Bu ne Kerkük sevdası

Birinci ve İkinci Irak Savaşı’nda dünyada yer yerinden oynadı, bizimkiler Amerika’yı kızdırmamak için sessiz kaldı, yandaş yazar ve siyasiler, yirmi uzun yıl, tekrar ediyorum, Orta-Doğu yıkılırken yirmi uzun yıl “Kerkük” adını ağızlarına almadılar…

Neden, çünkü Amerika’nın yanında Türkiye’de orduyu çözmekte ve tasfiye etmekle ve iktidarlarını tahkim etmekle meşguldüler ve üstelik “ümmet” tezlerini Türk üzerinden değil Kürt ve Arap üzerinden kuruyorlardı.

Özal, bir koyup üç alacağız, dedi, “üçün birini alırsın” dediler, yıllarca bu porno tabir manşetlere taşındı, Torumtay Paşa “üçün biri gibi hamasi laflarla Türk Ordusu maceraya sürüklenemez” deyip istifa etti. İçerde ve dışarda federasyon ve bağımsız Kürt devleti lafları siyasetin manşetinde meşruluk kazandı, milyonlarca Iraklı ve Türkmen ölürken bu çok tehlikeli lafların edilmesine “özgürlük”, “Türkiye demokratikleşiyor” denildi, “Türkiye’de nihayet vesayetten kurtulmalıyız” lafları devreye sokuldu, Türk Ordusu’nu tasfiye için yüzlerce liberal yazar ve İslamcı yandaş ve ekranlar harekete geçti.

Onlarca uzun yıl tek bir “Kerkük” lafı etmeden ne mi konuşuyorlardı, BOB başkanlığını, (win win) kazan kazan politikalarını, Eset-Esat, Mursi Tursi, Yeni Osmanlı… 

MİLYONLARCA IRAKLININ ÖLÜMÜNE SESSİZ KALDILAR

Yazar ve siyasi yandaşlar Özal’la sahne almaya özgürlükçülük oynamaya başladı, hatta orduyu profesyonelleştirip küçültüyorlardı, bu tartışmalarla özelleştirmeler ve hırsızlıklar ve Amerika’nın Irak’ı işgali örtülüyordu ve orduda emniyette bürokraside kendilerine “yer açmakla” meşguldüler, açılımla Oslo’yla Habur’la yola revan oldular.

Bunları da sevebilirsiniz