KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULUŞU

KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULUŞU

Köy Enstitüsü girişimi, 19211 yılında Ankara’da yapılan Maarif Kongresinde Atatürk’ün “İlk ve orta eğitimin uygulamalı olması” gerektiğini vurgulaması2 ile başlar. Aynı zamanda eğitimci Fuat Gündüzalp3 “köy öğretmenleri için bir eğitim sistemi” önerir. Bu fikri 1914 yılında Kastamonu Milletvekili İsmail Mahir Efendi dile getirir. Amacı köylerin canlandırılmasıdır çünkü Türk Ulusunun “kültür yaratabilmesi bu kaynaktan ilham ve kuvvet almasına bağlıdır”4. Maarif Kongresine Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver Başkanlık eder. Aralarında Halide Edip Adıvar’ın da bulunduğu 180 kişi, o zamanki Öğretmen Okulu, (bugün Ulus Merkez Bankası) konferans salonunda bir hafta süreyle toplanır. Mustafa Kemal’in, Eskişehir-Kütahya Cephesinden gelip bir günlüğüne katılırak dile getirdiği eğitim sorunları şöyledir: “Yaygın bilgisizlik, uygun olmayan eğitim-öğretim yöntemleri, çocuklar üzerinde aile baskısı, milli olmayan eğitim sistemi, istikrarsız eğitim politikası, mevcut eğitimin tüketici insan yetiştirmesidir”.

Atatürk Türk Harflerini Öğretirken5 1928 Milli Eğt. Md. İ. H. Tonguç (1935-46)

Çözüm için Atatürk’ün ileri sürdüğü ilkeler ise eğitimin “laik, ulusal, karma, bilimsel ve uygulamalı” olmasıdır. Eğitimin uygulamalı olması ilkesini açıklarken “İlk ve Orta Eğitim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkum olmadığına emin olsun” demiştir6. Bunun için köyün kalkınmasında önder olarak köy gençlerinin yetiştirilmesi ve “sınıfta sadece alfabeyi öğreten bir öğretmen değil, her konuda köylüye önderlik yapacak bir öğretmen” yetiştirilerek “…köylüye kooperatifçiliği, inşaat ustalığını, dülgerliği” öğretmesi isteniyordu7. Bu amaçla Atatürk’ün önerdiği öğretim tarzı da üretim için eğitimdir. Türkiye’ye davet edilen ve yaparak öğrenmek görüşlü ABD’li eğitimci John Dewey8 1924 Temmuz’unda İstanbul’a, oradaki incelemelerinden sonra Ankara’ya 14 Ağustos’ta gelir. Aynı akşam Muallimler Birliğinin Dewey adına verdiği ziyafete katılan Atatürk kendisiyle uzun uzun görüşür9. Yazdığı raporu dikkatle inceler. 1925 yılında faaliyetlerine başlayan Gazi Orman Çiftliğinde ziraat teknisyenlerinin yetiştirilmesinde uygulamalı öğretimin ilk denemesi yapılır. Daha sonra Köy Enstitülerinin mimarlığını yapacak olan İstanbul Muallim Mektebi mezunu İsmail Hakkı Tonguç10 Atatürk ve Dewey’le aynı görüşleri paylaşır ve derki “uygulanmayan bilgi boş ve gereksiz bilgidir. Bilmek demek yapmak demektir”. 1919, 1922 ve 1925 yıllarında gönderildiği Almanyada eğitim görür ve mesleki eğitim kurumlarını inceler11. 1926’dan itibaren Maarif Vekaletine atanarak merkezdeki yöneticilerden biri olur. Aynı yıl Ankara’da açılan “İş İlkesine Dayalı Öğretim” kursuna katılarak iş için, iş içinde , işle eğitim anlayışını geliştirir12. Bu bakışı Atatürk’ün “ilk ve orta eğitimin uygulamalı olması” fikriyle örtüşür. Hedefi “maddeten kendini sürdürebilen ve köy hayatıyla iç içe olan Köy Enstitüleri’dir”13. 1930’larda Romanya, İsveç, Danimarka, Japonya, Meksika’nın eğitim düzenleri gözden geçirilir. Almanya Macaristan ve Bulgaristan’ın ilk öğretim kurumlarını Tonguç yerinde inceler14. 1932’de Gazi Eğitim Enstitüsünün Resim-El İşi Bölümünü kurar. İsmail Hakkı 1935’te Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan tarafından vekaleten İlk Öğretim Genel Müdürlüğü görevine atanınca eğitmen kurslarının kurulması konusunda çalışmalar yapar. Kayseri, Yozgat, Çorum’da yaptığı incelemeler sonunda Köy Enstitütülerinin birincisi sayılacak olan ilk “eğitmen kursu” 1936’da Mahmudiye’de (Eskişehir) açılır. O sırada Türkiye’de okuma yazma oranı % 10 olduğu için Atatürk’ün desteği ile askerliğini okuma yazma bilen çavuş olarak yapan gençler 6 ay bu kurslarda öğrenim gördükten sonra köylerine eğitmen olarak gönderilir. 1937’de Köy Eğitmenleri yasası çıkınca İzmir, Kızılçullu’da (Şirinyer), Eskişehir Çifteler’de15 ve Kars Cilavuz’da ilk köy öğretmen okulları açılır16. Tonguç, Atatürk’ün vefatından sonra 28 Aralık 1938’de Milli eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından yapmakta olduğu göreve asaleten atanır. Köy Enstitüleri Kanununun çıktığı 17 Nisan 1940 tarihi bu eğitim kurumlarının resmi açılış tarihi olarak kabul edilir ve halen Hasanoğlan (Ankara), Gönen (İsparta), Cilavuz (Kars) gibi yerlerde ve ODTÜ başta olmak üzere bazı üniversitelerin Eğitim Fakültelerinde anılır ve kutlanır.

