Dünya Tek Virüsten Küçükmüş

Yeni koronavirüs,bütün dünyada olduğu üzere toplumuzda da endişe,korku ve geleceğe güvensizlik gibi olumsuz düşünce ve duyguları ortaya çıkardı.

İşin, tıbbi, biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve toplumsal yanları tartışılıyor.

Ancak asıl konuşulması ve tartışılması gereken konuların başında dünyada egemen olan ekonomi-politik sistem gelmiyor mu?

Sistemin adı,”Kapitalizm”.Kimileri gelişmekte olan ülkelerde yaşanan kapitalizm için “Vahşi Kapitalizm” terimini kullanıyor.Sanki gelişmiş ülkelerde “Ehlileştirilmiş kapitalizm” varmış gibi. Gelişmiş ülkelerde çalışan toplumsal sınıfların emperyalizmden göreli pay aldığı ve bu nedenle susturulduğu unutturuluyor.

Aslında 2000’li yıllarda ortaya çıkan ekonomik krizler nedeniyle kapitalizm tartışılmış,sonrada unutulmuştu.

Dilerseniz üç patrondan biri bizden,ikisi de yabandan biraz anımsatma yapalım.

9 Aralık 2015 tarihli gazete haberlerine göre TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan “…Bugün en zengin yüzde 10’un ortalama geliri,en yoksul yüzde 10’un ortalama gelirinin on katı civarında.Adaletsizlik hayatın her alanına sirayet ediyor.Halinden,gelirinden toplumsal konumundan memnun olmayanlar hızla radikalleşiyor…”demişti.

Dünyanın patronlarında biri olan Bill Gates “100 bin dolarla siz sıtma ile mücadele edebilirsiniz. Bir insanın saçlarının dökülmesine karşı kellik ilacı için büyük paralar dökülürken insanları öldüren sıtmaya karşı mücadele saç dökülmesine karşı mücadeleden daha zayıf kalıyor. Eğer bu problemlere eğilmezsek sonuçta günlük hayatta karşılaştığımız bu olumsuz şeyler kaçınılmaz olacak”.diyordu

Bir başkası ise,Nobel ödüllü iktisatçı Joseph Stiglitz. Stiglitz, “kapitalizmin toplumsal yapıda yarattığı eşitsizliğe karşı çıkmış, liberal solun gurularından biri olmuş biri” diye biliniyor.Bu kişi,başkapitalist devlet olan Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık yapmış Bill Clinton’ın ekonomik başdanışmanı ve Dünya Bankası’nda başkan yardımcılığı ve de baş ekonomistlik yapmış değil miydi?

Şimdi şöyle bir soru soralım. Acaba bu kişilerin içine F.Engels (*)mi kaçmıştı, yoksa yapılan bu değerlendirmeler kapitalizmin gereklerinden biri ya da timsah gözyaşlarımı idi?

Kanımca her ikisi. Kapitalizmin dünyamızla birlikte kendi kendini tüketecek diye korkmaya başlamışlardı. Bu nedenle var olan sisteme panzehir olabileceği sandıkları “Sürdürülebilir Bir Kapitalizm” gibi bir yaklaşım ileri sürmüşlerdi.

Ancak kapitalizm,tarımdan sanayi ve hizmet sektörüne kadar hiçbir olumlu değişikliğe gidemezdi.

Gelelim, yeni koronavirüsle sistemin bağlantısına.

Kapitalizm,doğayı da onarılmayacak bir şekilde yol ederek yeni koronavirüsler yarattı.

Virüsün Çin’de çıkması rastlantısal değildi. Orada da dünya kapitalizmi ile bağlantılı bir devlet kapitalizmi egemendi.

Hani,kapitalizmin yarattığı özel sektör sağlık hizmetlerinde de çözüm olacaktı?

Neden geldiğimiz noktada, Avrupa’da özel hastanelerin devletleştirilmesine başlandı? Neden Türkiye’de de özel hastanelerin, kamu hastaneleri gibi çalışması kararlaştırıldı?

Akımızı başımıza almanın zamanı geldi de geçti mi?

Kapitalist sistemde sağlık hizmetlerii paralı duruma gelmedi mi? Pıtrak gibi özel hastaneler ve poliklinikler üretilmedi mi?

Sağlık hizmetlerine ücretsiz erişme hakkımız gerekmiyor mu idi? İnsanlarımız parası “olmadığı” için ya da parası “ yetmediği” için sağlık hizmet noktalarının kapısından geri dönmüyor mu?

Başta sağlığımız olmak üzere , en az onun kadar önemli olan temel gereksinmelerimiz olan dengeli beslenme, temiz su, enerji ve fırsat eşitliğini temel alan parasız eğitimi, “Sözde Serbest Piyasa Ekonomisi”nin eline bırakmaya devam mı edeceğiz?

Virüs belasından bu şekilde ders almamız olası mı?

————————————————————

(*)F.Engels ,Karl Marx’ın yakın çalışma arkadaşı olmuş bir düşünürdür. Marksist öğretiye önemli ölçüde katkı yapmıştır.Babası bir pamuklu dokuma fabrikatörüydü. Ancak bu durum, Engels’in kapitalizmin bilimsel eleştirisinin “ustalarından” biri olmasına engel olmamıştı.


Bunları da sevebilirsiniz