Analiz 27

Kredi derecelendirme kuruluşları Amerika’nın, Fransa´nın, İspanya´nın, İtalya´nın, Portekiz´ in, İngiltere´nin ve Avro bölgesindeki diğer orta ölçekli ülkelerin notlarını indirmiş ya da durağana çevirmiş bulunmaktadır. Dış borçları milli gelirlerinin üstünde olan İspanya ve İtalya ekonomik olarak Yunanistan kadar kötü olamasa da ona oldukça yakın durumdadırlar.

Fransız ve Alman bankalarının İspanya ve İtalya’daki kredileri ,Yunanistan’daki kredilerinden yaklaşık 4 kat daha fazladır. Ardı ardına açıklanan kurtarma paketleri ve likidite bolluğunun sonucu olarak Avro bölgesinin bu yıl en azından durgunluktan yavaş yavaş çıkması beklenirken, son açıklanan tahminler 2012 de %2’nin üzerinde küçülme yaşayacakları yönündedir. Yani iyileşmeden değil, ciddi bir kötüleşme durumundan söz edebiliriz. İtalya ve İspanya ekonomisi her an ciddi bir resesyon sürecine girip Yunanistan benzeri sıkıntılar yaşayabilir. Böyle bir olayın gerçekleşmesinin Avro bölgesindeki etkileri Yunanistan örneğinden kat ve kat derin olacaktır. Ayrıca belirtmeliyim ki Yunanistan için onaylanan 130 milyar Avroluk kurtarma paketi sorunlar için bir çözüm değil çözümsüzlüğün ta kendisidir.

Yunanistan’ın ne mevcut sanayi gücü, ne tarımı, ne de elde kalan tek gücü turizm bu büyük borcu ödemeye yetmeyecektir. Yunanistan bir kara deliktir. Ve maalesef böylesine günü kurtarmaya yönelik yaklaşımlar Portekiz, İspanya, İtalya ve diğer ülkeleri de olumsuz yönde etkileyecektir. Var olan sorun ülkesel bir sorun olmaktan çok sistemsel bir sorundur. Sorun ; Kapitalizmin ve devamı olan Neoliberalizmin kendisidir. Bu durumu ülkelere indirgemek var olan sorunu saptırmaktan öteye gitmeyecektir. Üretilen mala karşın reel bir gelir yaratılmadığı sürece kriz devam edecektir.

Bu bağlamda Türkiye ekonomisini değerlendirecek olursak, hızlı büyümenin kaynağı döviz girişi olarak adlandırılan sıcak paradır. 2009 yılından itibaren Türkiye´ye her ay net sermaye girişi olmuş ve bu rakam 115 milyar dolara ulaşmıştır. Fakat bu rakam reel ekonomiye yani yatırıma istihdam sağlayıcı alanlara değil, tamamen finansal ekonomi dediğimiz para ve sermaye piyasalarına gelmiştir. O nedenle ülke ekonomisine bir katkısı yoktur.

Türkiye borçlanma ve likidite tuzağına düşmüş bir şekilde sanayileşmesini erteleyerek tüketen bir toplum olma yolunda kararlı adımlarla yürümektedir.

Başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti´nin kurumlarına yönelik operasyonların bir tek nedeni vardır .Bu da ülkemizin küresel sermaye tarafından dönüştürülmek istenmesidir. Küresel sermayenin,Türkiye Cumhuriyeti´nin kurucu felsefesi,laik üniter yapısı ve Lozan´da tescil edilen kararlar ile sorunları vardır.

2012 yılında Türkiye´nin içinde bulunduğu coğrafya daha da riskli kaotik bir süreç içersinde yer alacaktır.Çünkü bu coğrafyada ABD açısından en uygun seçeneklerin başında Sünni-Şii çatışması gelmektedir ve bu senaryoda Türkiye´yi pek de olumlu gelişmeler beklememektedir.

Ortadoğu coğrafyasında Türkiye´ye biçilen tehlikeli görevin karşılığı olarak bir takım yabancı fonlar ve finansal enstrümanlar üzerinden kaynak akışı sağlanmaktadır. Türkiye nüfusunun sadece yüzde 5’nin işlem yaptığı İMKB de gösterge olarak sunulmaktadır. Avro bölgesinde yaşanan krizin etkileri bu karanlık yabancı fonlarla minimize edilmeye çalışılmaktadır. AKP´nin bu fonların dışında güvendiği diğer bir unsur da Ortadoğu’daki kayıt dışı olan paralardır. Bölgedeki çatışma ve gerginlikler nedeniyle bu paralar rotasını Türkiye´ye döndürmüştür.

Türkiye´ye zararları yararlarından kat ve kat daha fazla olan bu ve benzeri kaynakların ekonomik bir anlamı yoktur.

Özetle, 2001 krizinde Türk Bankacılık sistemi yabancı sermayenin eline geçmiştir. 2008 yılında başlayan bu krizde de Türk Sanayisi yabancı sermayenin eline bırakılmıştır. Bu süreç finansal anlamda Türk Sanayisinin yabancı sermayeye teslim edilişidir.

Türkiye üzerinde emperyalist dış güçlerin parçalama, bölme, yönetme ve hatta yok etme planları tabi ki olacaktır. Önemli olan emperyal güçlerin ayak oyunlarına kapılmamak akılcı stratejiler geliştirerek bu oyunları bozmaktır.

Sorumluluk özgürlüğüne ,bağımsızlığına, geleceğine sahip çıkacak olan halkımızdadır.

Aydınlık günler dileği ile,

Bunları da sevebilirsiniz