Köy Enstitülerinin Amacı

Köy Enstitülerinin genel amacı; Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yetiştirmek, öğrencilere ve yetişkinlere çağdaş tarım ve mesleki eğitimi “uygulayarak” öğretmek, köy öğretmeni yetiştirmek, yetişkinler arasında okuma-yazma oranını yükselterek topyekün bir kırsal kalkınma gerçekleştirmektir. Gazi Orman Çiftliğinin bütün Türkiye’ye için örnek bir tarım ve endüstri işletmesi olması gibi, Çifteler Köy Enstitütüsü de kısıtlı maddi imkanlara rağmen kendisinden sonra açılan ve toplam sayısı yurt sathında 21’e ulaşacak olan köy enstitüleri için örnek bir uygulama olmuştur. Bunun nedeni 1940’ların ortasına kadar Cumhuriyet Halk Partisi Hükümetinin Türkiye’nin kalkınmasının eğitimle olacağı inancıdır. Köy Eğitmen Kursları, önce 3 sonra 6 aylık kurslarla eğitim verir. Onlardan sonra 5 yıllık Köy Enstitüleri kurulur. İlk okuldan sonra yapılan bu eğitim sadece köy çocuklarına eğitim vermek amacıyla, yatılı bölge okulları olarak açılır. Köylerin ilk okullarından mezun olan başarılı öğrenciler sınavla seçilerek bu okullara alındılar. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve Türkiye yokluk içindeyken faaliyete geçerler. O sırada sahip oldukları adlarla köy enstitüleri ve müdürlerinin isimleri şöyledir: Akçadağ/Malatya (1940, Şinasi Tamer, Şerif Tekben), Akpınar-Ladik/Samsun (1940, Nurettin Biriz, Enver Kartekin), Aksu/Antalya (1940, Talat Ersoy, Halil Öztürk), Arifiye/Sakarya (1940, Süleyman Edip Bakır), Beşikdüzü/Trabzon (1940, Hürrem Arman, Osman Ülküman), Cılavuz/Kars (1937, Halit Ağanoğlu), Çifteler/Eskişehir (1937, Remzi Özyürek, M. Rauf İnan, Osman Ülkümen), Dicle/Diyarbakır (1944, Nazif Evren), Düziçi/Adana (1940, Lütfi Dağlar), Erciş/Van (1948, İbrahim Oymak), Gölköy/Kastamonu (1939, Ali Doğan Toran), Gönen/İsparta (1940, Ömer Uzgil), Hasanoğlan/Ankara (1941, Lütfi Engin, Hürrem Arman, M. Rauf İnan), İvriz/Konya (1941, Recep Gürel, İ. Safa Güner), Kepirtepe/Kırklareli (1939, Nejat İdil, İhsan Kalabay), Kızılçullu/İzmir (1937, Emin Soysal, Hamdi Akman, Talat Ersoy), Ortaklar/Aydın (1944, Hayri Çakaloz), Pamuklupınar/Sivas (1941, Şinasi Tamer, Hüseyin Civanoğlu), Pazarören/Kayseri (1940, Sabri Kolçak, Şevket Gedikoğlu), Pulur/Erzurum (1942, Ahmet Korkut, Aydın Arıkök), Savaştepe/Balıkesir (1940, Sıtkı Akkay)17.

