Gökyüzüne Bakalım…

Bir mevsimi daha geride bıraktık. Güzellikleri ve çirkinlikleriyle beraber…Yeni bir mevsimin kapılarını aralıyoruz tüm telaşı ile birlikte. Bir yandan yaza veda etmenin hüznü, bir yanda kışa hazırlanmanın telaşı…Ömrümüz yettiğince her yıl bu döngüyü yaşadık ve yaşayacağız. Yeni yeni anılar, acılar ve güzellikler biriktirerek.

Hayatımız hep bir telaş, hep bir kaygı ile geçip gitmekte. Çoğu zamanda geleceği düşünmekten, o anı yaşamayı unutuyoruz. Mutlu olduğumuz o anı, gelecekte yapmayı planladığımız hedefimiz uğruna yok sayıyor ve yaşadığımız anları gelecek günlerin inşası için basamak olarak kullanıyoruz. O anın öneminin bile farkında olmuyoruz.

Özellikle biz gençleri bu kaygı ve telaşa düşüren yaşadığımız ülke koşulları ve uğradığımız haksızlıklar ne yazık ki. Üniversitenin bitişi ile birlikte sudan çıkmış balığa dönen gençler ne yapacağını bilmez halde iş bulmak adına her yola başvuruyor. Kendine kariyer hedefi koysa bile ülke koşullarında gerçekleştiremeyeceğini anladığında bulduğu işte çalışmaya başlıyor. Maddi ve manevi olarak tatmin olmasa da mecburiyetten ve mutsuz bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Şu hayattaki en değerli varlığımız olan zamanını yapmak istemediği ve mutlu olmadığı bir alanda harcamak zorunda kalıyor.

Kendisine dayatılan bu hayatı katlanır kılan şey ise kazandığı para ve gelecekte bu anlamsız döngüyü kırma umudu. Yaşadığı ve gördüğü tüm haksızlıklara rağmen insanın içindeki tükenmeyen umut tanecikleri insanı hayata bağlayan sebepler oluyor.

Sınav sorularının çalındığı, ülkenin sınav sistemini elinde bulunduran kurumun sınav sonuçlarında hata üzerine hata yaptığı, devlet kurumlarında kadrolaşmanın olduğu, kurumların tarikat referanslarıyla personel temin ettiği bir ülkede yaşayan gençlerin mutlu olmasını beklemek hiç şüphesiz abesle iştigal olur.

Bir yandan gelecek ile ilgili güzel şeylerin olacağı umut edilirken öte yandan ülkenin bu gerçekleri ile yüzleşmek tüm umutları bir anda yok edip seni karanlık bir noktaya götürebiliyor.

Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’ın araştırmacı Evrim Kuran ile yaptığı röpörtaj ( http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ayse-arman/–genclik-ne-ister-gercegi-once-gercegi-40562688 ) ülkemizdeki gençlerle ilgili gerçekleri ortaya koyuyor. .Evrim Kuran gençler ve çalışanlar üzerinde yaptığı araştırmada çok çarpıcı gerçekleri göz önüne seriyor. Gençlerin mutsuzluğunu ve geleceğe umutsuzlukla baktığını vurgularken, aslımda bu mutsuzluğu tersine çevirmek için, her gencin sabah onu uyandıracak bir amacının olması gerektiğini söylüyor.

Gelecek kuşakları, günümüz gençlerinin yaşadığı çıkmazdan çıkaracak başak faktör eğitimin kalitesi. Okul öncesinden üniversite eğitimine kadar kaliteli, sorgulatıcı bir eğitim seviyesinin olması gerekirken evrim teorisi gerçeğinin kabul edilmediği ve müfredattan çıkarıldığı bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. Bu ve benzeri örnekler, ülke geleceğini daha da çıkmaza sokuyor. Bu çıkmazda kalan gençler çareyi, fırsatı varsa eğer yurtdışına gitmekte buluyor. Eğer böyle bir olanak yoksa deve kuşu misali kafası kumda yaşamayı tercih ediyor. Her zaman kaçıp gitmekle olmuyor. Bu ülkede yaşamak ve cumhuriyet değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk ve Anadolu halkının bin bir cefa ile inşa edip bize armağan ettiği bu ülkeyi tarikatlara ve yobaz zihniyete teslim edemeyiz. Bu ülkenin cumhuriyete sahip çıkan ve gökyüzüne bakan gençlere çok ihtiyacı var.



‘Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim’, dedin
‘bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.’

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

( Çeviren: Cevat Çapan )

Konstantinos Kavafis

Bunları da sevebilirsiniz