Tarımı Yeniden Canlandırmak/3

Tarımı Yeniden Canlandırmak/1 ve 2” adlı yazılarımda Tarım ve Ormancılık Bakanı Ekrem Pakdemirli’nin, 18-21 Kasım 2019 tarihleri arasında Ankara’da “Tarım Şurası”ndaÜlkemizde bulunan 3.2 milyon hektar atıl tarım arazisinin üretime kazandırılması” konusunda bir açıklama yaptığını yazmış ve buradan yola çıkarak “Çiftçilerin yeniden topraklarını işlemesine geri dönüşü nasıl sağlanır? konusunda; Desteklemelerde Hedef Kitle, Aile İşgücü Temelli Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Olmalı, Tarımda Kooperatifleşmeye Destek Verilmeli ve Sanayici Olmaları Sağlanmalı, Tarımsal Kitler Yeniden Kurulmalı, Gıda Egemenliğinin Korunması İçin Finans Örgütlere Karşı Tavır Geliştirmeli, Dış Ticarette Gümrük Fonları İç Pazarı Koruyacak Şeklinde Düzenlenmeli, Tarımsal ARGE ve Eğitimi Yeniden Düzenlenmeli ve Bölgesel Anlaşmalar Yapılmalı” şeklinde ön önermelerde bulunmuştum.

Bu yazımda “Tarımsal Üretim Planlaması” üzerinde duracağım.

Çünkü, yukarıda sıralamaya çalıştığım önermelerin yanı sıra 3.2 milyon hektar tarım arazisinin atıl duruma düşmesinin nedenlerinden birinin de “Tarımsal Üretim Planlaması”nın eksikliği ya da yokluğu olduğu gözlemlenmektedir.

Ülkemizde gerektiği gibi ürün planlaması yapılamamakta, üretim kararları genel olarak bir önceki yılda oluşan ürün fiyatlarına ve/ ya da alışkanlıklara göre verilmektedir. Türkiye’de para eden ürün neyse çiftçiler o ürünü ekmekte ya da yetiştirmekte ve plansız üretim çiftçilerin aleyhine bir durum yaratmaktadır. Sonuçta çiftçi hem toprağını ekmekten uzaklaşmakta hem de ithalatın kapısı açılmaktadır.

Planlama Nedir?

Planlama, kısaca sınırlı kaynakların, belirli bir amaç doğrultusunda, hangi yönde ve nasıl kullanılacağını sonuçlarıyla birlikte göstermek demek.

Planlama verimliliği artırdığı gibi, kısıtlı olan üretim etmenlerin ekonomik kullanımına da olanak sağlar.

Planlama yardımıyla tarımsal üretimde de çiftçi hangi ürünlerin nasıl ve ne miktarlarda üretileceğine doğru karar verebilir.

Çiftçi üretim planlamasını nasıl yapar?

Bitkisel üretimde; arazi tipini, ekeceği tohumda ne kadar ürün alacağını, tarımsal girdilerin durumu ya da maliyetini, hava koşullarını, ürün fiyatlarını, gıda talebini, sermaye ve üretim maliyetini, hayvansal üretimde de; yetiştireceği hayvanın türü ve ırkını, alacağı ürün miktarını ve üretimde kullanacağı girdiler gibi birçok etmene bağlı olarak üretim planlamasını yapmaya çalışır.

Bunların yanısıra giderek gözlemlenen küresel ısınma, yer altı sularının yanlış kullanımı ve altyapı (baraj, sulama göleti vb.) yetersizliği nedeniyle tarımsal sulamada yaşanan önemli sıkıntılar da söz konusudur.

Çiftçi bu etmenlerin kimilerini ölçebilir ve sayısallaştırılabilir, ancak bunların bir kısmının gerçeğe yakın bir şekilde öngörmesi zordur.

Çiftçinin kendi dışındaki çok sayıda etmen, sağlıklı bir üretim planlaması yapmasını sınırlar.

Çiftçi Üretim Planlamasını Nasıl Yapmalı?

Tarımsal üretim planlaması, birbirinin tamamlayan iki süreç içinde yapılabilir.