Çifteler Köy Enstitüsü

Çağdaş, güçlü bir ekonomiye sahip ve laik bir ülke olmanın tek yolunun eğitimden geçtiği görüşü doğrultusunda geliştirilen yeni bir eğitim anlaşıyışıyla, köyün ihtiyaçlarına ve geçim şaratlarına uygun olarak yapılan ilk girişim Çifteler Köy Enstitüsüdür. Kurulduğu andan itibaren üç amacı gerçekleştirmek için faaliyet gösterir. Birincisi çağdaşlaşmak için ekonomik kalkınmayı başarmak, ikincisi öğrencilerine okuma yazmanın ötesinde ilkokulla birlikte toplam 10 yıllık bir eğitim vermektir. Üçüncüsü ise Türkiye Cumhuriyetinin henüz genç bir demokrasi olması nedeniyle bu okulun; köylüleri eşit ve laik vatandaşlar olarak modern cumhuriyetin toplumsal yaşamına katılmaya ikna etmektir18. Hedef, Cumhuriyet kurulmadan önce milli kaynaklardan payına düşeni pek alamayan köy ahalisine, elindeki imkanları daha iyi değerlendirebileceklerini öğretmek, en son tarım bilgi ve tekniğiyle üretim yaptırarak kimseye muhtaç olmadan kendilerine yetebildiklerini göstermektir. Çifteler Köy Enstitüsü köylüler için; okul öğrencilerinin karar verme sürecine katılarak, daha sonra köy halkıyla paylaşacakları demokratik değerleri özümsedikleri canlı bir örnektir19.

Mevki olarak Çifteler’in seçilmesinin nedeni, Seydisuyu’na yakın olmasıdır. Tarım Bakanlığı; hem Hamidiye, hem de Mahmudiye’de 730’ar dönümlük hazine arazisini, tarım yapılmak üzere okula bağışlar. Burada yaşayan köylülerin çoğu eğitime değer veren, kanunlara saygılı, açık fikirli muhacirlerdir. Binalar daha tamamlanmadan eğitim başladığı için öğretmenler ve öğrenciler, köylülerin de yardımıyla adeta herşeyi yoktan var ederler. Bu girişim başlı başına terbiye edici bir eylemdir. Dolayısıyla köylüler yaşadıkları şartları iyileştirmeyi, aynı zamanda iş birliği yaparak sorun çözmenin demokratik yollarını öğrenmiş oldular. Bu sayede imecenin değerini kavrayan öğrenciler ise, başka köy enstitülerinin kurulmasına yardım ettiler. Böylece herkes, birlikte yarattıkları gerek tarihi, gerek ulusal, maddi ve manevi değerleri korumanın ne denli önemli olduğunu idrak etti. Aslında da köylüler, toplum içine karışmak suretiyle ülke yönetiminde yer almayı öğrenip, genç Cumhuriyet’in demokratikleşmesine yardım etmiş oldular20. “Öğrenci odaklı eğitim” sayesinde ise köylü çocuklar eğitim sürecinin bizzat içinde yer alarak, edindikleri bilginin değerini iyice kavradı. “Yaparak öğretmek” yoluyla enstitü, köyce üretimin artmasını ve köylülerin ekonomik olarak kendilerine yeterli olmasını sağladı21. Devletin tüm çabasına rağmen eğitimin yurt çapında yaygınlaşması, öğrenciler kadar yetişkin köylülerin de eğitilerek Cumhuriyet’in arzuladığı eğitimli, gelişmiş, kültürlü vatandaşlar haline gelmesi; ancak Köy Enstitülerinin yarattığı eğitim seferberliği sayesinde etkili oldu22. Bu amaçla eğitimde “sorun ve çözüm” yöntemli bir yolla, öğrencilere bildikleri bilgi ve becerilerini kullanma yetisi kazandırıldı23. Bunu başarabilmek için okulda öğrenci ve öğrencilerin bilgi ve becerilerini kullanacakları, tıpkı köy benzeri bir sanat ve zanaat işliği, derslikler, ahır, kümes, bostan ve oyun sahası meydana getirildi.

