Sulak Alanlar ve İzmir

Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’nun en zengin sulak alanlarına sahiptir. Ülkemizde 1 milyon hektarı aşkın 250 civarında sulak alan mevcuttur. Türkiye bu konu da çok önemli bir konumda olmasına rağmen yapılan çalışmaların yeterli olduğunu söylemek zordur. Sulak alanların gerek biyolojik değerlerinin gerekse sulak alan kapsamına alınmamış yerlerin bir an önce tespitine yönelik araştrmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
İzmir’de ise sulak alanların varlığı kentlinin koruma bilinci ile giderek önemli bir yer tutmaktadır. İzmir ilimizde sulak alanların önemi; körfezin arıtma tesisleri sonucunda temizlenmesi konusunda yol alınması, deniz ulaşımının artması ile kentlinin de denize yönelik ilgisi ile daha bir önem kazanmıştır.
Sulak alan dediğimiz de herkesin aklına farklı bir tanım gelmektedir. Bunu kafalarda berraklaştırmak için Ramsar Sözleşmesi’ndeki tanımı yazalım; Doğal veya yapay, sürekli ve geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketlerinin suyun çekilme devresinde derinliği altı metreyi geçmeyen bütün sular, sazlıklar turbalıklar veya bataklıklar olarak tanımlanan alanlardır
Daha kısacası hani şu bataklık, sazlık, sivrisinek yuvası deyip, moloz döküp doldurduğumuz yerlerdir.
Sulak alanlar neden önemlidir?
Sulak alanlar ekolojik oluşumları ve biyolojik değerleriyle önemli işlevlere sahip ekosistemlerdir. Çok zengin bitki ve hayvan topluluklarının gelişmesine ve barınmasına olanak sağlarken, bulundukları bölgenin su rejimini dengeler ve yörenin ilklimini düzenlerler. Birçok kurutulan sulak alandan sonra yörenin kuraklaştığı bilinmektedir. Ayrıca sulak alanlar arıtma tesisleri gibi çalışarak belli miktarlarda kirliliği emebilmektedirler. Balıkçılık, tarım hayvancılık, saz üretimi ve dinlenceye yönelik kullanımlar önemli olmasının yanısıra sulak alan planmasında bu tip faaliyetlerin zarar vermeyecek şekilde yapılması gerekmektedir. Yeryüzünün en önemli biyolojik çeşitliliğine sahip olduklarından eğitim ve bilimsel çalışmalar için açık laboratuvar özelliği taşırlar. Dolayısıyla çevrelerinde yaşayan insanlar için de büyük değerler taşırlar.
Bu kadar önemli işlevleri olan sulak alanlara yönelik tehditler ise ülkemizde ve dünyada artmaktadır. Bunlar;
– Tarım arazilerinin sulanması ve tarım alanlarının kazanılması
– Kentsel ve ticari gelişme
– Kirlilik
– Avlanma sonucu bu değerli yerlerin kaybolmasıdır.
Tarım ya da yerleşim amaçlı kurutmalar Türkiye’de 1950’li yıllarda sıtma hastalığını önleme diye başlayan kurutma çalışmaları tarım arazisi kazanma amacıyla devam etmiştir. Böylelikle birçok sulak alan yok olmuştur. Bunlardan biri de İzmir’deki Küçük Menderes Havzası’ndaki Cellat Gölüdür (1200 hektar). Yerel kanalizasyon endüstriyel atıklar, tarım ilaçları ve gübrelerinin meydana getirdiği kirlilik, turizm ve ikinci konut amaçlı yapılaşmalar da bu alanlar için büyük sorun oluşturmaktadır. Avlanma, yakılan sazlıklar ise sulak alanlara çok zarar vermektedir.
İzmir’de kıyı kesiminde bulunan belli başlı sulak alanlardan Gediz Deltası ve Çakalburnu Dalyanı İzmir kentinin artık içinde kalmasından dolayı açık hava müze niteliğine dönüştürülebilecek haldedir.
İzmir’de Gediz Deltası (Kuş Cenneti) Türkiye kıyılarının en büyük deltalardan biridir. İzmir’in 25 km kuzeybatısında İzmir Körfezi’nin doğu kıyılarında uzanan, Gediz Nehri’nin denize döküldüğü yerde koylardan, tuzlalardan ve lagünlerden oluşan geniş bir kıyı sulak alandır. Gediz nehrinin, yatağının farklı zamanlarda değiştirilmesi sonucu oluşan deltada çok sayıda lagün, bataklık ve çamur düzlükler meydana gelmiştir. Deltalar, sulak alan tanımlamasına dahil olan farklı ekolojik alanları iç içe bulundurması nedeniyle başta su kuşları ve balıklar olmak üzere binlerce canlıya uygun yaşam ortamı sağlamaktadır. Kuş Cenneti kuşlarla ilgili turizmi (ornitoturizm) ve günü birlik dinlenme amaçlı kullanımlar için büyük öneme sahiptir. Gediz Deltası su ürünleri üretimiyle yöre ekonomisine katkılar sağlamaktadır. Özellilkle iyi korunduğunda balık yavrularının ve diğer deniz canlılarının doğal kuluçkahaneleri işlevini görebilecek yerlerdir. 1863 yılından beri tuz üretimi yapılmaktadır. Deltanın 3300 hektarlık bölümünü kapsayan tuzlalarda 500.000 ton civarında tuz üretilmektedir. Kıyısal ekosistemler, karasal ve sucul ekosistemler arasında geçiş oluştururlar. Ekolojik yönden bol gıdalı bir sulak alan özelliği taşıyan Gediz Deltası; zengin ve değişik habitatları ile açık hava müzesi işlevi görmektedir. Kapladığı Alan 20400 hektar olup, koruma statüsü; 1980 yılında «Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak ilan edilmiştir.«1.Derece Doğal Sit Alanı” Statüsü verilmiştir. 1998 yılında Ramsar Sözleşmesi’ne dahil edilerek alanın doğal yapısının ve ekolojik karakterinin korunması özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması uluslararası düzeyde taahhüt edilmiştir.
En büyük sorunlarından biri kentin büyümesi ve tatlı su kaynağının yeterli olmamasıdır. Susuzluk ve aşırı tuzlanma nedeniyle kuşların yavaş yavaş terk ettiği bu önemli yerin korunması için sivil toplum örgütleri ve idari kuruluşların kolları sıvaması ümit vericidir.
Diğer bir sulak alan ise Körfezin güneyindeki Çakalburnu Dalyanıdır, Gediz Deltasındaki kuşların büyük bir çoğunluğu aynı zamanda beslenme ve konaklama amacıyla burasını kullanmaktadır. Su alanı; 64 hektar olan bu alanın büyük bir kısmı önceki senelerde doldurulmuş olup, kalan son kısmı 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir. Son olarak Çakalburnu Dalyanı’nda yapılan ıslah çalışmaları olarak isimlendirilen moloz dökülmesi hem bizlerin hem de kuşların canını acıtmıştır. İzmir’linin doğasına duyarlılığı sonucu bu çalışma durdurulmuştur.
Ama şimdi aynı alanda Çakalburnu Dalyanını da içeren Kent Ormanında EXPO 2020’ nin yapılacağını ve bu alanın yapılaşmaya açılacağını basından duyduk. Bunu da atlatacağımızdan bu güzelim alanda yapılaşmaya izin vermeyeceğimizden eminim…..
Ne Yapmalı?
İzmir’de ve Türkiye’de bulunan sulak alanlarla ilgili bilimsel veritabanı oluşturulması ivedikle gereken bir çalışmadır. Korunma ile ilgili yerel yönetim sivil toplum örgütleri tarafından ortak programların hazırlanması ve sulak alan yönetim planının hayata geçirilmesi ve bunu yaparken ulusal su politikasında sulak alanların göz önüne alınması ile işi pekiştirmek gerekmektedir. Sulak alanların en büyük özelliği başka ülkelerin sulak alanlarıyla devamlı iletişim halinde olduklarından, uluslararası sulak alanlar koruma programlarıyla koordinasyonun sağlanması işin önemli halkalarından biridir.
Evet sulak alanlarda sınır yoktur. Bizden havalanan kuş başka bir ülkeye misafir olurken, Meksika Körfezi’nden gelen yılan balığını biz konuk ederiz. Sınırların olmadığı bir dünyada yaşamak istiyorsak sulak alanlara sahip çıkalım.

Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’nun en zengin sulak alanlarına sahiptir. Ülkemizde 1 milyon hektarı aşkın 250 civarında sulak alan mevcuttur. Türkiye bu konu da çok önemli bir konumda olmasına rağmen yapılan çalışmaların yeterli olduğunu söylemek zordur. Sulak alanların gerek biyolojik değerlerinin gerekse sulak alan kapsamına alınmamış yerlerin bir an önce tespitine yönelik araştrmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

İzmir’de ise sulak alanların varlığı kentlinin koruma bilinci ile giderek önemli bir yer tutmaktadır. İzmir ilimizde sulak alanların önemi; körfezin arıtma tesisleri sonucunda temizlenmesi konusunda yol alınması, deniz ulaşımının artması ile kentlinin de denize yönelik ilgisi ile daha bir önem kazanmıştır.

Sulak alan dediğimiz de herkesin aklına farklı bir tanım gelmektedir. Bunu kafalarda berraklaştırmak için Ramsar Sözleşmesi’ndeki tanımı yazalım; Doğal veya yapay, sürekli ve geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketlerinin suyun çekilme devresinde derinliği altı metreyi geçmeyen bütün sular, sazlıklar turbalıklar veya bataklıklar olarak tanımlanan alanlardır

Daha kısacası hani şu bataklık, sazlık, sivrisinek yuvası deyip, moloz döküp doldurduğumuz yerlerdir.

Sulak alanlar neden önemlidir?

Sulak alanlar ekolojik oluşumları ve biyolojik değerleriyle önemli işlevlere sahip ekosistemlerdir. Çok zengin bitki ve hayvan topluluklarının gelişmesine ve barınmasına olanak sağlarken, bulundukları bölgenin su rejimini dengeler ve yörenin ilklimini düzenlerler. Birçok kurutulan sulak alandan sonra yörenin kuraklaştığı bilinmektedir. Ayrıca sulak alanlar arıtma tesisleri gibi çalışarak belli miktarlarda kirliliği emebilmektedirler. Balıkçılık, tarım hayvancılık, saz üretimi ve dinlenceye yönelik kullanımlar önemli olmasının yanısıra sulak alan planmasında bu tip faaliyetlerin zarar vermeyecek şekilde yapılması gerekmektedir. Yeryüzünün en önemli biyolojik çeşitliliğine sahip olduklarından eğitim ve bilimsel çalışmalar için açık laboratuvar özelliği taşırlar. Dolayısıyla çevrelerinde yaşayan insanlar için de büyük değerler taşırlar.

Bu kadar önemli işlevleri olan sulak alanlara yönelik tehditler ise ülkemizde ve dünyada artmaktadır. Bunlar;

– Tarım arazilerinin sulanması ve tarım alanlarının kazanılması

– Kentsel ve ticari gelişme

– Kirlilik

– Avlanma sonucu bu değerli yerlerin kaybolmasıdır.

Tarım ya da yerleşim amaçlı kurutmalar Türkiye’de 1950’li yıllarda sıtma hastalığını önleme diye başlayan kurutma çalışmaları tarım arazisi kazanma amacıyla devam etmiştir. Böylelikle birçok sulak alan yok olmuştur. Bunlardan biri de İzmir’deki Küçük Menderes Havzası’ndaki Cellat Gölüdür (1200 hektar). Yerel kanalizasyon endüstriyel atıklar, tarım ilaçları ve gübrelerinin meydana getirdiği kirlilik, turizm ve ikinci konut amaçlı yapılaşmalar da bu alanlar için büyük sorun oluşturmaktadır. Avlanma, yakılan sazlıklar ise sulak alanlara çok zarar vermektedir.

İzmir’de kıyı kesiminde bulunan belli başlı sulak alanlardan Gediz Deltası ve Çakalburnu Dalyanı İzmir kentinin artık içinde kalmasından dolayı açık hava müze niteliğine dönüştürülebilecek haldedir.

İzmir’de Gediz Deltası (Kuş Cenneti) Türkiye kıyılarının en büyük deltalardan biridir. İzmir’in 25 km kuzeybatısında İzmir Körfezi’nin doğu kıyılarında uzanan, Gediz Nehri’nin denize döküldüğü yerde koylardan, tuzlalardan ve lagünlerden oluşan geniş bir kıyı sulak alandır. Gediz nehrinin, yatağının farklı zamanlarda değiştirilmesi sonucu oluşan deltada çok sayıda lagün, bataklık ve çamur düzlükler meydana gelmiştir. Deltalar, sulak alan tanımlamasına dahil olan farklı ekolojik alanları iç içe bulundurması nedeniyle başta su kuşları ve balıklar olmak üzere binlerce canlıya uygun yaşam ortamı sağlamaktadır. Kuş Cenneti kuşlarla ilgili turizmi (ornitoturizm) ve günü birlik dinlenme amaçlı kullanımlar için büyük öneme sahiptir. Gediz Deltası su ürünleri üretimiyle yöre ekonomisine katkılar sağlamaktadır. Özellilkle iyi korunduğunda balık yavrularının ve diğer deniz canlılarının doğal kuluçkahaneleri işlevini görebilecek yerlerdir. 1863 yılından beri tuz üretimi yapılmaktadır. Deltanın 3300 hektarlık bölümünü kapsayan tuzlalarda 500.000 ton civarında tuz üretilmektedir. Kıyısal ekosistemler, karasal ve sucul ekosistemler arasında geçiş oluştururlar. Ekolojik yönden bol gıdalı bir sulak alan özelliği taşıyan Gediz Deltası; zengin ve değişik habitatları ile açık hava müzesi işlevi görmektedir. Kapladığı Alan 20400 hektar olup, koruma statüsü; 1980 yılında «Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak ilan edilmiştir.«1.Derece Doğal Sit Alanı” Statüsü verilmiştir. 1998 yılında Ramsar Sözleşmesi’ne dahil edilerek alanın doğal yapısının ve ekolojik karakterinin korunması özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması uluslararası düzeyde taahhüt edilmiştir.

