Yaşlılık ve Türkiye´de Yapılması Gerekenler

Yaşlılık dönemi tıpkı yaşamın diğer dönemleri gibi insan ömrünün doğal bir dönemidir. Bu dönemde sadece yaşın ilerlemesi değil biyolojik ve ruhsal açıdan önemli değişimler söz konusudur.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ=WHO) yaşlılığı, «Yaşamsal fonksiyonların sürekli azalması, tüm organizmanın verimliliğinde görülen azalma, çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması” olarak tanımlamıştır (Çakır ve Kuzu, 2008). Yaşlılık tanımlamasında, üzerinde görüş birliğine varılan bir yaş sınırı yoktur. DSÖ 1963’te yapmış olduğu bir toplantı sonucu, 60 yaş ve üstü grubu yaşlı olarak tanımlarken, 2001 yılından sonra birçok gelişmiş ülkede kabul edilen kronolojik yaş sınırı 65 yaş olmuştur (DSÖ, 2009-a).

Yaşlılık dönemi üç döneme ayrılarak incelenmektedir.

1- Genç yaşlılık dönemi (65-74 yaş),

2- İleri yaşlılık dönemi (75-84 yaş),

3- Çok ileri yaşlılık dönemi (85 yaş ve üzeri) olarak değerlendirilmektedir (Yarış ve diğerleri, 2001). İlerleyen tıbbi teknoloji, etkin sağlık hizmetleri ve gelişen teknoloji ortalama insan ömrünün hızla artmasına yol açmış ve bunun sonucu olarak genel nüfus içinde yaşlı nüfus oranı da hızla artmıştır (Batman, 2002).

Yaşlı nüfus oranı dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde önemli düzeylere ulaşmıştır. 2010 yılında 65 yaş üzeri nüfus oranı Amerika Birleşik Devletlerinde % 13.0, Avustralya’da % 13.9, Avusturya’da % 17.6, Belçika’da % 17.4, Fransa’da % 17.0, Almanya’da % 20.5, Yunanistan’da % 18.3, Japonya’da % 22.6’dır. Dünya genelinde 2010’da % 7.6 olan bu oran; Avrupa genelinde % 16.3, Asya genelinde % 6.7, Afrika genelinde % 3.4, Kuzey Amerika’da % 12.1, Orta Amerika’da % 6.3, Güney Amerika’da % 7.0’dir (UN=Birleşmiş Milletler (BM), 2010-a).

Türkiye’de de yaşlı nüfus oranı giderek artmaktadır. 1945’te genel nüfusa oranla % 4,22 olan 65 yaş üstü nüfus oranı, 2005’te % 5,6’ya yükselmiş, 2008’de % 6,84 olmuştur. 2009 Aralık sonunda ise, bu oran % 6,86 olmuştur (TÜİK, 2010-a). Bu oranın 2045’te % 16,5’u aşacağı düşünülmektedir (TÜİK, 2010-b;BM, 2010-b).

Türkiye’de Yaşlıları Koruma Derneği tarafından önerilerek 1982 yılında, her yılın 18 -24 Mart tarihlerinin «Yaşlı Haftası” olarak kutlanması kabul edilmiştir. Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir. Bu nedenle, tüm sosyal alanlarda olduğu gibi yaşlı nüfusa yönelik hizmetler de, ülke koşullarına uygun şekilde yapılandırılmaya çalışılmaktadır. Birleşmiş Milletlerin (BM) üyesi olan Türkiye’nin, BM tarafından alınan kararlara da uyması gerekmektedir. 1982’de toplanan BM Yaşlanma Asamblesi´nde tüm dünya ülkelerine yol göstermesi açısından yaşlanma ile ilgili ilkeler ´´Bağımsızlık´´, ´´Katılım´´, ´´Bakım´´, ´´Kendini Gerçekleştirme´´, ´´İtibar” başlıkları altında belirtilmiştir (Dökümcü, 2010).

Bu Asamblede aşağıda yer alan ilkeler dile getirilmiştir.

• Yaşlıların temel gereksinimleri karşılanmalı.

• Yaşlılar sağlık hakkından yararlanmalı.

• Yaşlılar yeterli gelire sahip olmalı.

• Yaşlılar ailelerinden ve toplumun her kesiminden destek almalı.

• Yaşlılar toplumdaki diğer gelir getirici faaliyetlerden yararlanmalı.

• Yaşlılar emeklilik koşullarının tanımlanmasında söz sahibi olmalı.

• Yaşlılar uygun eğitim ve öğretim programlarına ulaşabilmeli.

• Yaşlılar bireysel tercihlerine uygun, güvenli bir çevrede yaşamalı.

• Yaşlılar mümkün olduğunca uzun süre kendi evlerinde ya da aile ortamında

yaşamalı.

• Yaşlılar toplumla ilişkilerini sürdürmeli.

• Yaşlılar bilgi ve becerilerini genç kuşaklar ile paylaşmalı.