Tonguç’un belirlediği üç amaç olan ekonomik üretim, öğretmen eğitimi ve Cumhuriyet vatandaşlığı eğitimi doğrultusunda köy Enstitülerinin müfredatları esnek olup, köyün şartları ve ihtiyaçları doğrultusunda belirlenmekteydi. Üretim ekonomisine yönelik olarak dersler kültürel, uygulamalı ve teknik konular olarak sınıflandırılıyordu. Çiftelerde haftanın yarısı (22 saat) kültürel dersler olan matematik, fizik, Türkçe, tarih, psikoloji, eğitim bilimi, yazı yazma, yabancı dil, resim, ekonomi, tarım ve zoolojiden ibaretti. Kalan yarısı ise tarım-hayvancılık ve teknik derslerden oluşmaktaydı. Tarım derslerinde öğrenciler günün bir kısmını bağ, bahçe ve bostanlarda, yiyecekleri sebze ve meyveleri yetiştirmekle geçiriyor, teknik derslerde ise inşaat ve inşaat aletleri, motor yapımı, marangozluk ve demircilik gibi konularda mesleki eğitim alıyordu. Şüphesizdir ki bütün dersler uygulamalıydı. Böylece öğrenciler ileride kendilerine yeterli olacak bilgi ve becerileri ediniyordu. Dersler işlenirken fizik ve kimya dersleri günlük hayatta üretime dönük elektrik, su tesisatçılığı veya şarap, turşu, peynir yapımı ile birlikte öğretilerek, konuların birbirini desteklemesine özen gösteriliyordu. Aynı zamanda öğrenciler köyleri için gerekli sağlık görevlisi, çiftçilik, balıkçılık, hayvancılık, ağaçlandırma, yol ve bina inşaatçılığı gibi dallarda da eğitim alıyordu24. İkinci amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda Köy Enstitüsü öğretmeni olmak isteyenlerle, köyün ihtiyaç duyduğu diğer dallarda meslek edinmek isteyenler enstitünün 3. sınıfında yaptıkları bıranş seçimi doğrultusunda öğrenimlerine devam ediyordu25. Öğretmen adayları 5. Sınıfta 368 saatlik sosyoloji, iş eğitimi, çocuk ve iş psikolojisi, iş eğitimi tarihi, ders verme ve pekiştirme yöntemleri gibi ihtisas dersleri alıyordu. Ek olarak kendi köylerinde öğretmenlik yapmaya başladıklarında, köylülerine öğretmek üzere bir de tarım dersi almak zorundaydılar26. Üçüncü amaç ise enstitünün her öğrencisini kendine yeterli, uygar, kültürlü, çağdaş, demokrat köylüler olarak yetiştirerek; ilerde onların refahı için çalışmak27 üzere aklını ve bedenini terbiye etmekti. Köy Enstitülerinin her köşesine sinmiş ve günlük hayata yansıyan olan bir ruhtu bu. Gün sabah 6’da başlıyor, temizlik ve giyimden sonra öğrenci-öğretmen dışarda sabah idmanı için toplanıyordu. 8.30 yoklamasından sonra o günkü ders programına göre sabah ve öğleden sonra sınıfa, laboratuara veya tarlaya gidiliyordu. Akşam yemeğinden önce kitap okunuyor veya okunan bir kitap üzerinde tartışılıyor ardından her öğrenci tiyatro, müzik, vb. kendi ilgi alanlarına yöneliyordu. Bu vakit, Çifteler’de sanat ve müziğe verilen önem nedeniyle günün en önemli saatleridi. Çünkü her öğretmen adayının, ilerde kendi öğrencilerine aynı titizlikle bu melekeleri aktarması bekleniyordu.



