Amerikan Belgelerinde Türkiye Başbakanı ve Danışmanları

Aylar önce «wikileaks” isimli bir internet sitesi (www.wikileaks.org), ABD Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçilik ve konsolosluklarıyla yaptığı yazışmaları kamuoyu ile paylaştığında kıyametler kopmuştu. Yazışmalar, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çeşitli ülkelerin liderleri ve kamu görevlileri hakkında bazı değerlendirmeler içermekteydi.

Bu yazının kaleme alındığı tarih itibariyle söz konusu sitenin editörü Julian Assange, 769 gündür hapiste. Ortalık çoktan yatıştı. Geçtiğimiz günlerde, elektronik posta yoluyla bana ulaşan PDF formatında bir metin, yazışmaların Türkiye ile ilgili olanlarını anımsamama aracılık etti. Balık hafızasına sahip olmaktan, nedense hicap duymayan necip milletimize, paylaşmak suretiyle bir tür amme hizmeti yapayım dedim.

Bu metin başka kimlere gönderildi? Neden şimdi? Gönderenin maksadı neydi? bilemiyorum. «Wikileaks Belgelerinin Tüm Detayları” başlıklı 27 sayfalık metinde, ABD yetkilileri Türkiye Başbakanı’ndan söz ederken:

– «Yarı profesyonel bir futbol oyuncusu çalımıyla…

– «Kendisini dalkavuk (ama kibirli) danışmanlardan oluşan demir bir halkayla çeviren…

– «Analitik derinlikten yoksun

– «Sünni önyargılara ve duygusal tepkilere sahip

– «Aşırı gururlu

– «Allah’ın kendisine Türkiye’yi yönetme görevi vermiş olduğuna inanıyor

– «Az okuyor ve büyük oranda İslami eğilimi ağır basan yayın organlarını takip ediyor. Dışişleri Bakanlığı’nın analizlerinden yararlanmayı reddediyor

– «Hiçbir zaman gerçekçi bir bakış açısı olmadı

demişler. Başbakanın danışmanlarından söz ederlerken ise:

– «Yalaka danışman grubu…

– «Yetersiz, bilgisiz ve yolsuzluğa karışmış

– «Yeni Osmanlıcı fantezilerin içinde kaybolmuş danışmanlar

ifadelerini kullanmışlar.

AKP içinde veya AKP’ye yakın olduğu anlaşılan isimlerden edinilmiş istihbarata dayalı bu değerlendirmelere rağmen, ABD ve AKP’nin wikileaks yazışmalarının ortalığa saçılmasından sonraki süreçte derin muhabbeti (!) gözleri yaşartıyor. AKP’nin 12 Haziran 2011 genel seçimleri için kullandığı beyannamede, «Amerika Birleşik Devletleri” başlığı altında şu satırlar okunuyor:

«Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında var olan ve uzun yıllara yayılan ‘stratejik ortaklık’ ilişkisi, ABD Başkanı Barack Obama’nın ifadesiyle «model ortaklık” olarak yeni bir boyut kazanmış bulunmaktadır. Karşılıklı çıkar, saygı ve güvene dayanan Türk-Amerikan ilişkileri, ikili dostluk ilişkilerinin ötesine geçerek bölgesel ve küresel sorunların çözümü için bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Bu bakış açısını benimseyen AK Parti, Türkiye ile ABD arasındaki yapıcı ve kapsamlı ilişkileri geliştirmeye ve sonuç odaklı bir çerçevede güçlendirmeye devam edecektir…

Yeni dönemin en önemli hedeflerinden biri de, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi ve ticaret hacminin arttırılması olacaktır. “Model Ortaklık” başlığı altında kurulan Ekonomik Koordinasyon Mekanizması, Türk şirketlerinin Amerikan pazarından daha büyük pay alması için etkin bir şekilde kullanılacaktır. İki ülke arasında var olan ticaret hacmini yeterli görmüyoruz. Bunu artırmak amacıyla Amerikalı muhataplarımızla olan işbirliğimiz, yeni dönemde daha büyük bir ivme kazanacaktır.

Ekonominin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri ile enerji, güvenlik, terörizmle mücadele, iklim değişikliği, eğitim ve bilim ve teknoloji konularında ortak bir perspektif ile çalışmalarımıza devam edeceğiz. Türk ve Amerikan toplumları arasında bulunan dostluk ve güven ilişkisinin somut projelere dönüşmesi ve her iki ülkeye fayda sağlaması, diğer ülkelerle olduğu gibi ABD ile de ilişkilerimizin temel çerçevesini oluşturmaktadır”.

Seçim beyannamesinde, hiçbir zaman olmamış/oluşmamış «stratejik ortaklık” varmış gibi sunulurken, ne olduğu belli olmayan bir «model ortaklık” kavramı öne çıkarılıyor. Obama’nın ağzından çıktığı için, söz konusu kavram deyim yerindeyse kutsanıyor. Oysa Türk-Amerikan ilişkilerinin karşılıklı çıkar, saygı ve güvene dayanmadığını, aklı başında her vatandaşımız gayet iyi biliyor. Yakın geçmişte, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’nun (USAK) yaptığı bir kamuoyu yoklaması, Türkiye’de halkın yurtta ve dünyada barışa en büyük tehdit olarak, ABD’yi gördüğünü ortaya koydu (bkz. http://www.usakgundem.com/haber/520/yorum-t%C3%BCrkiyede-amerikan-karsitligi-.html).

Öyle olmadığı halde ABD ve AKP arasında «bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü” durumu neden?

Biraz gayret. Onu da siz bulun artık.

Bunları da sevebilirsiniz