısımları kiraya verildi. 6 Temmuz 1912 tarihinde kütüphane okuyuculara açıldı. Aynı heyet, İzmir Milli Kütüphane Cemiyeti´ni kurdu ve cemiyetin nizamnamesini hazırlayarak yayımladı.
Bağışlar ile ayakta durmaya çalışan kütüphaneye, sürekli bir gelir kaynağı olsun diye bir sinema yaptırıldı. «Elhamra” adı verilen ve borç alınarak yaptırılan bu sinema, kısa sürede kütüphanenin tüm borçlarını ödedi. Sinema gelirinin % 50’si kütüphaneye , % 25’i mekatib-i iptidaiye de (İlkokullarda) öğrenim gören yoksul çocukların eğitim masraflarına, % 25’i ise şehir kulübünün yönetimindeki terzihaneye ayrıldı.
İzmir’in Yunan Ordusu tarafından işgali üzerine kütüphane, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir şubesi gibi çalıştığı iddia edilerek hedef gösterildi. Yunan makamları İzmir Milli Kütüphane Cemiyeti’nin çalışmalarını durdurmuş, İzmir Milli Kütüphane’nin ismi «İzmir İslam Kütüphanesi” olarak değiştirilmişti. İzmir Milli Kütüphane kurucuları ve yöneticileri işgal yıllarında boş durmadılar, Ankara Hükümeti’ni destekleyen «İzmir’e Doğru” gazetesini (Balıkesir) el altından gizlice dağıttılar. O yıllarda kütüphane, Türk halkını derleyip toplayan bir liman gibiydi.
Kurtuluştan sonra, işgal sırasında duran kütüphane binası inşaatı çalışmaları hız kazandı. Cumhuriyetin ilanıyla eşzamanlı olarak, daha güçlü bir heyet oluşturuldu. Bu heyet 1925 yılında, «İzmir Milli Kütüphane” adıyla yeni bir dernek kurdu. Cumhuriyetin 10 yaşına bastığı 1933 yılında, kütüphane Konak’ta bugün kullandığı yeni binasına taşındı.
Kuruluşundan günümüze birçok devlet adamı ve sanatçı kütüphaneyi ziyaret etmiş ve kütüphanenin şeref defterine düşüncelerini yazmışlardır. Zaman içinde Milli Kütüphane daha da gelişmiş ve yeni bölümleri okuyucu hizmetine sunmuştur. İlk olarak «ödünç kitap verme servisi” açılmıştır. İzmir’e uzak ilçe ve köyler için önce «gezici kütüphane hizmetleri bölümü” kurulmuş, sonraki yıllarda ise üye sayısı binden fazla olan köylere «şube kütüphaneleri” açılmıştır. Çocuklar da unutulmamış, onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için «çocuk kütüphanesi bölümü” hizmete sokulmuştur.
«Aydın”, «ilerici” ve «çağdaş” sıfatlarının İzmir ve İzmirli ile birlikte anılmasına katkıda bulunan kurumlardan olan İzmir Milli Kütüphane ne yazık ki, 100. yaşını buruk kutlamıştır. Kütüphane yönetimince titizlikle hazırlanmış sempozyuma ne valilik, ne belediye ve basın ne de İzmirli aydınlarla kültür dostları ilgi göstermişlerdir.
11-12 Ekim 2012 tarihinde, Devlet Opera ve Balesi Salonu’ndaki ilk oturum hariç, İzmir Milli Kütüphane Büyük Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını, İzmir Milli Kütüphane ve Kayseri yöresiyle ilgili folklorik çalışmalarıyla tanınan kütüphane müdürü Ahmet Gürlek yapmıştır. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Zeki Arıkan (E.), İzmir Milli Kütüphane’deki Fransızca kitaplardan bazılarını tanıtmıştır. Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bülent Yılmaz, İzmir Milli Kütüphane’nin Türk Kütüphaneciliği’ndeki yeri; Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ergün Aybars (E.) ise, «milli” sözcüğünün anlamı üzerinde durmuştur. İlk oturumun son konuşmacısı olan, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler Genel Müdürü Tuncer Acar, «Türk Kütüphaneciliğinin Gelişiminde İzmir Milli Kütüphanemizin Yeri” başlıklı bir sunum yaptı.
Prof. Dr. Zeki Arıkan’ın başkanlık yaptığı ikinci oturumda, Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Engin Berber, «Cumhuriyet Dönemi İzmir Yıllıklarında İzmir Milli Kütüphane”; Adnan Menderes Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Günver Güneş, «Mütareke ve İşgal Döneminde İzmir Milli Kütüphane” başlıklı bildirilerini sundular.
Prof. Dr. Ergün Aybars’ın başkanlığını yaptığı ikinci günün ilk oturumunda Şifa Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Eren Akçiçek «İzmir Milli Kütüphane Gönüllüsü; Zeliha Bilge Hanım”; Ahmet Gürlek «Kemal Özertem’in Kütüphaneye Yaptığı Hizmetler” ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi Müdürü Ayten Şan, İzmir Milli Kütüphane’yi Kuranlar, İzmirli Aydınlar” başlıklı bildirilerini sundular. Yrd. Doç. Dr. Eren Akçiçek’in başkanlığını yaptığı öğleden sonraki ikinci oturumda Prof. Dr. Kemal Arı, «İzmir Milli Kütüphane’nin İzmir’in Kültür Yaşamındaki Yeri”, APİKAM çalışanı Özgecan Kürkek ise, «İzmir’in Modernleşme Sürecinde Milli Kütüphanenin Önemi” başlıklı sunumlarını yaptılar. Son sözü alan Dr. Yılmaz Karakoyunlu’nun bildirisi, «Kütüphanecilik Hayatımızda İzmir Milli Kütüphane” başlığını taşımaktaydı.
Bir bütün olarak bakıldığında kaliteli bildirilerin sunulduğu sempozyumu, bir avuç İzmirli ile Dağarcık Türkiye e-dergisi olarak biz izledik. Adı programa konulmuş bazı bildiri sahiplerinin sempozyuma gelmemeleri dikkat çekti. İzmirliler, kültür dostları, merkezi ve yerel yönetim ilgisini esirgemiş olsa da, Atatürk’ün tam üç kez ziyaret ederek şereflendirdiği İzmir Milli Kütüphane’nin iki yüz yaşını da kutlaması içten dileğimizdir. Temennimiz bu sempozyumu düzenleyen İzmir Milli Kütüphane yönetiminin, en kısa sürede sunulan bildirileri basmasıdır.