Birincisi işletme sahibi çiftçinin yapacağı planlamadır. Bu planlamada tarımsal işletmenin aşağıda belirtilen özellikleri dikkate alınmalı:

  • Tarımsal üretimin amacı: En yüksek gelirli ya da en az masraflı üretim

  • Üretimi etkileyen kısıtlayıcılar: Sahip olunan + kira arazi, hayvan varlığı, sermaye + kredi olanağı, aile işgücü, geçici işgücü, traktör ve ekipman varlığı, pazarlanabilecek üretim miktarı

  • Hangi ürünlere ya da hayvan türleri ve hayvan ırklarına yer verileceği: Yüksek gelirli ürünler, düşük girdi isteyen ürünler, çevredeki çiftçilerin tercih ettiği ürünler, kolay pazarlanabilen ürünler, daha önce ürettiği ürünler

Genel ve Bölge Ölçekli Tarımsal Üretim Planlanmasında Nelere Dikkat Etmeli?

Tarım işletmesi dışında planlama yapılırken, ekonominin tümü açısından genel bir planlamanın yanısıra, belirli bölgeler, sektörler ya da ürünler açısından da mikro ölçekli planlamalar da dikkate alınmalı.

Bu boyutlu planlama ile geri bölgelerin bölgesel tam istihdamı sağlayacak üretim düzeyine ulaşmaları, gerek ülke içinde gerekse uluslararası piyasalarda, varolan koşullar çerçevesinde rekabet edebilmeleri sağlanmalı.

Bu planlamada bölgelerin bitkisel ve hayvansal üretim konularında ihtiyaçları tespit edilmeli, alternatif ürünlerin üretilmesi ile ilgili çalışmalar da dikkate alınıp ürün planlanması yapılmalı.

Çiftçi dışında tarımsal üretim planlamasında; sırasıyla Tarım Bakanlığı, Sanayi ve Ticari Sektörlerin Temsilcileri, Üniversite ve /ya da araştırma kurumları, kooperatifler gibi kurum ve kuruluşlar görev almalı.

Bu amaçla “Bir Ürün Planlaması Üst Kurulu” kurulmalı.

Ancak bu üst kurulda da çiftçi örgütleri temel bileşenlerden bir olmalı.

Sonuç olarak Tarımsal Üretim Planlanması;

  • Bitkisel ve hayvansal üretimde arz noksanı ya da fazlasının önüne geçmek,

  • Arazi veya da bu arazi varlığı içinde hayvan varlığı ve bu üretimde kullanılan diğer girdilerin israf edilmesini ya da azalan verimlere maruz kalmasını önlemek,

  • Tarımsal üretimde, üretim potansiyeli olduğu halde, piyasa bilgisizliği ve üreticilerin yanlış ve tutarsız tercihleri ile yeterli miktarda üretilmeyen ürünlerin kıtlığı ile karşılaşarak ithalata yönelmemek,

  • Temel gelir kaynağı bitkisel veya da hayvansal üretim olan geri bölgelerin hedefledikleri gelir miktarının daha yüksek düzeyde gerçekleşmesine sağlamak

açısından zorunludur.

Böylelikle;

  • Birim tarımsal işletmenin olduğu kadar her bölgenin kendi bilgi birikimi ve içsel özelliklerine göre en iyi olduğu ürün, ülkenin talep miktarına göre üretilmeye başlanılır. Dışarıdan ithal edilen ürünlerin içeride üretilmesi de planlanır.

  • Tarımsal ürün talebinde bulunan diğer bölgelerin tüketici tercihlerine göre üretim yapılması sağlanır.

Türkiye’de Tarımsal Üretim Planlaması’nın yetersizliği ya da yok olmasından dolayı ortaya çıkan olumsuzluğa pamuktan bir örnek verelim.

Pamuk, tekstil sanayimize sağladığı katma değerin yanında, çiğidiyle yağ sanayisi, linteriyle de kağıt sanayisine ham madde sağlayan bir ürün.

Ülkemizde, yaklaşık 5.2 milyon dekar alanda, 2-2.5 milyon ton kütlü pamuk üretiminin yapıldığı, ancak üretimin tüketimi karşılama oranının yıllara göre yüzde 50-60’larda kaldığı, aradaki farkın ithalatla karşılandığı bildiriliyor. Türkiye Ziraat Odası Başkanı Bayraktar;2008-2018 döneminde 14,8 milyar dolar dövizin pamuk ithalatı için harcandığını ve bu paranın ülke çiftçimiz yerine yabancı ülkelerin çiftçilerine kaynak aktarıldığını söylüyor.

Özetle, tarımsal üretim planlaması ile, diğer önermelerle birlikte fiyat ya da üretim miktarı dengesizliğinin ülke ekonomisine getireceği olumsuzlukların önlenmesi söz konusu olabilecektir.


 

Bunları da sevebilirsiniz