Soma Davası Devam Ediyor: Müfettiş Geleceği Zaman Anlardık, Normalde Olmayan Güvenlik Önlemleri Alınıyordu

20 Ekim 2015/T24 13 Mayıs 2014’te, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili, 8’i tutuklu 46 sanığın yargılandığı davanın, Manisa Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden dördüncü duruşmasının altıncı celsesi tamamlandı. Mağdur sıfatıyla dinlenen Mehmet Boldaz, “Müfettiş geleceği zaman normal zamanlarda olmayan güvenlik önlemleri alınıyordu” dedi. “Bantta yangın çıksa ne yapmam gerektiğine dair bir eğitim almadım, tatbikat yapmadık” diyen Gökhan Kuruoğul ise, “Emniyetçiler görevlerini tam olarak yapmıyorlardı. Gözlük, kulaklık, maskeleri gelip sormaları lazımdı bize, bunlar yoktu” diye konuştu. “Müfettişin geleceğini bilirdik, normalde olmayan güvenlik önlemleri alınıyordu” Manisa’nın Soma ilçesinde, 301 madencinin şehit olduğu faciasına ilişkin 8’i tutuklu 46 sanığın yargılandığı davada, mağdur ve tanıkların dinlenmesine devam edildi. Mağdur sıfatıyla ifade veren Mehmet Boldaz, Eynez Ocağında 5,5 yıldır bantçı olarak çalıştığını, facianın yaşandığı gün 3. bant kuyruğunda görevini yaptığını belirtti. Saat 14.50 civarında 4. bandın durduğunu, sebebini öğrenmek için aşağı doğru indiği sırada duman geldiğini, öncesinde herhangi bir koku duymadığını, olaydan sonra maden işçiliği yapmadığını söyleyen Boldaz, ifadesinde şunları kaydetti: “Olayın bir patlamadan kaynaklandığını düşünmüyorum. Olay yerine en yakın insanlardan biri bendim. Duman sıcaktı ama alev yoktu. Kablo kokusu gibi bir koku vardı. Bant yansa anlardım. Müfettişin geleceğini önceden bilirdik. Müfettiş geleceği zaman normal zamanlarda olmayan güvenlik önlemleri alınıyordu.” “Yangın çıksa ne yapmam gerektiğine dair bir eğitim almadım, tatbikat yapmadık” Mağdur Gökhan Kuruoğul ise olay günü 3. bantta bantçı olarak görev yaptığını aktararak, aniden bir duman geldiğini, yanmış kablo kokusu mu yoksa yanmış bant kokusu mu olduğunu kestiremediğini söyledi. Duman öncesinde bir alev görmediğini, göçük olduğunu duymadığını ifade eden Kuruoğul, şöyle devam etti: “Emniyetçiler görevlerini tam olarak yapmıyorlardı. Gözlük, kulaklık, maskeleri gelip sormaları lazımdı bize, bunlar yoktu. Bantla ilgili uyarılar yapıyorlardı. Bantta yangın çıksa ne yapmam gerektiğine dair bir eğitim almadım, tatbikat yapmadık. Denetçilerin geleceğini 1 hafta önceden öğrenirdik.” Kuruoğul, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın “Şikayetçi misin?” sorusu üzerine “Susma hakkımı kullanabilir miyim?” dedi. Ballı’nın burada susma hakkı olamayacağını belirtmesi üzerine de “Tabii ki sanıklar kimsenin ölmesini istemezdi. Ben ihmalden dolayı şikayetçiyim. Biraz daha tedbirli olunsa olayın önüne geçilebilirdi. Daha önce ocakta bas konuş sistemi vardı. Herkes bir yerde bir arıza olsa duyuyordu. Bu sistem olsa biz belki arkadaşlarımıza ‘ocağı bir an önce boşaltın’ derdik, ölü sayısı daha az olabilirdi” diye konuştu.  Sanık avukatları yangının banttan çıktığı şüphesi üzerinde durdu Duruşmada bant bakım sorumlusu Emir Usta da tanık olarak dinlendi. Sanık avukatları, Emir Usta’ya sık sık facianın yangından çıkıp çıkmadığı konusunda sorular yöneltti. 2006 yılından beri yer altında çalıştığını ve beş yıl da facianın meydana geldiği Eynez Maden Ocağı’nda görev yaptığını anlatan Usta, olay gününü şöyle anlattı:  “Ben bantlardan sorumluyum. 35 kişilik bir ekibim vardı. Olaydan kısa bir süre önce üçüncü bant kuyruğunda taban alınıyordu. Bana, bant arasına ekleme yapılacağı bilgisi verilmişti. Üçüncü bant boyundan yürüdük. İnsan nakil bandında giderken birden elektrikler kesildi. Saat 15.00 sıraları gibiydi. Beş dakika sonra bir duman geldi. Biz de nefesliğe girdik ve bir süre sonra dışarıya çıktık. Daha sonra kurtarma çalışmalarına katıldım. Kurtarma çalışmalarında İsmail Adalı ve Ertan Ersoy’u da gördüm.” Sanık avukatları, bant bakım sorumlusu Emir Usta’ya, önceki tanık ve mağdurların ifadeleri doğrultusunda bant hakkında sorular yöneltti. Sanık avukatının, “Bu yangın banttan çıkmış olabilir mi?” sorusuna Emir Usta, “Bilmiyorum” cevabını verdi.  Müşteki avukatları, sanık avukatlarının varsayımlar üzerinden tanığa sorular yönelttiğini iddia ederek, sorulara itiraz etti. Madenci yakınları da sanık avukatlarına tepki gösterdi. Sanık avukatları Emir Usta’nın aynı bölgede çalışan bant işçilerinden farklı ifadeler verdiğini öne sürdü. Çarşamba gününe ertelendi Duruşmada son dinlenen tanık Şenol Karabaş da olay günü saat 14.00 sıralarında ikinci top atımının ardından dördüncü bandın bir iki dakika çalışıp sonra durduğunu ve bunun defalarca tekrarlandığını, sayısını hatırlayamadığını söyledi. Mahkeme başkanının, bandın durmasının ardından elektrikçinin gelip gelmediğini sorması üzerine Karabaş, “Elektrikçi geldi. Adını hatırlamıyorum ama bandın durmasının ardından elektrikçi geldi” şeklinde cevap verdi. Mahkeme başkanı, bunun üzerine diğer tanıkların duman gelmeden 15 dakika önce bandın durduğunu ve elektrikçinin gelmediğini söylediklerini hatırlatarak, “Bandın çok sık durup çalıştığını söyleyen tek kişi sensin. Elektrikçinin geldiğini de bir tek sen söylüyorsun. Diğer tanıkların ifadeleri böyle değil. Emin misin?” diye sordu. Tanık Şenol Karabaş da bantların sürekli durup çalıştığını tekrar ederek, elektrikçinin öğleden sonra mı yoksa sabah mı geldiğini hatırlayamadığını söyledi. Sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit ise “Bantçıların ve taramacıların çelişkili ifadelerine yetişemedik.” dedi. Müşteki avukatlarının tanığa soru yöneltmemesi üzerine mahkeme heyeti davayı 21 Ekim Çarşamba günü saat 09.30’a erteledi. Duruşma sonrası farklı şehirlerden gelen madenci yakınları tepki göstererek mahkemeden çıkarken, tutuklu sanıklar yoğun güvenlik önlemleri altında cezaevi araçlarına bindirilerek Aliağa Şakran Cezaevine götürüldü.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın