Dünden Bugüne Hemşirelik

Dünyada Hemşirelik

İlk çağlarda hemşirelik daha çok kadının sağaltıcı (şifa verici) rolü ile karakterizeydi. Hemşirelik tarihsel gelişiminin İsa öğretisine dayandığı düşünülmekte ve kiliseye mensup sosyal hizmetlerde çalışan kadınlara «Dekones”, erkeklere de «Dekon” denilmekteydi. 14. Yüzyıl’da hemşireler, köylünün tıbbi bakımının ve sağlığının ana kaynaklarından biri olmuştur. Hemşireler hasta bakımında, bitkisel ilaçlar ve tedavi edici teknikler kullanmışlardır. Rönesans ve reform hareketleri ile tıpta birçok gelişme sağlanmıştır. Yeni araçların icadı ve biyolojik bilimlerdeki gelişim, tıbbi bilimlere de temel oluşturmuştur. Yeniçağda yaşanan toplumsal ve politik olaylar sonucu insan hak ve özgürlüklerinin önem kazanması, hemşireliğin gelişimini de olumlu etkilemiştir. Endüstriyel gelişim, Fransız Devrimi ve savaşlar, hemşireliğin yeniden doğuşuna zemin hazırlamıştır. Florance Nightingale (1820-1910), 19. Yüzyıl’ın ortalarında hemşirelik mesleği için beklenen lider olmuştur. Kırım Savaşı’nda yaralı ve hasta askerlere bakım yapması ve fiziki çevreyi iyileştirmesi, Nigtingale´in saygınlığının artırmasını, zamanın liderlerinin desteğini almasını ve böylelikle gerçekleştirmek istediği reformlar için zemin oluşturmasını sağlamıştır. 1860’da Nigtingale Hemşirelik Okulu açılmıştır. Bu okul modern anlayışla açılmış sivil bir okuldur. Nightingale, hemşireliğin statüsünü saygın bir iş düzeyine yükselterek, hemşirelik bakımının niteliğini geliştirmiş ve modern hemşirelik eğitiminin kurucusu olmuştur. Böylelikle hemşirelik, bir meslek olarak değil, yasal bir iş olarak gelişmiştir (1).

Türkiye’de Hemşirelik

Ülkemizde hemşirelik mesleğinin ortaya çıkışı hayli eskidir. 1845 yılında, İstanbul’daki Tıp okulunun bir köşesinde, iki yıllık kurslarla «küçük cerrahlar” adı verilen bir grup sağlık personeli yetiştirilmeye başlanmıştır. Küçük cerrahlar, «sağlık memuru” unvanı verilen, erkek halk sağlığı hemşirelerinin öncüleridir. Avrupa’da hemşireliğin gelişimini dikkatle izleyen Dr. Besim Ömer Paşa, 1907’de Londra’daki Kızılhaç Konferansı’na Türk delege olarak katılmış ve orada Florance Nightingale ile tanışmıştır. Konferansta Nightingale’e ve hemşireliğe verilen önemden etkilenen Besim Ömer Paşa, Japonya’da hastabakıcı yetiştirilmesinde uygulanan yöntemi, İstanbul’da uygulamaya karar vermiştir. Besim Ömer Paşa tarafından, 1911 yılında Gönüllü Hastabakıcılık Kursu açılmış ve İstanbul’un tanınmış ailelerinin kızları bu kursa alınmıştır. Süresi altı ay olan bu kurstan sonra Müslüman Türk kadınları ilk kez Balkan Savaşı’nda (1912) yaralı askerlerin bakımına katılmışlardır (2).

Cumhuriyet Döneminde Hemşirelik

Cumhuriyetin ilan edildiğinde, sağlık alanında çalışan insan gücü yetersizdi. 1925 yılında Kızılay Derneği’ne bağlı bu günkü adı: Kızılay Özel Hemşirelik Okulu olan, Kızılay Hastabakıcı Okulu kurulmuştur. Bu okul, Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye’de kurulan ilk hemşirelik okuludur. 1946 yılında Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığı’na bağlı olarak, İstanbul Haydarpaşa Numune ve Şişli Çocuk Hastanesi’nde birer hemşire-laborant okulu açılmıştır (3). Ortaokul mezunlarını alan bu okulların eğitim süresi, 1958 yılına kadar üç, 1958’den sonra dört yıl olmuştur. Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığı’na bağlı olarak ülkemizin birçok yerinde «sağlık koleji” adıyla açılan bu okullar, 1976 yılından itibaren «sağlık meslek lisesi” adı ile anılmaktadırlar.

Türkiye’de hemşirelikte üniversite düzeyindeki eğitim ise, 1955’de Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu’nun açılmasıyla başlamıştır. Bu okul, ayrıca Avrupa’da da üniversite düzeyinde açılan ilk hemşirelik yüksekokulu olma özelliğini taşımaktadır. Daha sonra 1961’de Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu ve Florance Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu açılmıştır. Bu arada ülkenin dört bir yanında sağlık meslek liseleri açılmaya devam etmiştir. 1985 yılına kadar iki farklı düzeyde (lise ve üniversite düzeyinde) devam eden hemşirelik eğitimine, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulları’nın açılmasıyla üçüncü bir eğitim düzeyi daha eklenmiştir. Bu okullarda, eğitim süresi 2 yıl olan hemşirelik programları açılmıştır. Hemşirelik eğitiminin lisans düzeyinde olması için, Türk Hemşireler Derneği ile Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu arasında bir protokol imzalanmıştır. Bu protokol ile 1996 yılından itibaren sağlık meslek liseleri, sağlık hizmetleri meslek yüksekokulları ve Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, hemşirelik, ebelik ve sağlık memurluğu programlarına öğrenci alımları durdurulmuştur (4).

