Üniversitede Öğrencilik: Hayata Bakmayı Öğrenmek

Geçen ay «Bir Öğrencinin Gözünden Mühendislik Eğitimi” başlıklı yazıda bilim ve mühendsiliğin ne olduğu, bilim üretip, mühendislik ürünü ortaya koyup insan hayatını kolaylaştırmak için nelere gereksinim duyulduğuna değinmeye çalıştım. Buna bağlı olarak da Türkiye’de bu alanlara yönelik eğitimin nasıl olduğunu ve Türkiye şartlarında nasıl olması gerektiğini öğrenci bakış açısıyla elim geldiği kadar anlatmaya çalıştım. Ancak insanların hayatını kolaylaştıracak üretimi yapabilmek için verilen mesleki eğitimin yanısıra eğitimi alan kişilerin de kendilerini geliştirmeleri gerekmekte. İşte bu ayki yazıda üniversitede okuyan öğrencilerin hayatlarını şekillendirmek için ne gibi yöntemler izleyebileceğini yine bir öğrenci gözüyle anlatmaya çalışacağım.
İlk adım, okunan bölüm hakkındaki bilinç, öğrencinin okurken nasıl bir süreçten geçeceğinin ve mezun olduğu zaman ne iş yapacağının bilincinde olmasıdır. Tabi bunun için okuyacağı bölümü seçerken iyi bir araştırma yapıp ne istediğine karar vermek çok önemli. Kişisel yetenekler, gelecekte nasıl bir hayat istendiği, ne çeşit bir zekaya (sözel, mantıksal, görsel, müziksel…) sahip olunduğu (1) kriterleri meslek seçimi esnasında öğrencinin kendini tanımasında ve ne istediğine karar vermesinde yardımcı olabilecektir. Kendini tanıyan, ne istediğini bilen ve istediği bölümde okuyan öğrenci ikinci adım olarak bulunduğu üniversitede ne gibi bir eğitim alacağını araştırmalıdır. Öğrendiği şeyleri mesleğiyle bağdaştırmalı ve ona yönelik çalışmalar yapmalıdır. Örneğin, geçen yazıda da bahsedildiği üzere, analiz dersinde öğrenilenlerin mühendislik eğitimiyle bağdaştırılması hocaların olduğu kadar öğrencilerin de sorumluluğunda olmalıdır. Yani öğrenciler derslere not için değil, kendilerini geliştirmek için çalışmalıdır.
Memnuniyet ve tabi olunan kuruma olan bağlılık da başarıyı etkileyebilecek etmenlerden. Okuldan, hocalardan, yönetimden, sistemden şikayetçi olarak varılacak tek nokta başladığımız nokta olacaktır ne yazık ki. Evet durumdan memnun olmayabiliriz ve tamamen yanlış olduğunu düşündüğümüz bir düzenin içinde kalmış olabiliriz. Ancak içinde bulunduğumuz ve memnun olmadığımız bu sistemi, sistemden şikayetçi olup pes ederek değil, o sistemi değiştirebilecek konuma gelerek istediğimiz sistem haline dönüştürebiliriz. Yani ancak içinde bulunduğumuz düzeni kullanarak, içinde bulunmak istediğimiz düzeni yaratabiliriz.
Herkesin kolaylıkla tahmin edebileceği gibi sosyal bir üniversite hayatı en önemli etmenlerden biri. Dersler, edinilen teknik bilgi ve bu bilgiye dayalı uygulama öğrenciyi mesleki anlamda donatır. Fakat, tıpkı kusursuzca üretilen bir ürünün tanıtım yapılmadan alıcı bulamayacağı gibi, mesleki anlamda çok donanımlı bir kişinin kendini gösterme yeteneği olmadan mesleğini icra edeceği bir ortam bulması çok zordur. Kendini gösterme yeteneği olarak bahsedilen, mesleki anlamdaki birikimi sergilemek için gerekli olan, akıldakini sözcüklere dökebilme, etkili konuşma, özgüven, iyi bir iletişim kurabilme gibi özelliklerdir. Bahsedilen özellikler, üniversite döneminde sosyal etkinliklere katılarak kazanılabilir. Okulun tiyatro topluluğunda yer alan bir öğrenciyi ele alalım, öğrenci tiyatro topluluğunda olduğu süreçte dilini daha düzgün kullanmayı, cümle vurgularını öğrenecektir. Yanısıra oynadığı roller çerçevesinde seyirciyi ikna etme çabasına gireceği için gerçek hayatta da bu özelliği edinmiş olacaktır. Ya da okulun herhangi bir topluluğuna üye olan bir öğrenciyi ele alalım, yapılan etkinlikler, düzenlenen konuşmalar ve daha bir çok etkinlik sayesinde hem okulla hem de tanımadıkları veya önemli insanlarla konuşmanın yöntemlerini, bürokratik işlemleri öğrenmiş olacaktır.Bu faydaların hepsini göz ardı etsek bile, topluluk etkinliklerinde alınan keyfin ve edinilen sosyal yeteneklerin (sanatsal, düşünsel…) önemi çok büyüktür. Yani, üniversite mesleki donanım edindirmekten ziyade, öğrencinin hayata bakış açısını geliştiren bir kurum olarak değerlendirilmelidir.
Aslında bir öğrencinin mezun olduğunda üretken ve başarılı olabilmesi için yapması gerekenler yazmakla bitmez. Çünkü her insan farklı yapıya sahiptir, kalıba sokmak, herkesten aynı yolları izlemesini beklemek yanlış olur. O yüzden söylenecek tek söz, insanın kendini tanıyıp nerede ne için olduğunun bilincinde olmasının faydalı olacağıdır. http://www.turkceciler.com/genel/coklu_zeka_nedir.html

