İhanet Edenler…

Sistemin, rantçının, çıkarcının elindeki kentlerimiz, köylerimiz, tarım alanlarımız, denizler, göller ve nehirlerimiz yağmalanıyor.
Çok değerli varlıklarımız yok oluyor.
İktidar, sömür sömür doymuyor.
Bu durumda cevre hareketi, yoğun bir politik mücadele alanına dönüşüyor.
Temel soru şu:
Çevreyi kim kirletiyor?
Doğrudan yanıtlayalım.
Sermaye ve onun iktidarları…

İşin özü sınıfsal.
Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı kesiyor.

Türkiye’ye bakın… AKP iktidarı eliyle doğa yok ediliyor, yağmalanıyor, ekolojik yaşam bozuluyor.
Ne uğruna?
Daha çok kâr için canına okunuyor, çevrenin.
Doğal yaşam alanı parçalanan, kirletilen insanlar da mağdur.
Zehir solumaya mahkûm ediliyor.
Hava, toprak ve suları kirletiliyor.
Anayasaya göre herkes, temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip oysa.
AKP’ye vız gelip tırıs gidiyor.
Vahşi enerji politikaları yüzünden ormanlar, zeytinlikler, tarım alanları, denizler, dereler talan ediliyor.
Tüm canlıların doğal yaşam alanları bozuluyor.
AKP iktidarında, 30 milyon dekar tarım arazisi imara, inşaata ve sanayiye kurban edildi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hâlâ utanmadan, sıkılmadan “tarım alanlarını koruyun” diye kamu spotu yayınlıyor televizyonlarda.
Yağmayı, talanı, yapan siz, sorumlu siz, yetkili siz, utanmadan sıkılmadan tarım alanlarını korusun diye halka çağrı yapıyorsunuz.
O verimli tarım alanlarını imara açan sizler değil misiniz?
* * *
Nihayet sonunda bir itiraf geldi.
CB Recep Tayyip Erdoğan çarpık kentleşemeden ötürü “ Ne yazık ki İstanbul’u mahvettik” dedi.
Peki ya bunun bedeli ?
Bu artık inkar edilemez, çıplak gerçeğin ta kendisi…
İstanbul’u mahvettiniz de ya diğer kentler?
Karadeniz yaylaları, Trakya’nın Mrmaranın tarım alanları ?
Onlar ne halde?

Biten, tükenen İstanbul’dan sonra bu anlamda kısmen korunmuş İzmir’e yönelik bir saldırı var.
İzmir gökdelenler kenti olmaya doğru sürükleniyor.
Buna karşı çıkmak, her çevre koruyucusunun asli işlevi olmalı…

Bunları da sevebilirsiniz