Cumhuriyet mi, Yoksa Demokrasi mi?

Bu iki sözcük sıklıkla yan yana, hatta birbirinin yerine kullanılır.

Yan yana kullanılması ve «Demokratik Cumhuriyet” denilmesi elbette doğru ve güzel bir tanımlamadır. Ama bunların «birbirinin yerine” kullanılması her zaman doğru olmayabilir.

Çünkü öyle durumlar vardır ki orada demokrasi cumhuriyetin kuyusunu kazabilmektedir…

Gelişmiş bir batı ülkesinden baktığımızda tek başına demokrasi yeterli gibi görünebilir ve cumhuriyete gerek olmadığı düşünülebilir…

Oysa Türkiye gibi «risklerin büyük” olduğu bir İslam ülkesinden bakıldığında, demokrasinin varlığı kadar bunun cumhuriyet tarafından koruma altına alınmasının da önemli olduğu görülür…

Çünkü hem İslam dinini kullanarak laik cumhuriyeti yıkmak isteyenler ve hem de Türkiye’yi bölmek isteyenler, demokrasinin temel ilkelerinde güç alarak bunu gerçekleştirmek istemektedirler.

****

Demokrasi, demos (halk) ve kratos (yönetim) sözcüklerinden oluşur. İnsanların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir yönetim biçimidir.

Cumhuriyet ise, «res publica” sözcüğünden gelmektedir. Halk tarafından seçilen temsilcilerin oluşturduğu parlamentoya dayanan ve başkanı cumhurbaşkanı olan rejimdir.

Gelişmiş batı ülkelerinin birçoğunda cumhuriyet yoktur. Hollanda, Danimarka, İsveç gibi en az 10 batı ülkesinde rejim cumhuriyet değil monarşidir. Yani bu ülkelerin başında temsili nitelikte bir kral vardır…

Adı cumhuriyet olan birçok ülkede de, bizim anladığımız anlamda demokrasiden eser yoktur…

Çağdaş uygarlığı içine sindirmiş, halkın ortalama kültürü demokratik haklarına sahip çıkacak düzeyde olan ülkelerde demokrasi cumhuriyetin korumasına ihtiyaç duymaz. Çünkü halk kendi demokrasisine sahip çıkabilecek olgunluktadır.

****

Bu durum Türkiye için çok farklıdır. Çünkü demokratik hak ve özgürlükleri kötüye kullanabilecek büyük bir potansiyel vardır.

Türkiye’de demokrasi, eğer koruyucu kurallar koyan cumhuriyetin koruması altında olmazsa, onu kötüye kullananlar tarafından yok edilebilecek kadar tehlike altında bulunmaktadır.

****

Türkiye, cumhuriyete çok kolay kavuştu. Mustafa Kemal, inanılmaz bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yine inanılmaz bir özveri ve öngörü ile cumhuriyeti ilan etti.

Cumhuriyetin ilanı elbette en büyük devrimdi. Çünkü bununla Türkiye çağdaş bir rejimin üst yapısını belirlemiş oluyordu.

Monarşiyi yıkarak yerine cumhuriyeti kurmak çok önemliydi ama cumhuriyetin içini doldurmak en az onun kadar zor ve önemliydi.

«Cumhuriyetin içini doldurmak” ne demek?

Kurtuluş Savaşı sonrasında Anadolu halkı inanılmaz bir yoksulluk içindeydi. Okuma yazma oranı yüzde beşlerdeydi ve bunların çoğu erkek olduğundan neredeyse yarısı savaşlarda yitirilmişti.

Yani halk, ne cumhuriyeti ve ne de demokrasiyi anlayacak düzeyde değildi.

Bu nedenle, bir yandan cumhuriyetin üst yapısını oluşturacak devrim ve reformlar yapılırken diğer yandan da halkın kültürel olgunluğu sağlanarak demokrasiye hazırlanması gerekiyordu…

1923-1930 yılları arasında cumhuriyeti pekiştirmek ve ülkenin geleceğini güvenceye almak için sosyal, kültürel, hukuksal, eğitimsel ve ekonomik devrim ve reformlar yapıldı…

Bundan sonra sıra, halkın eğitim ve kültür düzeyini yükseltmeye gelmişti. 1932 ile 1950 arasında bu amaçla iki büyük uygulama yapıldı.