Geçen ay «Bir Öğrencinin Gözünden Mühendislik Eğitimi” başlıklı yazıda bilim ve mühendsiliğin ne olduğu, bilim üretip, mühendislik ürünü ortaya koyup insan hayatını kolaylaştırmak için nelere gereksinim duyulduğuna değinmeye çalıştım. Buna bağlı olarak da Türkiye’de bu alanlara yönelik eğitimin nasıl olduğunu ve Türkiye şartlarında nasıl olması gerektiğini öğrenci bakış açısıyla elim geldiği kadar anlatmaya çalıştım. Ancak insanların hayatını kolaylaştıracak üretimi yapabilmek için verilen mesleki eğitimin yanısıra eğitimi alan kişilerin de kendilerini geliştirmeleri gerekmekte. İşte bu ayki yazıda üniversitede okuyan öğrencilerin hayatlarını şekillendirmek için ne gibi yöntemler izleyebileceğini yine bir öğrenci gözüyle anlatmaya çalışacağım.

İlk adım, okunan bölüm hakkındaki bilinç, öğrencinin okurken nasıl bir süreçten geçeceğinin ve mezun olduğu zaman ne iş yapacağının bilincinde olmasıdır. Tabi bunun için okuyacağı bölümü seçerken iyi bir araştırma yapıp ne istediğine karar vermek çok önemli. Kişisel yetenekler, gelecekte nasıl bir hayat istendiği, ne çeşit bir zekaya (sözel, mantıksal, görsel, müziksel…) sahip olunduğu (1) kriterleri meslek seçimi esnasında öğrencinin kendini tanımasında ve ne istediğine karar vermesinde yardımcı olabilecektir. Kendini tanıyan, ne istediğini bilen ve istediği bölümde okuyan öğrenci ikinci adım olarak bulunduğu üniversitede ne gibi bir eğitim alacağını araştırmalıdır. Öğrendiği şeyleri mesleğiyle bağdaştırmalı ve ona yönelik çalışmalar yapmalıdır. Örneğin, geçen yazıda da bahsedildiği üzere, analiz dersinde öğrenilenlerin mühendislik eğitimiyle bağdaştırılması hocaların olduğu kadar öğrencilerin de sorumluluğunda olmalıdır. Yani öğrenciler derslere not için değil, kendilerini geliştirmek için çalışmalıdır.

Memnuniyet ve tabi olunan kuruma olan bağlılık da başarıyı etkileyebilecek etmenlerden. Okuldan, hocalardan, yönetimden, sistemden şikayetçi olarak varılacak tek nokta başladığımız nokta olacaktır ne yazık ki. Evet durumdan memnun olmayabiliriz ve tamamen yanlış olduğunu düşündüğümüz bir düzenin içinde kalmış olabiliriz. Ancak içinde bulunduğumuz ve memnun olmadığımız bu sistemi, sistemden şikayetçi olup pes ederek değil, o sistemi değiştirebilecek konuma gelerek istediğimiz sistem haline dönüştürebiliriz. Yani ancak içinde bulunduğumuz düzeni kullanarak, içinde bulunmak istediğimiz düzeni yaratabiliriz.

Herkesin kolaylıkla tahmin edebileceği gibi sosyal bir üniversite hayatı en önemli etmenlerden biri. Dersler, edinilen teknik bilgi ve bu bilgiye dayalı uygulama öğrenciyi mesleki anlamda donatır. Fakat, tıpkı kusursuzca üretilen bir ürünün tanıtım yapılmadan alıcı bulamayacağı gibi, mesleki anlamda çok donanımlı bir kişinin kendini gösterme yeteneği olmadan mesleğini icra edeceği bir ortam bulması çok zordur. Kendini gösterme yeteneği olarak bahsedilen, mesleki anlamdaki birikimi sergilemek için gerekli olan, akıldakini sözcüklere dökebilme, etkili konuşma, özgüven, iyi bir iletişim kurabilme gibi özelliklerdir. Bahsedilen özellikler, üniversite döneminde sosyal etkinliklere katılarak kazanılabilir. Okulun tiyatro topluluğunda yer alan bir öğrenciyi ele alalım, öğrenci tiyatro topluluğunda olduğu süreçte dilini daha düzgün kullanmayı, cümle vurgularını öğrenecektir. Yanısıra oynadığı roller çerçevesinde seyirciyi ikna etme çabasına gireceği için gerçek hayatta da bu özelliği edinmiş olacaktır. Ya da okulun herhangi bir topluluğuna üye olan bir öğrenciyi ele alalım, yapılan etkinlikler, düzenlenen konuşmalar ve daha bir çok etkinlik sayesinde hem okulla hem de tanımadıkları veya önemli insanlarla konuşmanın yöntemlerini, bürokratik işlemleri öğrenmiş olacaktır.Bu faydaların hepsini göz ardı etsek bile, topluluk etkinliklerinde alınan keyfin ve edinilen sosyal yeteneklerin (sanatsal, düşünsel…) önemi çok büyüktür. Yani, üniversite mesleki donanım edindirmekten ziyade, öğrencinin hayata bakış açısını geliştiren bir kurum olarak değerlendirilmelidir.

Aslında bir öğrencinin mezun olduğunda üretken ve başarılı olabilmesi için yapması gerekenler yazmakla bitmez. Çünkü her insan farklı yapıya sahiptir, kalıba sokmak, herkesten aynı yolları izlemesini beklemek yanlış olur. O yüzden söylenecek tek söz, insanın kendini tanıyıp nerede ne için olduğunun bilincinde olmasının faydalı olacağıdır.

http://www.turkceciler.com/genel/coklu_zeka_nedir.html

Bunları da sevebilirsiniz