Çifteler Köy Ens. ve Mandolin



O saatlerde öğrenciler zevk için okumayı ve bir müzik aleti çalmasını öğreniyordu. Gün, akşam yemeğini takip eden ders çalışma saatinden sonra bitiyordu28.

Çoğunlukla Çifteler’de yerleşik muhacir ana-babaların çocukları olarak Enstitütü öğrencileri, çok çalışkanlıkları ve açık fikirlilikleriyle nam salmıştı. Enstitü öğrencileri, ilk okul eğitimlerini başarıyla tamamlayan, en yetenekli ve sağlıklı öğrenciler arasından seçiliyordu. Yirmi yıla yakın öğretiminde, bu okulun herhangi bir anda Hamidiye’de 600-800, Mahmudiye’de ise 400-600 arasında öğrenciyi eğittiği tahmin edilmektedir29. Karma eğitim olmasına rağmen toplam mezunların 21’i kız, 13 öğretmenin ise 2’si kadındır30. İdari olarak, bu okulların çağdaşlaşma aracı olabilmesi için Tonguç, enstitü idarecilerinin Türk Hükümetinin kabul ettiği demokratik ilkeleri idari olarak uygulamasını uygun görüyordu. Öncü olarak Çifteler bütün bu ilkelere uydu. İdareci, öğretmen ve öğrenciler okul işletmesiyle ilgili tüm alanlarda iş birliği içinde çalıştı. İdarecilik veya önderlik hiç bir zaman tek bir kişiye ait değildi. Müdürden, okulun ortak ruhuna katılımcı bir şekilde yol gösterecek bir önder olması isteniyordu. Müdürün bütün önerileri parasal ve eğitimsel açıdan inceleniyordu. Dolayısıyla öğrencilerin, okul idaresinde bir müdür kadar sözleri geçmekteydi. Enstitünün sorunlarının çözülmesinde büyük ölçüde yardımcı oluyorlardı31.

Çifteler Köy Enstitüsü bugün hala 20 okulun arasında seçkin bir yere sahiptir. Üretkenlik açısından okul öğrencileri enstitü için bir temiz su şebekesi, yemekhane, yatakhane ve kitaplık yapmıştır32. Bozuk bir değirmeni köye elektrik sağlayacak bir jeneratöre çevirmiştir. 3500 dönümlük işlenmemiş araziyi tarla haline getirerek kendileri ekip biçmiştir. Öğretmenlik eğitimi açısından 1300 öğretmen, 1400 araştırmacı ve akademisyen, yaklaşık 200 sağlık memuru yetiştirmiş, mezunlar arasından pek çok ressam, yazar ve bilim insanı çıkmıştır. Çifteler aynı zamanda yenilikçi eğitim sistemlerin denendiği ve uygulandığı bir deney laboratuar olarak başarıyla amaca hizmet etmiştir33.

KÖY ENSTİTÜLERİNİN 76. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN!

Çifteler Köy Enstitüsü: Anılar ve İzlenimler, Doç. Dr. Kemal Yakut (ed.) 2014

1 15-21 Temmuz, Ankara.