2011 yılı itibariyle Türkiye’de: 8’i Hemşirelik Yüksekokulu, 63’ü Sağlık Yüksekokulu, 3’ü Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, 21’i Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ve 1’i Hemşirelik Fakültesi olmak üzere toplam 96 birimde, «Hemşirelik Lisans Programı” yer almaktadır (5). Hemşirelik lisans programlarında eğitim süresi en az dört yıldır, 4600 saat teorik ve pratik eğitimi kapsamaktadır.

  1. Ülkemizde yükseköğretimde hemşirelik yüksek lisans eğitimine 1968, doktora eğitimine de 1972 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde başlamıştır. Ayrıca, kamu veya özel sektörde çalışmakta olan hemşirelik ile sağlık memurluğu bölümü ön lisans mezunu sağlık çalışanlarının tamamlama eğitimlerini gerçekleştirmek amacıyla Sağlık Bakanlığı ile Atatürk Üniversitesi’nin yaptığı protokol doğrultusunda yürütülen, bir uzaktan eğitim yoluyla lisans tamamlama programı da bulunmaktadır (6).

Hemşirelikte ilk mesleki örgütlenme, 1933’te gönüllü hemşireler tarafından kurulan Türk Hastabakıcılar Cemiyeti’dir. Bu cemiyet, 1943 tarihinde yeniden organize edilmiş ve adı Türk Hemşireler Derneği olarak değişmiştir (7). İlk hemşirelik kanunu 1954 yılında çıkartılmış olan 6283 sayılı kanundur. 25 Nisan 2007 tarihli bir kanunla (5634 sayılı) önceki kanun yenilenmiştir. Kanunda yapılan değişiklik ile hemşire unvanı lisans düzeyinde eğitim almış bireylere verilmiş, ayrıca yapılan yeni düzenlemeyle «hemşire” tanımından «kadın” ibaresi kaldırılarak, meslekteki cinsiyet ayrımı da sona ermiştir. Böylece hemşirelik yüksekokullarına, sağlık yüksekokullarına ve sağlık bilimleri fakültelerinin hemşirelik programlarına erkek öğrenciler de alınmaya başlanmıştır. Yeni yasaya göre hemşire; «tabip tarafından acil haller dışında yazılı olarak verilen tedavileri uygulamak, her ortamda bireyin, ailenin ve toplumun hemşirelik girişimleri ile karşılanabilecek sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlemek ve hemşirelik tanılama süreci kapsamında belirlenen ihtiyaçlar çerçevesinde hemşirelik bakımını planlamak, uygulamak, denetlemek ve değerlendirmekle görevli ve yetkili sağlık personelidir”. Bu tanımla hemşireye; tanılama yapma, bakımı planlama, uygulama, denetleme ve değerlendirme sorumluluğu verilmiştir (8).

Hemşirelik; kısaca özetlenen bu değişimler kadar hemşireliğin kendi dinamiklerinden kaynaklanan gelişmelerle de etkileşim içinde, çağdaş yaklaşımla ve ülkemizin kendine özgü koşullarını göz önünde bulundurarak köklü değişimleri gerçekleştirme mücadelesi vermektedir. Bu mücadele içinde toplum sağlığının geliştirilmesi, sürdürülmesi, hastalık durumunda sağlığın yeniden kazanılması hemşireliğin temel amaçları arasında yer almaktadır. Bu amaç, hemşirelerin gerçek birer sağlık eğitimcisi olmalarını gerekli kılmaktadır.

Kaynaklar

(1) http://ue.atauni.edu.tr/atauzem/programlar.aspx?program (Erişim Tarihi:12.10.2010)

(2) Ulusoy, M. Filiz. (1998), Türkiye’de Hemşirelik Eğitiminin Tarihsel Süreci, Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Sayı:2, ss. 1-8

(3) ve (4) Kocaman, G. (2004), Türkiye’de Hemşirelik Eğitim Sorunları ve Çözüm Arayışları, Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi, Özel Baskı (Genişletilmiş 2004 Baskısı), ss. 119-150.

(5) http://www.higheredu-sci.org/text.php3?id=1546, (Erişim Tarihi:06.04.2012)

(6) http://ue.atauni.edu.tr/atauzem/programlar.aspx?program=1&sayfa=0 (Erişim Tarihi: 07.04.2012)

(7) http://www.turkhemsirelerdernegi.org.tr/thd/tarihce.aspx, (Erişim Tarihi: 08.04.2012)

(8) http://www.turkhemsirelerdernegi.org.tr/hemsirelik-kanunu.aspx, (Erişim Tarihi: 08.04.2012)