Yeni Türkiye Gelişmişlikten İlkelliğe

AKP’nin 2002 yılında kökten dinci söylemlerle iktidarı ele geçirmesi ile başlayan geriye dönüş özlemi hızla ilerlemeye devam ediyor.

Yeni Osmanlıcılık diye adlandırılan ve de toplumun çok ilkel evrelerindeki koşulların getirdiği sorunlar yeniden güncellik kazanmaya başladı. Ve bu sorunlar devlet politikası olarak hakla dayatılmaya, efsunculuk ve örtünme adı altında topluma zorla bu geriye dönüşü kabullendirmeye çalışılmaktadır.

Köktendinci AKP iktidarından önce, tüm dünyada çağdaş laik bir ülke olarak adlandırılan Türkiye ne acı ki AKP İktidarında Ilımlı bir İslam Ülkesi olarak görülmektedir.

Hatta Türkiye ile Pakistan aynı kategoride değerlendirilmektedir. ‘ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, görevi sırasında Alman ZDF Televizyonuna yaptığı açıklamada Türkiye’yi İslam Cumhuriyeti olarak değerlendirmektedir. Bkz.Yılmaz Polat:Washington’da Akrobosi Kitabı s. 147

Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olmasından sonra Yeni Türkiye söylemleri ön plana çıkmaya başladı. Aslında Yeni Türkiye söylemi ile daha çok imam hatip, daha çok kuran kursu, daha çok efsunculuk, daha çok örtünme ve daha çok hırsızlık ve yolsuzluk özlemlerini dile getirmektedirler.

İslam düşünürü ve tarihçisi İbni Haldun (1344-1406) (Mukaddime’sinde) şöyle demektedir.”Eğer bir toplum bunamışlık ve kocamışlık sürecine girer de o toplumun devleti kurtuluşun çaresini dinsel ögelerde aramaya kalkışırsa, tanrı bile artık böyle bir toplumu, çöküp çözülmekten kurtaramaz.

Fatih döneminden sonra, akılcılık çağı hemen hemen yok sayılmış. İlk girişim olarak da “Gök gözlemevi” (rasathane) tahrip edilmiştir.

Batı’daki yeniliklerden ve gelişmelerden, vebadan kaçarcasına korku duyulmuştur. 1444 yılında icat edilen matbaayı, Imparatorluk içindeki azınlıklar, yirmi yıl sonra kullanmaya başladılar. Buna karşın Türk halkı üçyüz yıl gecikme ile matbaayı kullanabildi. O da günümüzdeki anlamda değil.

Hezarfen Ahmet Celebi; IV. Murat zamanında (1623-1640) yaşamıştır. Daha o zamanlar ilgi çekici buluşlarıyla tanınmıştır. Yeniliklere düşkündür. İlk kez yapay kanatlarla Galata Kulesi’nden uçarak Boğaz’ı geçmiş Üsküdar’da Doğancılar’a inmiştir. Bu genç yetenek tehlikeli insan sayılarak Cezayir’e sürgün edilmiş ve burada boğdurulmuştur .

Hayat Ansiklopedisi cilt 3 s.1543

Zonguldak kömürünü bulan Uzun Mehmet’i de aynı zihniyet İstanbul hanlarında boğdurmuştur.

Yeni Türkiye’de sağlık politkası ise ‘Abdest Suyunun hangi hastalıklara iyi geldiği’ ne yazık ki AKP iktidarı zamanında dillendirlidi. Akp’nin Özlediği Sağlık Politikasının en güzel tanımına gelince; Ulu Hakan diye bildiğimiz Sultan Abdülhamit döneminde veba salgını başlamış.