2 Avcı, Cemal, Atatürk’ün Eğitim Hakkındaki düşünceleri; Atatürk, Türk Tarihi ve Kültür, (http://www.bilgicik.com/yazi/ataturkun-egitim-hakkindaki-dusunceleri-dr-cemal-avci/)

3Güçlü, Mustafa; 2014, Mehmet Fuat Gündüzalp’in Türk eğitim tarihindeki yeri ve Önemi; Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History for Turkish and Turkic. Vol. 9/2 Winter p.727-739, Ankara, TURKEY; (http://www.turkishstudies.net/Makaleler/1276244607_40G%C3%BC%C3%A7l%C3%BCMustafa-sos-727-739.pdf)

4 Doç. Dr. Bahir Ata, İsmail Hakkı Tonguç isimli video, https://www.youtube.com/watch?v=0Q3CYUMM8nQ

5 Latin Harflerinin aslı antik Türkiye’nin batısından ( Çanakkale, İzmir, Uşak, vb.) İ.Ö. 1000’lerden başlıyan göçlerle Etruria’yı (Toskana, İtalya) kuran Etrüsklerin kullandığı Göktürk Alfabesidir: Türkiye-İtalya Ekseninde Etrüskler, B. Ergenekon, ODTÜ, Arkeometri Anabilim Dalı, Kültürel Evrim Yüksek Lisans Ders Notları, 2007.

6 Bkz. Dipnot 2.

7 Bkz. Dip not 4.

8 Özakıncı, Cengiz; John Dewey’den Atatürk’e Öğrenci Andı ve Yurttaşlık, 2013 (http://www.guncelmeydan.com/pano/konu35989.html)

9 Ata, Bahri; 2001, 1924 Türk Basını Işığında Amerikalı Eğitimci John Dewey’nin Türkiye Seyehati. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 3, s. 193-207.

10 D. 1893 Silistre, Bulgaristan; Ö. Ankara (Cebeci Mezarlığı) 1960.

11 Tonguç’un Hayatı (1987-1960), Tonguç’a Kitap, 1961, İmece Yayınları, İstanbul.

12 Bir Eğitim Devrimcisi İsmail Hakkı Tonguç, Aydınlanma Işığı sönmeyecek, Yeni kuşak köy Enstitüleri, http://www.ykked.org.tr/index.php?option=content&pcontent=1&task=view&id=145&Itemid=82

13 Gökalp, Gökçe, 2015, Çifteler the First Village Institute (Turkey 1937-1953, (Ed. E. Rodriguez) Pedagogies and Curriculums to (Re)imagine Public Education, Cultural Studies and Transdisciplinarity in Education 3, DOI 10.1007/978-981-287-490-0_9, Springer Science+Business Media Singapore, s. 127-140.

14 Ali Arayıcı, Village Institutes in Turkey, Prospects, vol. XXIX, no. 2, June 1999, pp. 267-80.

15 Bkz. Dip not 8.

16 Bkz. Dip not 8.

17 https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6y_Enstit%C3%BCleri

18 Bkz. Dipnot 3.

19 Arayıcı, Ali,Village Institutes in Turkey,Prospects vol. XXIX, no. 2, June 1999.

20 Bilir, M., 2003, Köy Enstitüleri sisteminde toplum kalkınması süreci, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10. s. 1-15.


21 Ergül, T., 2008, Eğitim tarihimizde bir reform: “Köy Enstitüleri”, Kalem Bilimleri Dergisi 1, s. 1-11.

22 Bkz. Dipnot 20.

23 Kirby, F., 2010, Türkiye’de Köy Enstitüleri. İstanbul, Tarihçi Kitapevi.

24 Bkz. Dipnot 13, s. 134.

25 Bkz. Dipnot 21.

26 Atakul, S. Köy enstitüleri: Köy Enstitülerinin Kuruluşu, www.ebfmd.org/satakul.doc

27 Vexliard, A. & Aytaç, K., 1964, The “Village Institutes” in Turkey. Comparative Education Review, 8(1), 41-47.

28 Seren, M. 2008, Village Institutes in terms of Teacher Training, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28 (1), 203-226.

29 Küçükcan, I, 2008, Her sayıda bir Enstitü: Çifteler Köy Enstitüsü, Köy Enstitüleri 2(7), 3.

30 Altunya, N., 2010, Köy enstitüsü sistemi: Toplu bakış, İstanbul, Cumhuriyet Kitapları.

31 Bkz. Dipnot 30.

32 Bkz. Dipnot 29.

33 Bkz. Dipnot 21.

Bunları da sevebilirsiniz