Solculuk mu Millicilik mi?

Yeni yıla eski ama önemli bir konuyla girelim. Ters yüz olmuş dünyada kavramlarında içinin boşaltıldığı bir çağda yaşıyoruz. Böylelikle toplumlar kutsal kavramlar aracılığıyla kolaylıkla güdülenebilmiş oldu.

Siyasetin geleneksel ikonları bu amaç için biçilmiş kaftandı. Ne yazıktır ki; sorgulayıp sakınanlar olduğu gibi alışkanlıkların ve ezberlerin etkisiyle kavalcının peşine takılanlar hiç eksik olmadı. Böylelikle oluşturulan yanılsama ortamında algılar kolaylıkla yönetilebildi, başkaldırması gerekenler denetim altına alınabildi.

Anlatım kolaylığı bakımından bir örnek verelim!

Manuel Walls! Fransa Başbakanı. Valls sosyalist partili. Bir önceki hükümette içişleri bakanıydı. Bu görevi sırasında ağzından çıkan Çingenelere ilişkin sözler unutulacak gibi değildi. «Sosyalist” Valls Çingeneler dışarı diyebilecek kadar açık sözlü bir sosyalist olarak tanınmıştı. http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/09/130925_fransa_roman

Solculuk ölçüyse alın size solcu!

İngiltere’nin önceki Başbakanı Tony Blair de bir solcuydu kartvizitine bakacak olursanız! İngiliz İşçi Partisi’nin anlı şanlı önderiydi. Diğer yandan, kanlı Irak işgalinin iki numaralı oyuncusuydu.

Böyle bir durumda solculuğunu önceleyip, «o kadar kusur kadı kızında da olur” deyip işgalciliğini es mi geçelim! Yoksa, sorgulayalım mı?

Epeyce kafamız karıştı değil mi?

Bu kafa karışıklığına son vermek kaçınılmazdır. Türkiye, tarihinin en bunalımlı döneminden geçerken iyi niyetli pek çok kişi ve kurumun bu kafa karışıklığı cenderesinde olduğunu saptayalım.

Sözü uzatmadan bir saptama daha yapalım!

Solcu sıfatının yeterince ayırt edici olmadığından hareketle onun önüne ya da arkasına bir sıfat daha eklenmesi gereğini göz ardı etmeyelim.

Bu durumda Tony Blair’e «işgalci solcu”, Manuel Valls’e de «ayrımcı solcu” sıfatları pek yaraşacaktır. Böyle bir durumda solcu sıfatları Blair ya da Valls’i eleştiriden bağışık tutabilir mi?

Bir örnek daha vererek derdimi daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum.

Türkiye bir halı olsun! Üzerindekiler de millet. Birilerinin milletin üzerinde durduğu halıyı altından çekmeye çabalamakta olduğunu tartışmaya bile gerek olmadığı son derece açıktır. Böyle bir durumda halının üstündekileri sağcı, solcu, orta yolcu diye ayırmak ne denli akılcı olabilir? Halıyı çekiştirenler arasında etnikçi bölücüler, dinci gericiler ve omurgasız liberaller var! Halının üzerinde ayakta durmaya çalışan farklı kesimlerin hiç düşünmeksizin yönelecekleri davranış biçimi eğilimleri ne olursa olsun yanı başındakiyle dayanışma ve işbirliği olmalıdır.

Sonuç olarak, halının üzerinde ayakta kalmaya çalışanların kimliklerinden önce ayakta kalma çabalarını öne çıkartmaları gerekir. Bunu yapmadıklarında hep birlikte yere düşeceklerdir. Hem de bir daha ayağa kalkmamacasına!

Böyle bir durumda, sağcı solcuyla, orta yolcu liberalle elele verip öncelikle ayakta durmayı düşüneceğine göre salt solculuk birleşme ve dayanışma için yeterli bir ölçüt olabilir mi?

İçinde bulunduğumuz koşullar altında millicilik ve antiemperyalizm ortak paydası dururken; solculuk ya da sağcılık ekseninde birleşmeye çalışmak olsa olsa halıyı çekiştirenlere fırsat ve güç vermek anlamına gelmiş olmaz mı?

Bunları da sevebilirsiniz