Okulların Çöküşü Kutlu Olsun! Okul Öldü, Yaşasın Okuma!

Zorunlu öğretimin kaldırılması, sınav odaklı öğretim programlarının hazırlanıp uygulanması ve nihayet dershanelerin kaldırıp okulların dershaneleşme süreçlerinin son evresine varması sonucu okullarımız iflas etti. Hem devlet okulları hem de özel okulları çökmektedir.

Dershaneleşme ve dinselleşmenin beraber yürümesi sonucu, bir kısmı parasıyla bir kısmıysa parasızlığa rezil olmaktadır. Okul binaları, servisler, öğretmen maaşları, özel ders ücretleri, haftasonu kursları, çocukların zamanı, öğretmenlerin zamanı hepsi birer ziyan. Özel okullar, diğerlerinden farklı olarak butik kursları sayesinde öğrencilerin zamanlarını daha güzel çalabilmektedir. Sınava odaklı aileler, öğrenciler ve öğretmenler nedeniyle kullanılmayan spor olanakları, kullanılmayan kültürel olanaklar öğrenci ve aile avlama broşürlerini süslüyor. İçi boş laboratuvarlar, içi boş, yüzücüsüz yüzme havuzları, sporcusuz spor salonları vb. hep bu iflastan arda kalan pazarlama nesneleri…

4. sınıftan 12. sınıfa hatta üniversitedeki Türk Dili ve Edebiyatı derslerine kadar süren Türkçe öğretimine rağmen çözülemeyen paragraf soruları, yazılamayan dilekçeler, yazılamayan günceler, mektuplar, hatta bu standartlaşma adına yapılan hazır dilekçe formlarının yanlış doldurulması…

2. sınıftan 12. sınıfa dek süren matematik derslerine rağmen çözülemeyen matematik soruları, çözülemeyen testler, anlaşılamayan fonksiyonlar, bağıntılar ve daha niceleri…

Krallıkla yönetilen Batı ülkelerinde yaygın bir slogan vardır: “Kral öldü, yaşasın Kral”. Fani Kral yerine geçen yeni Kral adına, Krallık makamını yaşatan bir slogan. Bu slogana atıfla, “Okul Öldü, Yaşasın Okuma!”. Okul öldü, çünkü eğitim-öğretim programlarının amaçları arasında açıkça belirtilen amaçların bu okullarda yapılan etkinliklerle yerine getirilmesi olanaksız. Yetişen aydın çocuklar, bu okullar sayesinde değil, bu okullara rağmen aydınlanmış insanlardır. Tam da bu yüzden Tanrı yetkililerden razı olsun. Can çekişen kurumlar öldü sonunda. O halde, yaşasın okuma. Kitap fuarlarında aileleriyle kitap bakan çocuklar ve onların aileleri yaşasın, bilgisayarda kendi yolunu bulmaya çalışan çocuklar ve onlara yardımcı aileler yaşasın, yetkililerin dahi tarih öğrendikleri diziler yaşasın.

Harcanan onca para ve zaman artık daha başka harcanmalı. Çocukların, çocuklarımızın matematik öğrenmeleri için, dilimizi öğrenmeleri ve kullanmaları için, bilgisayarı ve diğer bilişim teknolojisi ürünlerini kullanmaları için mevcut okullara ihtiyaçları yok; dahası, belki de öncelikle bu okullardan kurtulmaları gerekiyor. Olanakları olan ailelerin, hala bu kısır döngüye katılmalarının nedenleri, yalnızca, çocuklarından boş zaman elde etme ve elalem ne der sorusundan kaçma arzularıdır. Olanaklara sahip olmayan aileler, bu korkuları daha da yoğun yaşıyorlar, çünkü onların elalemleri daha kalabalık.

Tanrı razı olsun yetkililerden. Artık çocuklarımız sabah 8 ile akşam 18 arası tutsaklıktan kurtulabilir. 7. sınıf itibarıyla doğrudan iş hayatına dahi atılabilirler. Bilişim teknolojilerini, matematiği güle oynaya öğrenebilirler. Okulu, servisi, özel öğretmeni ve okulda beslenmesiyle yılda 40-50 bini bulan eğitim-öğretim masrafından kurtulup saatlerini yeniden çocuklarımıza verebiliriz. Hem belki bu sayede uyuşturucu ve çetelerden de kurtarabiliriz onları. Ne de olsa torbacılar ev ev gezmiyorlar.

Okullar, okullarımız artık okutmuyor. Okutmamak için oyalıyor, standardize cahillik üretiyor.

Hem artık fen liseleri, anadolu liseleri ve askeri okullar da yok.

Fen lisesi, anadolu lisesi, temel lisesi tabelasıyla bezeli test çözme merkezleri var. Yeterince test verildiğinde aptallaşmayacak çocuk zor bulunur. Hele bir de konu anlatmak yerine test çözerek “pekiştirme”, “alıştırma”, “hız kazandırma” adlı işlemlerden sonra aklın son kırıntılarını süpürmek… Böylece beyin tertemiz… Eskiden beyin yıkama vardı. Bu sayede beynin kıvrımları dolup taşardı, öyle ki yeni bir şeyler öğrenilemezdi. Şimdi beyin sıyırma var. Bu sayede, beyindeki son insanlık kırıntıları da süpürülüyor.

Olanağı olan aileler, kuzum siz ne yapıyorsunuz hala okul pazarlarında?

Olanağı olmayan aileler, kuzum siz hala niye kredi çekiyorsunuz?

Bizler, olanağımız olsun olmasın yine de ısrar edeceğiz olanağı olmayan milyonlar için, onların düzgün eğitim-öğretim hizmeti alabilmesi için. Ama yine de soralım: Kuzum biz ne yapıyoruz okul kapılarında?

Bu yoksul ülkenin, bu yoksul milletin, gözü reklamlarla ambalajlarla, kıssa ve söylevlerle kapanmış, görmez olmuş bu yoksul halkın oyalanacak zamanı ve boşa harcanacak parası var mı sahiden?

Türkçe öğrenmek için 8 yılımız var mı sahiden? Matematik öğrenmek için 10 yılımız var mı sahiden?

Kutlu olsun okullarımızın çöküşü!

Tanrı yetkililerden razı olsun!

Okullarımız iflas etti.

Ama ne olur, haciz kapımıza dayanmadan çocukları, çocuklarımızı, kendimizi bilgi ve beceriyle donatalım.

Ne olur, kıralım bu kısır döngüyü. Birbirimizi anlayabilmek, sorunlarımızı çözebilmek için dilimizi, matematiği, bilimi adam gibi öğretelim, öğrenelim.

Çocuğumuza, kardeşimize, dostumuza zaman ayıralım. Onlardan kaçmak için günde 10 saati, yılda 50 Bin Yeni ve yoksul Türk lirasını sokağa atmayalım!

Bunları da sevebilirsiniz