Yarından Sonra

2020’nin son günlerini yaşıyoruz. Her sene aralık ayında yaptığımız koca bir yılın muhasebesi ilk defa bu kadar zor belki. Kadın cinayetleri, aile içi şiddet, pandemi, ekonomik kriz, deprem…

Kayıplar… Ne çok kayıp var.

Ölüm, işsizlik, sosyal izolasyon… Peki başka?

Umut, saygı, değerler… Onlara ne oldu sahi?

Onlarca kişinin doluştuğu evlerde düzenlenen partilere katılanların yüzlerindeki mutluluk, keyif neyin eseri? Ne zaman atlatacağız bu yok sayma, inkâr etme aşamasını?

Daha kaç kadının katledilmesi, kaç canın enkaz altında kalması, kaç doktorun hayatını kaybetmesi gerekiyor bunun için?

Yetkililerin yaptığı yersiz ve yetersiz açıklamalar, deprem bölgesindeki hasarlı evlere giren soyguncular, yardım amaçlı toplanan yiyecek ve giyecekleri para ile satmaya çalışanlar, yönetmeliğe göre inşa edilmediği yıkıldıktan sonra ortaya çıkan binalar, “Pandemiye inanmıyorum, bana bir şey olmaz.” diyen insanlar ve bu insanları iyileştirmek için sağlığını kaybeden sağlık çalışanları, sokakta tedirgin yürüyen kadınlar, evde güvenliği olmayan kadınlar, öldürülen kadınlar…

Gittikçe büyüyen bir öfke… Endişenin, hayal kırıklığının, huzursuzluğun, güvensizliğin, acının beslediği öfke…

Peki ne yapıyoruz bu öfkeyle? Nasıl başa çıkıyoruz? Yokmuş gibi mi davranıyoruz? Başka yerlerde, başka insanlardan, başka konular üzerinden mi çıkarıyoruz?

Neye öfkeli olduğumuzu biliyor muyuz? Farkında mıyız? Öfkenin de yas sürecinin bir parçası olduğunu görebiliyor muyuz? Kayıplarımızın yasını tutuyor muyuz?

Kayıplar… Ne çok kayıp var.

Bireysel, toplumsal, küresel kayıplar… İnsanlar ölüyor, toplumsal değerler ölüyor, verimli topraklar ölüyor, buzullar eriyor… Öfke artıyor ve yas devam ediyor.

Peki ya sonra?

Sonrasını düşünebiliyor muyuz? Yoksa kronikleşiyor mu yas sürecimiz?

Öfkeli duyarsızlıklar mı büyütüyoruz içimizde, fark etmeden?

Gözlerimizi açtığımızda her şeyi bıraktığımız gibi bulacağımızı umarak mı yaşıyoruz öfkemizi?

Bu şekilde geçirdiğimiz her günün yeni bir kaybı çağırdığının bilincinde miyiz?

Kendimiz için, toplum için, dünya için elimizden geleni yapıyor muyuz?

Hem de öfkeye rağmen değil, öfkenin gücünü dönüştürerek.

Belki de en çok “ondan” güç alarak…

Yeni yılda

Kendinize,

Diğerlerine,

Ve

Evrene

İyi bakmanız dileğiyle.

Bunları da sevebilirsiniz