Bir tadımlık Antrakt, bir tadımlık Zaytung!

Geçtiğimiz hafta lig maçlarının tamamlanmasıyla birlikte “Antrakt” bölümüne girmiş bulunuyoruz. Avrupa’nın en değerli altıncı ligi olan Süper Lig’in ilk perdesinde, tarihi bir rekabete şahitlik ettik.

“Big Five” olarak adlandırılan Avrupa’nın en değerli liglerindeki (Serie A haricinde) liderler başını alıp giderek, şampiyonluk yarışlarının tadını tuzunu kaçırmışken, federasyonumuz ile yayıncı kuruluş bu durumu fırsata çevirip Süper Lig’in tanıtımını arttıracak ortak bir çalışma yapmalıdır.

Ligimizde herhangi iki takım arasındaki en yüksek puan farkının 5 olması, bu farkın da sadece ligin sonuncusu Karabükspor ile sondan ikincisi Gençlerbirliği arasında gerçekleşmesi, Süper Lig’in rekabet düzeyinin hat safhada olduğunu gösteriyor. Rekabetin artması, ligimizdeki seyirci sayısının artmasına neden oldu. Geçtiğimiz sezon 8.940 olan seyirci ortalaması, ilk 16 hafta itibarıyla 14.546’ya yükseldi.

Ligimizin heyecanının artmasındaki en önemli nedenlerden biri de takımlarımızın 14 yabancı kuralını iyi bir şekilde kullanabilmesinden kaynaklanıyor. Artık ligimizde son sıralarında bulunan takımlar ile üst sıralarında bulunan takımlar maç yaparken net bir favoriden bahsedebilmek güçleşti. Süper Lig’de küme düşme hattında bulunan Konyaspor’un, UEFA Avrupa Ligi’nde bu sezon sergilemiş olduğu performans, Türk futbolunun eleştirildiği kadar kötü bir noktada olmadığını kanıtlar nitelikte. Konyaspor, UEFA Avrupa Ligi grubunda 3. olmasına rağmen kendi evinde Marsilya ile karşılaştığı maçta, 90+3’te kendi kalesine gol atmamış olsaydı, son 32’ye kalma fırsatını yakalayacaktı. Başakşehir ise “Düşler Sahnesi” adlı yazımda da bahsetmiş olduğum gibi, UEFA Avrupa Ligi’nin gelirlerinden tatmin olmaması ve Süper Lig’den Şampiyonlar Ligi vizesi alma ihtimalinin, UEFA Avrupa Ligi’ni kazanıp Şampiyonlar Ligi vizesi alma ihtimalinden çok daha kolay olması sebebiyle Avrupa maçlarına gereken ilgiyi göstermeyip bazı maçlara yedek kadrosuyla çıktığı için Avrupa’ya erken veda etti.

Abdullah Avcı’nın bu tercihi Başakşehir’in Süper Lig’in ilk yarısını lider olarak bitirmesini sağlayan en önemli etkenlerden biriydi.

Son iki yılın şampiyonu Beşiktaş’ın Devler Ligi’ndeki grubundan çıkma ihtimalini yüksek olarak görsem de 14 puan toplayıp namağlup bir şekilde gruptan çıkmasını hiç kimsenin beklemediği gibi, ben de beklemiyordum. Beşiktaş ise Süper Lig takımlarının direncinin yüksek olacağını tahmin edemedi ve ligin ilk yarısını 4.sırada bitirdi. Beşiktaş’ın talihsiz bir şekilde son 16’da Jupp Heynckes’in geri dönüşüyle yeniden Devler Ligi’nin en büyük favorilerinden olan Bayern Munich ile eşleşmesi, çeyrek final ümitlerini büyük ölçüde bitirdi. Ligde beklenmedik puan kayıpları yaşayan Şenol Güneş, ikinci yarıda futbolcularını lig maçlarına motive etmenin bir yolunu bulamayıp gelecek yıl için Şampiyonlar Ligi vizesi alamazsa, Beşiktaş sadece sportif olarak değil mali olarak da büyük bir sıkıntı yaşayacak. Geçtiğimiz sezon Avrupa’da 39 milyon 917 milyon euro kazanan, bu sezon ise şu ana kadar 43 milyon 700 bin euro’yu kasasına koyan Beşiktaş’ın, gelecek sene bu gelirleri kaybetmesi kulüp içinde bütün dengelerin altüst olmasına yol açabilir.