Biri 1932’de kurulan Halkevleri, diğeri ise 1940’da açılmaya başlayan Köy Enstitüleri idi…

Özellikle de Köy Enstitüleri, Cumhuriyet Dönemi’nin en büyük aydınlanma devrimi olarak kabul edilmektedir…

****

Ne yazık ki, her devrimin mezarını kazmaya çalışan bir karşı devrim hareketi vardır…

Hem ülkedeki iş birlikçiler ve hem de batı emperyalizminin ağababası olan ABD bu aydınlanmayı Türkiye’ye çok gördüler…

İçeride köylüyü topraklandırma çabalarına karşı çıkan toprak ağaları, dışarıda ise Türkiye’yi kucağına almaya çalışan ABD, Atatürk’ün ilkeleriyle yola çıkan CHP’ye «dur” dedi…

ABD Cumhurbaşkanı Truman, Türkiye’nin bazı isteklerine karşı şu unutulmaz şartları koştu: (Rusya; Kars, Ardahan, Batum’u isteyince Türkiye ABD’den yardım istemişti)

1. Seçimlere gideceksiniz.

2. Milli Şeflik sistemine son vereceksiniz.

3. Beş Yıllık Plan yapmayacaksınız.

4. Köy Enstitülerini kapatacaksınız.

Burada iki önemli mesaj var:

  1. Aydınlanma ve kalkınma sürecine son vereceksiniz!
  2. B. Demokrasiye geçeceksiniz!

****

Kuşkusuz teslim olduk. Kültürel, sosyal ve ekonomik olarak geri olan Türkiye, demokrasi adı altında batı emperyalizmine teslim oldu.

Karşı devrim ilk adımlarını atmış ve Mustafa Kemal’in koyduğu cumhuriyet ilkelerini 1950’den sonra hırpalamaya başlamıştı.

Yani cumhuriyete karşı olanlar demokrasiyi kullanarak yönetimi ele geçirme şansına kavuşmuş oldular…

Sonrası daha da kötü oldu.

1960 yılında, bir «cumhuriyetçi refleks” karşı devrim sürecini durdurmaya çalıştıysa da olmadı…

Bir süre sonra yeniden süreç hızlandı. Hatta aralarda yapılan askeri müdahaleler bile onların ekmeğine yağ sürdü…

Cumhuriyete güç vermesi gereken demokrasi, onu kötüye kullananlar yüzünden cumhuriyeti tüketmeyi sürdürdü…

****

1940’larda, halkımızın kültür düzeyi henüz olgunlaşmadan ülkemizi demokrasiye geçmeye zorlayanlar, her geçen yıl daha da geriye gideceğimizi elbette biliyorlardı.

Çünkü cumhuriyetin denetiminden çıkmış bir demokrasinin; inanç özgürlüğüne sığınanlar tarafından başka rejimlere götürüleceğini, düşünce özgürlüğü ve insan haklarına sığınan bazı kötü niyetlilerin de ülkeyi bölmeye çalışacağını biliyorlardı…

****

Gelinen noktada;

Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet, demokrasiyi kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışan din tüccarları ile bölücülere dur diyemeyecek kadar hırpalandı artık.

Laik cumhuriyeti «deforme” ederek amaçlarına ulaşmak isteyenler, azımsanmayacak bir başarı gösterdiler. Bir İslam ülkesinde laik cumhuriyet olamayacağını bir kez daha kanıtlamak üzereler…

Son olarak, «Uygarlıklar Çatışması” kitabının yazarı Huntington’dan bir alıntı yaparak bitirelim. Yazar şöyle diyor;

«Hiçbir İslam ülkesi, uzunca bir zaman boyunca tam demokratik bir siyasal sistemi sürdürmüş değildir. Tek istisna, İslam’ın toplum ve siyaset anlayışını reddettiği ve bütün gücüyle laik, modern, batılı bir milli devlet yaratmaya çalıştığı Türkiye’dir”.

Bunları da sevebilirsiniz