Ulusal Eğitim Ve Proje Okulları

19 Eylül 2016 günü öğretim yılı başladığında eğitim sorunlarımızın nasıl içinden çıkılmaz bir durumda olduğu da gözler önüne serildi.

Aslında gördüklerimiz; Türkiye’yi ortaçağ karanlığına ya da emperyalist sömürge düzenine çekmeye çalışanlarla, tam bağımsız, çalışarak, üreterek yaşamaya çalışan, ulusal ve sosyal devleti korumaya çalışan aydınlanmacı kesim arasında yüzyıllardır süren bir savaşın yeniden gündeme gelmesi.

Aydınlanma savaşımı karşıtlarıyla birlikte vardır. Bu nedenle:

Karşı devrimcilerin çarpık laiklik görüşleriyle şeriata göz kırpmaları, kızlarımızı, kadınlarımızı toplum yaşamından uzaklaştırmak istemeleri, her konuşma ve demeçlerinde kadınları aşağılamaları CUMHURİYET düzenine katlanamadıkları anlamına gelmektedir.

Tayyip Erdoğan’ın Trabzon konuşması bunun en somut örneği olsa gerek. Ne diyor Konuşmasında “Ne diyordum size hatırlayın. Biz bir gün ölmeyecek miyiz? Öleceğiz. Bir adam gibi ölmek var… Bir şey söyleyecektim ama onu söylemeyeceğim. Bir de madam gibi ölmek var”.

İşin acı tarafı alkışlayanların çoğunluğu kadınlardı.

Bu yüzdendir ki; asıl amaçları laik okulları, bilim yuvalarını “4+4+4” safsatası ile proje okulları denilen ne olduğu belirsiz bir ucube eğitim sistemi ile daha çok imam hatip, daha çok Ensar vakfı, daha çok TÜRGEV vakfı dolaysıyla daha çok şeriatçı ve daha çok sapık düşünceli dindar ve kindar gençlik yetiştirmek. Kabataş Lisesi Müdür yardımcısının sapıkça sözleri proje okullarının amaçlarını açıklıyor. Bu ve bu gibi şeriat özlemcilerinin söylemleri tehlikenin ne kadar büyük olduğunun da göstergesidir.

Unutulmamalıdır ki; emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşı sırasında yani 1922 de Sakarya’da, ‘hele bir eğitim dursun’ denmemiş. Top ve tüfek sesleri arasında eğitim kongreleri yapılmış ve eğitimin önemi anlatılmış. ‘ülkeyi batıran en büyük nedenlerden birisi eğitimdir demiş Atatürk. ‘Öyle bir eğitim dizgesi kuracağız ki, yabancı etkilerden uzak, insana yararlı, akla ve bilime dayanan, süs olmayan bir eğitim dizgesi. Denmiş.

Yine, Atatürk, Büyük Zafer’den iki ay sonra, 27 Ekim 1922’de Bursa’da öğretmenler aracılığı ile Türk araştırıcılarının, sanatçılarının, bilim adamlarının, ulusun gerçek kurtuluşundaki şu işlevini birinci önemde duyurmuştur:

‘Asıl savaş şimdi başlıyor’ karanlığa karşı bir savaş, çağdaş bir ülke yaratma savaşı, diyerek konuşmasına başlayan Atatürk devamla…


Bugün ulusun gerçek kurtuluşu sağlanmış değildir; gerçek kurtuluşa henüz erişmiş değiliz. Bu düşüncemi biraz açayım:

Bir ulusun sürekli felaketler içinde bunalması, yıkımlardan yakasını kurtaramaması; o ulusun sayrılık ve marazlık içinde olduğunu gösterir. Bu nedenle asıl kurtuluş, toplumdaki hastalığı en ince noktasına değin. – teşrih yoluyla-anlayıp sağaltmakla sağlanır. Toplumdaki marazın sağaltımı bilimsel yöntemle yapılırsa sağlıklı yaşama kavuşulur. Bilim ve bilimsel yöntem dışında sayrılığa çare aranırsa marazlık daha da derinleşir, müzminleşir. Bir toplumun sayrılığı ne olabilir?..

Ulusu ulus yapan, ileriye götüren, aydınlığa kavuşturan, düşünce gücüdür, toplumsal güçlerdir…

Öğretmenlerimiz, ozanlarımız, düşünürlerimiz, yazarlarımız sürekli biçimde bu felaket günlerinin gerçek nedenlerini açık ve kesin bir dille söyleyecekler, yazacaklar. Kara günlere dönülmemesi için dünyada uygar ve çağdaş bir Türkiye’nin varlığını görmek ve tanımak istemeyenlere onu tanıtmak zorunda olduğumuzu ihtar edecekler.

Görülüyor ki en önemli ve verimli görevlerimiz, Milli Eğitim işleridir. Milli Eğitimde kesinlikle zafere ulaşmak zorundayız.

Bir ulusun gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur. Bu görevde tek can, tek düşünce olarak bir program üzerinde çalışacağız…

Cehil giderilmedikçe yerimizde kalırız… Yerinde duran bir şey ise “geriye gidiyor” demektir.

Ordularımızın kazandığı zafer, eğitim ordularının zaferi için yalnız zemin hazırladı. Gerçek zaferi eğitim ordusu kazanacak ve sürekli kılacaktır”.

AKP iktidarlarının 14 senedir uyguladığı eğitim programı ve projelerinin hedefi CUMHURİYET’i hazzedememektir. CUMHURİYET düşmanlığını körpe beyinlere aşılamaktır.

Tehlike büyüktür. Bugün 15 okulda uygulamaya koydukları proje okulları gelecek günlerde tüm okulları kaplayacak biçimde genişlemesi kaçınılmaz olacaktır.

Ülkeyi orta çağ karanlığına gömmek isteyen karanlık güçlere karşı yapılacak eylem KUVA-YI MİLLİYE ruhunu yaşatmaktır.



Bunları da sevebilirsiniz