Müslüman Kardeşlere karşı Mısır Ordusu Aynının geri dönüşü

3 Temmuz 2013 ‘te Mısır ordusu, Müslüman Kardeşlerin adayı iken kamu oylaması ile bir yıl erkenden başkanlığa getirilen Mohammed Morsi’yi görevinden almıştır. O günden beri baskı Müslüman Kardeşler’ e yönelmiştir. Arap kamuoyunun birçok kesiminde, Mısırlı askerler, yönetime el koymak üzere olan «marjinal mezhep”e karşı son güç olarak görülmektedir. O zamandan beri, askeri güce başvurmak meşru bir cevap haline gelmiştir. Bu algı, Mısır basınının büyük bir kısmının yıkıcı söylevlerini yansıtmaktadır. Ancak bu her şeye rağmen tarihi olgularla ve siyasi durum ile uyuşmamaktadır.

Müslüman Kardeşlerin uzun yürüyüşü

İlk olarak Müslüman Kardeşlerin devrimci bir süreçte kurallara uymayan basit bir parantez’den ibaret olmadığını hatırlatmak gerekir; geçmişleri Modern Mısır’ınki ile sıkı sıkıya bağlı bulunmaktadır. İsmailya’da İlahiyat profesörü ve okutman olan Hassan el – Banna 1928 senesinde Müslüman Kardeşleri kurmuştur. «Kardeşler” İngiliz protektorasının ve batı modernitesinin geçersizliğini ilan ederken , amaçları ise şeriatı empoze etmek ve halifeliği tekrar kurmaktır. Müslüman Kardeşler’in etkisi Sudan’a, Kuzey Afrika’ya ve Orta Doğu’ya kadar yayılmaktadır. 1948-49 savaşı sırasında Arap ordusunun İsrail güçleri karşısındaki başarısızlığının ardından Mısır monarşiye yönelmiştir. Başbakan’ın İslamcı bir militan tarafından öldürülmesinin ardından 12 Şubat 1949’da Hasan El- Banna öldürülmüştür . Müslüman Kardeşler yaşamaya devam etmiş ve 26 Temmuz 1952 tarihli Hükümet darbesini desteklemişlerdir.

Halbuki, İslamiyet ve Arap ulusalcılığı arasındaki ideolojik rekabet, durumu çatışmaya yöneltmektedir. 1954 senesinde Nasır her türlü yapılanmayı yasaklamıştır. Militanlar milyonlar tarafından durdurulmuş ve birçok «kardeş” Suudi Arabistan’a sığınmak durumunda kalmıştır. 1970 ‘in Eylül ayında Sedat , Nasır’ın yerini alır. Birçok militan serbest bırakılır, ancak İsrail ile imzalanan barış antlaşması (1979) yüzünden İslamcılar kendisinden uzaklaşır. Kendisini öldüren (6 Ekim 1981) bu hareketin askerleridir. 1984 senesinde Müslüman Kardeşler artık dini bir örgüt olarak tanınmaktadır. «Kardeşler” sosyal alanda çok aktiftirler ve profesyonel sendikalara yatırım yapmaktadırlar. Siyasi alanda Mübarek’in sistemine karşı asıl gücü oluştururlar. «Kardeşler” toplamda 80 yılı aşkın bir süre boyunca baskıya ve yarı-gizliliğe tabi kalmışlardır. Bu durumda Mısır’ın tarihinde köklenen Müslüman Kardeşler devam eden olaylara karşı direnmek durumundadır.

Askeri yapıda bir güç

Müslüman Kardeşler 2011 Ocak-Şubat olaylarını önceden sezinleyememişler hatta Tahriri meydanındaki devrimcilere gecikmeli olarak eşlik etmişlerdir. Mübarek yönetimden alındığında ise , aslında ikinci aşama için en iyi organize olanlar «Müslüman Kardeşler” dir. Oysa 2011 şubatından 2012 ağustosuna kadar Askeri Güçler Üst Konsey’i «Kardeşler”’in bağımsız bir kolu olan Özgürlük ve Adalet Partisi tarafından yönetilen Mısır’a kendisini zorla kabul ettirmiştir. 2012 yasalarına göre oyların %45’ini toplamıştır (508 milletvekili sayısından 227’si). 2012’nin Haziran ayında Müslüman Kardeşlerin adayı Muhammet Morsi, ordu tarafından desteklenen Mübarek’in eski Bakanı Ahmed Shafid’e karşı galip gelmiştir. O andan itibaren «İslam kışı” batı basınının bir kısmı tarafından gündemdeki yerini almaya başlamıştır .

İşin gerçeği Müslüman Kardeşler, hükümeti İslamileştirmedi. Güçlerin bu adaletsiz ilişkisinde Morsi’nin hatası, güç alanını genişletmek ve adaylığını benimseyenlerle bir koalisyon yapması gerekirken gizliliğe takılmış bir örgüte yönelmesi olmuştur. Olayların devamı biliniyor. Mübarek döneminin önemli şahsiyetleri tarafından desteklenen Tamarod hareketi 30 Haziran tarihli büyük eylemleri organize etmiş ve orduya doğru yönelmiştir. Savunma Bakanı, General Abdel Fattah Al-Sissi Morsi’yi devirmiştir. Bu hükümetin güçlü kimliği, orduya ve bürokrasiye sırtını dayamış olan General Al Sissi’dir . Baskı bu gücün gerçeğini gözler önüne sermektedir.

Mısır çıkmazı

Bu davada, Mısır Ordusunu basit bir savunma kalkanı gibi görmek aldatıcı olur. Nasır’ın ve «özgür askerler”’in parlamenter monarşiyi devirdikleri andan beri, Mısır’ın siyasi rejimi bir askeri yapıya girmiştir ve hükümetin acı, tatlı hiçbir olanağından vazgeçmeyeceklerdir. Birçoğu belirli bir meşrutiyetçiliği benimsemişken, Müslüman Kardeşler, yeniden siyasi sistemin dışına atılmıştır ve hiçbir üçüncü güç, askeri ve İslamiyetçilerin arasına girebilmeyi başaramamaktadır. «Geçiş” anlam olarak boş bir slogan haline gelmiş ve durum Mısır’ın bir çıkmaza girdiğini göstermektedir.

Bunları da sevebilirsiniz