Sezona Avrupa’ya veda ederek başlayan Fenerbahçe’deki en büyük sıkıntı ise Aykut Kocaman’ın kadro planlamasıydı. Takımını çift santraforla oynatmadığı halde kadrosunda 5 santrafor bulundurması aklıma bazı bilgisayar oyunlarını getiriyor. Bu oyunlarda futbolcu transferi yaparken ücreti ödersiniz, fakat hangi mevkide ve yetenekte oyuncu alacağınız tamamen şansınıza kalmıştır. Sanırım Aykut Kocaman da bu oyunların etkisinde kalarak transfer yapıyor ve belki de belirlediği transfer listesinden gözünü kapatarak bir futbolcu seçip o futbolcunun transfer edilmesini istiyordur. İşin esprisi bir yana, Aykut Kocaman’ın dikine futbol kavramını “zehir” olarak tanımlaması, tadı tuzu olmayan, göze hoş gelmeyen futbolu tercih etmesi taraftarın desteğini kaybetmesine yol açarken, alınan kötü skorlar ise Aykut Kocaman’ın pes etmesine yol açmıştı. Başkan Aziz Yıldırım’ın olaya el koymasıyla birlikte son haftalarda alınan galibiyetler taraftarların yüzünü güldürse de, Kocaman’ın skor odaklı “Sanat, sanat içindir.” anlayışı gelecek için ümit vermiyor. Aykut Kocaman, mantalitesini değiştirip devre arasını etkili bir şekilde kullanamazsa, tribünler de Ali Koç’u başkan, Ersun Yanal’ı ise teknik direktör olarak görme isteklerini daha yüksek sesle dile getirmeye başlayabilirler.

Malum şike sürecinden sonra Ersun Yanal’ın yapmış olduğu açıklamaların Trabzonspor Kulübü’nün düşüncelerinin tam tersi yönünde olmasına ve geçmiş dönemdeki alacaklarını tahsil edebilmek için Trabzonspor’u icraya vermesine rağmen, Trabzonspor’da yeniden teknik direktörlük görevine getirilmesi, bu ilişkinin daha baştan çarpık olduğunu, sağlıklı yürümeyeceğini gösteren en önemli unsurlardı. Bu durumda bir sinerji yakalanması beklenemezdi ve sonuçlar da kötü gelince kuruluşunun 50.yıl dönümüne şampiyonluk parolasıyla başlayan Trabzonspor yönetimi, Ersun Yanal ile yolları ayırıp, yoluna Rıza Çalımbay ile devam etme kararı aldı. Rıza Çalımbay böylece, ilk devre iki farklı takım çalıştıran ilk teknik direktör oldu. Çalımbay ile 6 yıl aradan sonra 5 maçlık galibiyet serisi yakalamayı başaran Trabzonspor, devre arasında gerekli takviyeleri yaptığı takdirde zirveyi ciddi manada zorlayabilir.

Sezona Östersunds faciası ile başlayan Galatasaray, sezona beklenmedik bir başlangıç yaparak rakiplerle puan farkını açmasına rağmen Tudor’un basiretsizliği yüzünden puan farkı buhar oldu. Tudor’un ayrıldıktan sonra Hırvat basınına vermiş olduğu demeçler, Galatasaray’ın misyonundan ve vizyonundan bihaber olduğunu kanıtlar nitelikte.

Türkiye’nin en iyi haber kaynağı ise, gerçekleri daha gerçek olmadan öğrenmek isteyenlerin hizmetindeydi. 14.02.2017 tarihinde “Galatasaray, Fatih Terim Gelmeden Önce Kovulacak Yeni Teknik Direktörünü Bağrına Bastı…” başlığıyla yayınlanan Zaytung haberi, yaşanacakların habercisi olup, bizi biraz tebessüm ettirerek gülümsemeye sevk etti.

https://twitter.com/zaytung/status/943949972030021632



Dursun Özbek ise elinde kalan son kozu oynayarak taraftarın baskısıyla Fatih Terim’i göreve getirdi.

Galatasaray’ı 4.kez kanatları altına alan Fatih Terim, Göztepe maçı öncesi Türk Telekom Arena’ya çıktığında, Galatasaray taraftarları seferden dönmüş olan imparatorlarını büyük bir coşkuyla “İmparator Fatih Terim!” tezahüratlarıyla karşıladı. Fatih Terim’in taraftar ile yakalamış olduğu sinerji, Göztepe maçında net bir şekilde ortaya çıktı.Galatasaray, Göztepe karşısında 0-1 geriye düşmesine rağmen tribünden aldığı destek ve kulübeden aldığı güç ile Göztepe karşısında 3-1 galip gelmeyi bildi.

Maç sonunda futbolcuların yapmış olduğu açıklamalar da gelecek için umut vericiydi.

Özbek’in Terim tercihi, başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana aldığı en isabetli karar olsa da baskın seçim kararı alması, Galatasaray’ın etik değerlerine uygun olmadı. Muhalefet, yeni seçilecek olan yönetimin Mayıs ayına kadar görev yapması gerektiğini vurgularken, Dursun Özbek kanadı 3 yılda ısrarcı. Muhalefetin bu kısa süre içerisinde Dursun Özbek’i zorlayacak güçlü bir aday çıkaramaması da Özbek’in yeniden başkan olacağını gösteriyor. Zaman neyi gösterir bilinmez, fakat eğer Galatasaray ligde ilk 2’ye girip Devler Ligi vizesi alamazsa, Özbek yönetimi tası tarağı toplayıp arkasına bakmadan kaçacaktır.

İlk yarısı itibarıyla gelmiş geçmiş en heyecanlı yarışlardan birine tanıklık ettiğimiz bu sezonda, devre arasında deposunu en fazla dolduran değil, aracını en başarılı kullanan şoför, damalı bayrağa ulaşacaktır.

Takımınızın çilekli transferler yaptığı bir ay dileğiyle…



Bunları da sevebilirsiniz