• Yaşlıların topluma hizmet edebilmesi için fırsatlar geliştirilmeli.

• Yaşlılar kendi ilgi ve yeteneklerine uygun etkinliklere gönüllü olarak katılabilmeli.

• Yaşlılardan ihtiyacı olanlara uygun bakım hizmetleri verilmeli.

• Yaşlılar toplumun kültürel değerlerine uygun olarak korunmalı ve gözetilmeli.

• Yaşlılar fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyiliği kazandıracak ve sürdürecek sağlık

bakımına sahip olmalı.

• Yaşlılar gereksinim duyduklarında değerlendirecekleri çeşitli sosyal hizmetlere

ve yasal düzenlemelere sahip olmalı.

• Yaşlılar koruma ve rehabilitasyon hizmeti alabilecekleri, uygun kurumsal bakım

SAYI: 22010 7 – SAYI: 2

modellerinden yararlanmalı.

• Yaşlılar huzurevi ya da rehabilitasyon merkezinde yaşamaları durumunda

saygı görmeli ve insan haklarından ve temel özgürlüklerinden tam olarak yararlanmalı.

• Yaşlılar potansiyellerini tam olarak kullanabilmeli.

• Yaşlılar eğitsel ve kültür etkenliklerine aktif olarak katılabilmeli.

• Yaşlılar itibar görmeli ve güven içerisinde yaşamalı.

• Yaşlılar, sömürüden, fiziksel ya da zihinsel istismardan uzak tutulmalı.

• Yaşlılar hizmetlerden yararlanırken; yaş, cinsiyet, ırk, etnik köken, özürleri ya

da diğer konumları nedeniyle ayrım görmemeli

Tüm dünyada yaşlı popülâsyonunun artması nedeni ile daha önceden sorun olmayan veya göz ardı edilmiş yaşlı bireylere yönelik hizmet ve düzenlemeler, Türkiye için de sorun olmaya başlamıştır. Yaşlı bireylerin hak ettikleri insan onuruna yakışır şekilde yaşamalarına yönelik hizmetlerin ve imkânların devreye sokulması için ivedilikle çalışması gereklidir. Türkiye’de yaşlı nüfusun artışına yönelik olarak yapılan ulusal eylem planı, etkin bir şekilde devreye sokulamamıştır. Yaşlı nüfusun sorunlarını daha hızlı ve etkin şekilde değerlendirerek çözebilmesi için, öncelikle ilgili kurumların bu problem hakkında yeterli şekilde bilgilendirilmesi gereklidir.

Nüfus projeksiyonları Türkiye’de de yakın bir gelecekte yaşlı popülâsyonunun oldukça yüksek oranlara çıkacağını ve çok yaşlı nüfus barındıran bir ülke haline geleceğimizi göstermektedir. Yasalarımızdaki çok başlılık ve karışık düzenlemeler, konu ile ilgili kamu ve özel birimlerin koordinasyonunun yeterince sağlanamaması ve alanda yetişmiş kalifiye personel azlığı, yapılan çalışmaların yeterli hızda ilerlemesine engeldir. Yaşlı bireylere yönelik hizmetlerin bir sorun halini almaması için, konunun paydaşlarının daha sıkı bir işbirliği içinde çalışması gerekmektedir. Birçok yaşlı birey, halen yasalar ile kendilerine tanınan hakları bile kullanamamaktadır.

Yerel yönetimler açısından yapılması gerekenler; kent planlamalarında yaşlı nüfusun özel koşullarını dikkate alan planlar yapılması, uygun olmayan çevresel faktörlerin (örneğin düşme ve yaralanmaya yol açabilecek yetersiz aydınlatma, uygun olmayan kaldırım ve yollar, yaşlıların kullanımına uygun olmayan yükseklikte banklar, telefon kulübeleri vb) değiştirilmesi, yaşlılar için koruyucu sağlık tarama programlarının yapılması, sağlıklı yaşlanmaya olanak verecek şekilde etkin bir yaşam olanağının sağlanması ve geliştirilmesi, sunulan hizmetlere kolaylaştırılmış ulaşım imkânı sağlanması, yaşlı bireylerin alışık oldukları çevre ve evlerinde mümkün olduğunca uzun zaman yaşayabilmeleri için evde kalan yaşlılara sağlanan destek imkânlarının artırılması, herhangi bir ekonomik gelir kaynağı ve sosyal güvencesi olmayan yaşlılara yönelik destek hizmetlerinin geliştirilip yaygınlaştırılması, yaşlılara sosyal yaşam içinde ve deneyimlerini genç kuşaklara aktarıcı sosyal faaliyetler içinde yer almaları imkânı tanınmasıdır.

*Bu yazı ÖZVERİ dergisinin 2010 yıl Cilt 7 sayı 2 ‘de yer alan «Yaşlının Hukuki Hakları ve Yerel Yönetimlerde Yaşanan Sorunlar” isimli makaleden özetlenerek hazırlanmıştır.

Bunları da sevebilirsiniz