Hayır Mı, No Mu?

Halkoylamasına geri sayım sürüyor. Öncelikle vurgulamakta yarar var! Sonucun HAYIR’lı olması için var gücümüzle çalışmalıyız. Ancak, HAYIR’sız bir sonuç durumunda her şey bitecektir gibi bir hava yaratmamakta da yarar var. Böylesi bir tutumdan, zaten kırılganlaşan HAYIR tarafında yıkım yaratacağı için özellikle kaçınılmalıdır.

HAYIR’cıların şu ana kadarki duruşunun olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Parti rozetinden ve siyasi kutuplaşmadan sakınmak son derece doğrudur. Diğer yandan, cemaat ve bölücülükten uzak durmak; bu gibi toplum gözünde saygınlığı kalmamış yapılarla özdeşleşmemek de önemliydi. Şimdilik bu bağlamda da az hatayla yol alındığını saptayabiliriz.

Her ne kadar “tereciye tere satan” kapalı salon toplantıları hız kazanmış olsa da; HAYIR için çalışacakları motive edebileceğinden hareketle bu gibi etkinliklerin de yararlı olduğu düşünülebilir.

Kitleleri etkilemede görsel ağırlıklı yaratıların yararlılığı da tartışmasızdır.

Ancak, tam da bu noktada bu gibi paylaşımların özenle yapılması, kitleleri iten değil çeken içerikte olması gereği akıldan çıkartılmamalıdır! Bu aşamadaki özensizlik kitleleri itici etki gösterebileceği gibi en iyi olasılıkla zaman ve enerji kaybı anlamına gelecektir.

İçinde bulunduğumuz duruma çözüm üretirken romantizmin büyüsüne kapılmamak gerekir!

Taş yerinde ağırdır” sözü akıldan çıkartılmamalıdır!

Geçtiğimiz günlerde Şili’de Pinochet’ye karşı HAYIR (NO) kampanyası yürütmüş ve başarıya ulaşmış olan reklamcı Eugenio Garcia Ferrada’nın Türkiye’ye çağırılmış olduğunu gördük. Katıldığı etkinliklerle Türkiye’deki HAYIR kampanyasına katkıda bulunması amaçlanmış olmalıdır.

Kusura bakılmasın ama hiç gereği ve yararı olmayan bir girişimdi. Harcanan para, ayrılan zaman açısından anlam taşımamaktaydı. Her şeyden önce onu izleyen kapalı salon izleyicilerinin HAYIR kararına varmak için onu dinlemeye gereksinimleri yoktu!

Diğer yandan, bu toprakların dilini konuşmayan uzaklardaki Şili’de başarılı olmuş bir reklamcının Türk insanına seslenebilmesi olanaklı değildi.

Hedef kitle AKP ve MHP tabanı olduğuna göre Şilili reklamcının söz konusu kitleyi ikna etmesi olası mıdır?

Yazıyı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün sözleriyle sonlandıralım!

Efendiler biz bize benzemekle iftihar etmeliyiz! Çünkü biz bize benziyoruz!”

İki tümceyle özgünlüğün önemine vurgu yapmıştır!

Özde aynı hedefe yönelse de, dünyanın farklı ülkelerindeki tutum ve davranışlar farklı ağırlıklara sahiptir.

Genelde Türk insanını ve özellikle de MHP ve AKP tabanını ne Che Guevara ile, ne Simon Bolivar’la ne de Şilili reklamcı aracılığıyla yanınıza çekemezsiniz! Yanınıza çekmek bir yana hedef kitlenizdeki insanları uzaklara itmeniz olasılığı bile eksik değildir!

Zaman, para ve enerji özenle ve tutumlu biçimde kullanılmalıdır…

NO” diyerek kimseleri ikna etmeniz olası değildir! Buraların diliyle, Türkçe konuşulmalıdır!





Bunları da sevebilirsiniz