Rusya´da Siyasi Sistemin Temel Özellikleri

Rusya’da mevcut siyasi sistem temelde, Sovyet sistemine dayanmaktadır. 1917 Ekimi’ndeki devrimden sonra inşa edilen bu sistemin özellikleri kabaca şöyleydi:
1. Bu sistem dış temaslara kapalı olup, sınıf üzerinden hareket ederdi. Sistemin, emekçilerin ve öncelikle işçi sınıfının çıkarlarını temsil ettiği açıklanırdı. Bu çıkarlara uygun olmadığı düşünülen herşey düşman kabul olunurdu;
2. Emekçilerin genel ve siyasi kültürünün aşağı seviyede olması ve siyasal sistemin şekillenmesinde iç ve dış şartların (iç savaş ve batılı ülkelerin askeri müdahalesi nedeniyle) elverişli olmaması nedeniyle iktidar, devrimci şiddeti üstünlük sağlamakta bir araç olarak kullanırdı. Bu ortam, cezalandırma uygulamalarının yaygınlaşmasına neden olurdu;
3. Sovyet sisteminde siyasi roller ve fonksiyonlar, iktidardaki komünist parti elinde yoğunlaşır ve toplanırdı. Sistemde siyasi çeşitlilik ve muhalif hareketlere hiçbir şekilde izin verilmezdi. Sosyalizmin inşası için, siyasal aletler eliyle ekonomik, kültürel ve diğer öncüllerin yaratılması gerektiği düşünülürdü;
4. Sovyet sisteminde siyasi yapının belkemiği, iktidar tekelini elinde tutan komünist partiydi. Bu parti devlet strüktürlerini ve toplumsal kurumları bir araya getirerek, bilinen sorunları çözmeye çalışırdı. Parti ve tekelindeki ideoloji, toplumun bütünleşmesi için başka araçlar bulunmadığından kaçınılmaz olarak hep ön plandaydı;
5. Sovyet sisteminin şekillenme ve oluşum mekanizmasının temelinde nomenklatura (kurmay kadrolar) prensibi yer alırdı. Nomenklatura kapalı bir sistemdi. Dahil olmak çok zordu. Nomenklaturaya dahil olanlar, her anlamda iktidardı. Toplumun yeni sınıfı olarak nomenklatura, partiyi ve tüm toplumu nüfuzu altında tutardı.
Bu sistem; örneğin dış tehlike, iç düşmanlar ve savaş hali gibi olağanüstü durumlar söz konusu olduğunda, bol olan enerji, mali ve diğer kaynakları devreye sokarak yaygın propaganda şebekesini etkin bir şekilde kullanırdı.


Sovyet sonrası siyasi system


Çağdaş Rusya’da siyasi sistemin en önemli özelliği, geçişçiliğidir. Yeni siyasi sistemde yeni kurumları yer almasına rağmen, Sovyet sisteminin bazı unsurlarının değişmediği görülmektedir. Yani şu aşamada, Rusya’da demokrasinin oluşumundan söz etmek erken.
Mihail Gorbacov 1989 yılında, nomenklatura yaklaşımdan vazgeçildiğini resmen açıklamıştı. Ancak halen, özellikle taşrada devlet görevlerinde eski seçme usulleriyle belirlenmiş kadrolar mevcuttur. Yani kendi yeteneklerine göre değil, anket sonuçları ve torpil vasıtasıyla yönetime getirilmişlerdir.
Nomenklatura üzerinde yükselen siyasi sistemin yok edilmemesi, komünist parti tekelinin kırılmaması ve efektif yöneticilerin işbaşına getirilmemesi devlet kurumlarını zayıflattı. Yükselen siyasi rekabet ve siyasal anlaşmazlıklar nedeniyle vatandaşın ve sosyal grupların birbirine aykırı olan çıkarlarını bütünleştirmek oldukça zor olmuştu.
Çağdaş Rus toplumunun siyasi sisteminde bir takım özellikler bulunmaktadır. Sistemin kurumlar kesiminde, iktidar fonksiyonlarının yeniden dağılmasında, icraatçı organların bariz üstünlüğü görülmektedir. Buna karşılık, yasamanın büyük ölçüde sınırlandırılması söz konusudur. Bu durum yasayı yapanları, yasaların uygulanması sürecini izlemekten alıkoymakta; cumhurbaşkanı, hükümet ve başbakanı öne çıkarmaktadır. Çoğulluktan anlaşılması gereken, merkezin federatif birimlere bazı yasama ve icra yetkilerini vermesidir.
Rusya’da siyasi partilerin iktidar ve toplum üzerindeki etkisi düşüktür. Burada siyasi yapı ile kültürel taban arasında bir çelişki mevcut olup, sorumlu geçiş döneminin kendisidir. Eski sisteme ait kurumların (SBKP, Temsilciler Meclisleri) yerine yenilerin (Cumhurbaşkanı, Federal Meclis gibi) geçmesi, toplumun siyasi kültürünün değişiminden daha hızlı olmaktadır.
Yeni kurumlar, toplumda halen eski siyasi kuralların ve sosyalist değer standartlarının hüküm sürmesi nedeniyle çoğu zaman beklediği desteği alamamaktadırlar. Komünist değerler (eşitlik, adalet, kolektifçilik), liberal değerlerin toplumda olması gerektiği biçimde (bireycilik, mülkiyet, özgürlük) tezahürünü engellemiştir. Örneğin «özgürlük” kavramı Rusya’da, «sınırsız serbestlik« anlamına gelmektedir. Yeni sistem, Batı standartlarında kültürel bir alt yapı oluşturamadı. Bundan dolayı bu sistem çerçevesinde toplumu bütünleştirmek ve istikrarı sağlamak, o kadar kolay değil. Anlaşılan o ki, Rusya bu belirsizlik içerisinde (toplumun bütünlüğü ile onun parçalanması arasında gidip gelme) bir süre daha yaşamaya devam edecek.
Rusya’da siyasi karar alma sürecine siyasi partiler, hareketler ve değişik grupların müdahalesi son derece sınırlıdır. Totalitarizm sonrası sistem acık değil ve halen kapalıdır. İktidar oligarşik bir görünüm arz etmektedir. Baş aktör: cumhurbaşkanı ve başbakandır.
Rusya’da siyasi sistemin eksiklerinden biri de, zayıf tepki yeteneğidir. Toplumsal sorun ve sıkıntılara (maaşların gecikmesi, bankalardaki mevzuat hesaplarının zamanında ödenememesi, milliyetlerarası gerginlikler gibi) zamanında ve gerekli karşılık verilememektedir.
Kabul etmeliyiz ki, siyasi sistemin reformu ve transformasyonu, çelişkilerle dolu ve uzun bir süreçtir. Bu yolda aksaklık ve hatalar beklemek gerekir.

Bunları da sevebilirsiniz