En büyük sorunlarından biri kentin büyümesi ve tatlı su kaynağının yeterli olmamasıdır. Susuzluk ve aşırı tuzlanma nedeniyle kuşların yavaş yavaş terk ettiği bu önemli yerin korunması için sivil toplum örgütleri ve idari kuruluşların kolları sıvaması ümit vericidir.

Diğer bir sulak alan ise Körfezin güneyindeki Çakalburnu Dalyanıdır, Gediz Deltasındaki kuşların büyük bir çoğunluğu aynı zamanda beslenme ve konaklama amacıyla burasını kullanmaktadır. Su alanı; 64 hektar olan bu alanın büyük bir kısmı önceki senelerde doldurulmuş olup, kalan son kısmı 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir. Son olarak Çakalburnu Dalyanı’nda yapılan ıslah çalışmaları olarak isimlendirilen moloz dökülmesi hem bizlerin hem de kuşların canını acıtmıştır. İzmir’linin doğasına duyarlılığı sonucu bu çalışma durdurulmuştur.

Ama şimdi aynı alanda Çakalburnu Dalyanını da içeren Kent Ormanında EXPO 2020’ nin yapılacağını ve bu alanın yapılaşmaya açılacağını basından duyduk. Bunu da atlatacağımızdan bu güzelim alanda yapılaşmaya izin vermeyeceğimizden eminim…..

Ne Yapmalı?

İzmir’de ve Türkiye’de bulunan sulak alanlarla ilgili bilimsel veritabanı oluşturulması ivedikle gereken bir çalışmadır. Korunma ile ilgili yerel yönetim sivil toplum örgütleri tarafından ortak programların hazırlanması ve sulak alan yönetim planının hayata geçirilmesi ve bunu yaparken ulusal su politikasında sulak alanların göz önüne alınması ile işi pekiştirmek gerekmektedir. Sulak alanların en büyük özelliği başka ülkelerin sulak alanlarıyla devamlı iletişim halinde olduklarından, uluslararası sulak alanlar koruma programlarıyla koordinasyonun sağlanması işin önemli halkalarından biridir.

Evet sulak alanlarda sınır yoktur. Bizden havalanan kuş başka bir ülkeye misafir olurken, Meksika Körfezi’nden gelen yılan balığını biz konuk ederiz. Sınırların olmadığı bir dünyada yaşamak istiyorsak sulak alanlara sahip çıkalım.


KAYNAKÇA

1- Erdem,O., (1995), Turkey’s Bird Paradises Republic of Turkey, Ministry of Environment General Directorate of Envirınmental Proctection pp.10-108

2-T.C Çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğü T:C Ege Üniversitesi Su Ürünleri Aralık 1999 Fakültesi Sulak Alanların Yönetimi Projesi Gediz Deltası Sulak Alan Yönetim Planı Alt Projesi p.3

3- Yarar,M., Magnin,G., (1997),Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları, p 68

4-ENCON Çevre Danışmanlık LTD.ŞTİ.ANKARA (Kasım .1999) Nihai Rapor.Uluslararası Önemi Olan Sulak Alanların Biyolojik ve Ekolojik Yönden Araştırılması Projesi II p.22

5-T.C Çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğü T.C Çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğü (2000) Ramsar Sözleşmesi El Kitabı Sulak Alanlar Sözleşmesi İçin Rehber (Ramsar,İran,1971)

6-T:C Çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğü Gediz Deltası ( İzmir Kuş Cenneti)

7-Türkiye’nin Sulak alanları Türkiye Çevre Vakfı kasım 1993

Bunları da sevebilirsiniz