Padişah hazretleri, vebanın kalkması için hangi duaların ve nelerin okunması gerektiğini resmen Ders Vekili’nden sorar. Ders vekili böyle bir salgını önlemede Buhri Şerif’in okunmasını önerir. Meşihat (Din işlerine bakan) Müsteşarı ise bu görüşe katılrnaz: “Salat ve selam” okunrnasını salıklar. Esseyyid Davud Efendi adındaki bir zat ise, 9-10 yaslarındaki cocuklara, akşam-yatsı arasında minarelerden ve yüksek yerlerden “Rahman Sure­ si”ni (Kur’an) okutmanın vebayı önlemede tek çare olduğunu bildirir. Bu olayla ilgili belgeler Yıldız Sarayı’nda 1309 ve 1311 numaralarda kayıtlıdır.

Fahri Belen:Tarih Işığında Devrimlerimiz, İstanbul 1970 s.53

Özlenen Eğitim Programını 4+4+4+4 denilen ucube eğitim sistemi ile hayata geçirmek için aşağıdaki örnekler İmam Hatiplerle daha da çoğalacak gibi. Bu örnek :hem acıklı, hem eğlenceli: Balkan savaşının, en karanlik günleri.. Edirne düşmüş, Bulgarlar Çatalca’ya dayanmıştır. Top sesleri İstanbul’dan duyuluyordu. Devletin “Babı Meşihat Dairesi” (İslâmî işlerin ilmî mes’eleleri ile uğraşan devlet dairesi.), okullara bir genelge gönderir ve genelgeye bir de dua ekler. Bu duanın, okullarda “4444” kez okunacağı buyrulmaktadır. Düşman ancak bu dualarla püskürtülecek ve ülke kurtulacaktır.

Peyami Sefa :Türk İnkılabına bakış

Aşağıdaki resim AK’nin Yeni Türkiye’sinin Eğitim Politikasını ne de güzel anlatıyor.

Bülent Arınç kadınların kahkaha atmasına, yine bir yobazın kadınlarla erkeklerin birlikte horon oynamalarına, halay çekmelerine sapıkça yaklaşımı AKP’nin Yeni Türkiyesinde yaşanmıştır.

İşte AKP’nin ve devlet kafasının sanata bakışının en son örneğidir. Anadolu’da halk Milli Mücadelenin ölüm günlerini yaşamaktadır.

Yıl 1921 lstanbul’da halk tiyatroya gider, bir güldürü seyreder. Bu olay hemen hükümete jurnal edilir; jurnal üzerine “Fetva Eminliği”, tiyatroda gülen Müslümanlar için “iman ve nikah” yenilenmesi gerektiğini bir fetva ile duyurur.

Sadi Borak Milliyet 21 Kasım 1972.

Bağımsızlık, Cumhuriyet, İnsan hakları ve eşitlik kavramları ise aşağıdaki örnekte olduğu gibi algılanmaktadır Yeni Türkiye’de

Reisülküttap (Dışişleri Bakanı) Atif Efendi, hazırladığı bir raporda, Fransız Devrimi’ni fitne olarak tanımlıyordu. Bu hareket insanlığı yıkıma götürecek. Volter, Jean Jack Russo gibi düşünürler, “dinsiz kafirlerin teki”ydiler: Bunlar dini kaldıracaklar, Cumhuriyet ve eşitliği (müsavat) insanlığın başına bela edeceklerdi. Bunlar, “insan hakları” dedikleri isyan bildirileriyle halkı hükümdarlarına karşı kışkırtmaktadırlar.

Cevdet Paşa Tarihi(seçmeler),cilt 1 İstanbul 1973 s.464-465

İşin özü AKP’nin Yeni Türkiye’sinde, Hırsıza hırsız demek suç, Okul Yakmak, Atatürk heykellerini yıkmak, Askeri birliklerden Türk Bayrağını indirmek kahramanlık olarak adlandırılırken, nihayet Müslüman Kardeşlerin ( İHVAN’ın) merkezi de Türkiye oldu. Tabi IŞİD’i de unutmamak gerek. Bu arada İmam Hatip Okullarına Türkçe konuşma yasağının hayata geçirilmesi için çalışmalara başlanmış bile.

Hala kırmızı çizgiden dem vuran ” , Paşaların kırmızı çizgileri de renk değiştirerek mora dönüştü.

Bunları da sevebilirsiniz