Toryum (İngilizce: thorium) periyodik sistemin minör metaller topluluğuna dâhil olan aktinoid grubu içinde radyoaktif özelliği haiz bir elementtir. Doğada genelde ender toprak elementleri diye anılan, miktar bakımından yer kabuğunda çok az ama oldukça yayılmış durumda olup yüksek manyetik özelliğe sahip bir grup metal minerali ile birlikte karışmış olarak bulunur.
Yarı ömrü evrenin yaşından az biraz fazla olduğundan ılımlı radyoaktif etkinliğe sahip bir maddedir. Bundan dolayı da çevreye olan olumsuz etkisi çok düşük olan «yeşil” nükleer yakıt diye adlandırılan bir malzemedir. Bu nedenle de nükleer reaktörlerde kolaylıkla ve güvenle kullanılmaktadır. Ayrıca nükleer silah yapımına uygun olmadığından barışçıl bir malzeme olduğu da söylenir.
Öte yandan toryumun II. Dünya Savaşı öncesi önemli kullanımı neredeyse tümüyle halen oldukça eskilerde kalmış olan lüks lambalarının parlayan fitil kaplamasının yapıldığı toryum oksit bileşiği şeklindeydi.
Şimdi herhalde bu konunun neden gündeme gelmiş olduğunu merak etmişsinizdir.
Toryum çok büyük bir olasılıkla 20. yy´ın uranyum kaynaklı «kırmızı” nükleer yakıtına karşılık 21. yy´ın «yeşil” nükleer yakıtı olacaktır. Türkiye de ülke olarak toryum madeni rezervleri bakımından halen dünyada dördüncü sırada bulunmaktadır. Nedeni bu!
Türkiye’nin toryum rezervleri ile ilgili bu bilgilerin Maden Tetkik ve Araştırma (MTA) tarafından 1960’ların sonundan beri yapıla gelmekte olan arama ve prospeksiyon çalışmaları ile ortaya konmuş sonuçlar olduğunu da bu arada yeri gelmişken belirtmekte yarar var.
Başka önemli bir nokta ise, toryum yataklarının mülkiyet durumudur. Bilindiği gibi yataklar 12 Eylül öncesi Ecevit hükümeti tarafından kamulaştırılıp işletme imtiyazı devletin madencilik konusundaki iktisadi kuruluşu olan Etibank’a (şimdi Eti Maden İşletmeleri) bırakılmıştır. Bu bakımdan kamu mülkiyeti haiz bir yer altı kaynağımızdır.
Bu konjonktürde toryum ile devletin bu Katolik nikâhının ne kadar daha süreceği bilinmez ama devletleştirilmiş olmasının önemli olumlu sonuçlar doğurduğu apaçık bellidir. Toryum madeni rezervlerimiz bu suretle Çin’nin 21. yy için «yeşil” nükleer enerjide tekel olma gayretinin sonucu olarak son yıllarda dünyanın çeşitli ülkelerindeki yatakları kapatmak sureti ile işletme imtiyazını elde etme faaliyetinin dışında kalabilmiştir.
Öte yandan önemi yönüyle kamuoyunca yüksek bir bilinirliğe sahip bor madenleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin gelecek dört yüz yılının toplam enerji ihtiyacını karşılayabilecek olması nedeni ile bordan kat ve kat daha değerli olduğu görülen toryum yataklarımız hakkında toplumumuzda aynı bilinçlilik düzeyinin oluşmamış olduğu dikkat çekici bir olgudur.
Bu yazıyı ülkemizin gelecek yüzyıllardaki toplam enerji ihtiyacını karşılamaya aday olmasının yanında nükleer enerji yakıtları dünyasının en barışçıl ve yeşil temsilcisi olma sıfatını da bünyesinde barındıran toryumun adının mümkün mertebe çok daha fazla duyulmasını sağlamak amacıyla kaleme aldım.
Ama sadece dikkatleri toryuma çekmek üzere hazırladığım bu metnin ötesine geçerek yazılarıma ekonomik gelişmemiz için ciddi ve önemli bilimsel ve teknik bilgiler sunabilecek olan makalelerle devam edeceğim.
Böylece konuya daha özel bir ilgi duyabilecek kesime hitap ederekten kamuoyu katmanlarının bütününde toplumsal yönlenmeyi sağlayacak bir bilinç düzeyinin oluşmasına yarayan çabalamayı amaçlamış olan denemelerle yazılarımı sürdüreceğimi belirterek bu aykini tamamlamak isterim.