Tebaa (Uyruk) Olmak ya da Olmamak

Önümüzdeki günler ve aylar insanın niteliklerini yitirerek tebaalaşmaya veya tüm insani değerlerini koruyarak birey olmaya karar verme sürecidir. Cumhuriyet’in ilanı sırasında M.Kemal Atatürk’e Komisyonda bir hoca; «Paşam Cumhuriyet ne demektir” diye soru yöneltir. Paşa sert ve kesin bir tavırla «Hocam Cumhuriyet adam olmaktır” diyerek yanıtlar. O günlerde tebaalaşmış ve eğitim düzeyinin çok düşük olduğu bir toplumda insanımız özgür yurttaşın ne anlama geldiğini bilemezdi. Aradan geçen bunca yıl sonra Cumhuriyetin eğitim seferberliğinden, nimetlerinden ve O’nun kazanımlarından yararlanarak bugün makam sahibi olanlar, bu halkı ve milleti yeniden tebaalaştırma sevdasına kapılmışlardır.

Adam olmak hiçbir şahsa, zümreye -sıfatı ve makamı ne olursa olsun- boyun eğmeyerek kendi özgür iradesi ile yaşamını belirlemekle olasıdır. İşte bu nedenle Mustafa Kemal, kendi kişiliğinde olan «özgürlük ve bağımsızlık «karakterini topluma da aşılamak için kendisine önerilen padişahlık önerisini elinin tersi ile itmiştir. Milletin iradesini millete bırakarak ulusal egemenliği hakim kılmıştır.

Altı yüz sene padişaha tebaa olan Anadolu ve diğer halklar, Fransız Devrimi ile millet bilincine kavuşarak, belli zaman aralıkları ile Osmanlı’dan ayrılarak kendi egemenliklerine kavuşmuşlardı. Etnik bilinci en geç edinen, imparatorluğun öz evladı olan bu millet, Cumhuriyetle beraber özgürleşerek zincirlerini kırdı. Ne yazık ki, dinini, ırkını bilen, kimliğini Osmanlıya bağlayan bu insanlar birer özgür yurttaş olmak için, ülkesinin dört bir köşesinin işgalini bekledi. Söz konusu işgale karşı verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı milleti yalnız kimliğine kavuşturmadı, O’nu sürü olarak yaşamaktan da kurtardı. Zira Son Padişah Vahdettin etrafına çöreklenmiş dalkavuklarına «bu millet bir sürü, bu sürüye de bir çoban lazım; O’da benim «demişti. Bugün o günlere geri dönmenin ateşi ile yanıp tutuşan biri «benim milletim” diye diye halkın başında her geçen gün dozunu artırarak boza pişirmektedir. Kendi ailesi ve yakın çevresini sınırsız zenginleştirirken, halkın yoksulluğunu her gün biraz daha artırmaktadır. Millet borçlanırken, kendilerinin han ve hamam sahibi oldukları yetmiyormuş gibi, bir de saray yaptırıp padişahlığa özenerek, itibar sahibi olmaya çalışmaktadırlar.

Cumhuriyet’in laik düzeni milleti tebaalıktan kurtarırken, yeniden tebaalaştırmak için akla ve bilime sırtlarını dönerek dini inancı güçlendirme adına halkı tekrar tebaalaştırmaya yönelmişlerdir. 4+4+4 eğitim sistemi bu yönde atılan ilk adımdır. Sabah besmele ile derse başlayan anaokulu çocukları ileri yaşlarda akıl ve bilimden uzak hurafelerle yetişip, biat eden kullar olacaklardır. Osmanlı Padişahlarına göre Sadrazamları bile birer kuldular. Bir anda Paşa, sadrazam olurlar ve bir anda da tekrar kul olurlardı. Bugün AKP padişahı da insanları aynı yöntemlerle makam sahibi yapmakta ve birden bire alaşağı etmektedir. Bu tarz yükseliş ve alçalışlar geleceğimizin nelere gebe olduğunun işaretini vermektedir.

Tebaa olmak ya da olmamak Cumhuriyete ve O’nun kazanılmış devrimlerine sahip çıkarak geleceğimizi kurmamıza bağlıdır. Halkı yoksullukta eşitleyen bir iktidar, sağladığı bu yoksulluktan yararlanarak iktidarını güçlendirme peşindedir. Bunu da Allah ve din sömürüsü başta olmak üzere akla gelen her şeyi kullanarak sağlamaktadır. Tebaalık da işte böyle bir şeydir. Kısaca halk ulufe ve sadaka ile avutulmaktadır.

Tebaalaşan bir toplumun kendisi adına yapacağı hiçbir şey yoktur. Hep kendisine tepeden bakanların istek ve arzularına göre yaşamak zorunda kalır. İşte bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal yaşamdaki Cumhuriyet kazanımlarına birer birer saldırarak kendi yaşam tarzını topluma dayatmaktadır. İslam nasıl insanın yatak odasına dahi müdahil oluyorsa, günümüz sultanı da kaç çocuk yapılacağından ve bu çocukların nasıl dünyaya getirileceğine kadar karışabilmektedir. Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Tebaa demek sessiz toplum demektir. Bu da bir biat kültürüdür. Bunu anlamak için günbegün yaşadıklarımıza bakmak yeter.

Bu tehlikeyi görerek anlamak ve buna engel olmak için son fırsat önümüzdeki genel seçimlerdir. İhtiraslara ve hırslara dur diyerek, AKP’yi iktidardan uzaklaştırıp Cumhuriyet kazanımlarını yeniden sağlamlaştırmak ve koruyucu tedbirleri almak gerekmektedir. Aksi takdirde tebaalaşmak kaçınılmazdır. Ya özgür birer yurttaş olacağız ya da irademizi sultana teslim etmiş birer tebaa.

Bunları da sevebilirsiniz