Tarihsel süreç içinde iktidarlar tarafından dışlanan Aleviler, günümüzde tanınır gibi gösterilerek dışlanmaktadır. İnancının temelini oluşturan içi ile dışının bir olması anlayışı riyakâr organizasyonlar tarafından kullanılmaktadır. Günümüzde riya (ikiyüzlülük) her yanı sarmıştır. Nedir bu riya?
Riya; Aleviler hakkında birçok ön yargıya sahipken, ona dair yargıların üzerine düşünmek ve bunları azaltacak anlayışların önünü açmak yerine, «Hz. Ali’yi sevmek Alevilikse, ben de Aleviyim” diyerek onun asli değerini kendilemektir.
Riya; cemevine önce «cemevi cümbüş evi” deyip sonra cemevinde verilen aşureden, Sünni İçtihada göre iftar yapıp yemek yemektir.
Riya; Alevi çalıştayları adı altında çoğu son 10 yıl içinde kurulan sözde Alevi temsilcileri ile «iftar yemeğinde” toplanıp, Aleviliği bizzat Aleviler tarafından yıktırmaya çalışmaktır.
Riya; eşitlik ve paylaşmayı yaşamın merkezine koyup ön plana çıkaran Hacı Bektaş, Pir Sultan Abdal ve Yunus Emre gibi zatların sözlerinden dem vurup, güzel sözlerle gönlü okşayıp, Kuran-ı Kerim’i mızrağa takıp saltanatının devamı için dini kullanıp, Şam Valisi Muaviye gibi davranmaktır.
Riya; sevmenin karşılıksız vermek olduğunu bildiği için yoksullaşan Alevileri, cemaatler vasıtasıyla ayrımcılık yaparak, mal ve servet biriktirerek, halkı ayrımcılık temelinde çaresiz bırakıp kendine teslim almaya çalışmaktır.
Riya; Alevilerin her hali ile kabul ettiği Cumhuriyet değerlerine bağlı olmasını görmezden gelerek, Aleviler arasında, Avrupa merkezli, Cumhuriyete eleştirel bakan iş birlikçi Alevi «önderler” ile olmak ve onları Alevileri içten vuracak güç olarak beslemektir.
Riya; bir yandan her türlü dinsel cemaate, her türlü dini özerklikler tanınıyorken, Alevileri bir inanç olarak görmediğini bile söyleyememektir.
Riya; her türlü birlik çağrısını sözel olarak yaparken, Anadolu’da Alevi katliamlarına en pervasız ve net fetvaları yazan zamanın Şeyhülislamı Ebusuud Efendi´nin ismini, Sünni yandaşlığı bağlamında oy kaygısıyla Çorum’da kullanmaktır.
Riya; toplumsal yanlış ve kabulleri düzeltmek veya tamir etmek yerine, halkın bilinçaltına göndermeler yaparak bir siyasi partinin genel başkanının mezhebini ve etnik kimliğini ima edecek konuşmalar yapmaktır.
Riya; «komşun açken tok yatan bizden değildir” hadisinin uygulamasını, Somali’ye yardım adı altında bize yutturmaya çalışıp, varlıkları ile insanları «onurlandırarak” yoksulun yanına bir basın ordusuyla, sanki gösteriş yapmayı seven Firavun benzeri gibi gitmektir.
Riya; tarihte darbeler, zulümler olurken kişisel kariyerinde hızlı bir biçimde tırmanırken, şimdi ağlayarak, ağlayışını bir bütünlük kaygısı, adalet kaygısı, vicdan tesiri olarak göstermektir.
Riya; içi başka dışı başka iken, bizi hep içimizde olanla, kutsalımızla, imanımızla, Allah’ımızla vurmak bizi kendisiyle benzer kılmak ve onla kandırmaya çalışmaktır.
Ey Aleviler zor bir imtihandayız. Bu imtihan devlerle ve devletle somutlaşan bir imtihandır.
Devler ki; «bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin” sahipleridir. Para ile kurdukları bu düzenin yegâne sahipleri ve para kaynaklarının yönlendiricisidirler. Bunlara uşaklık edecek satılık birçok kalem, birçok el, birçok yürek hali hazırda çalışmaktadır.
Devlet ki; «gaflet ve dalalet…” içindedir. Kendini yeniden kurma adı altında içi boşaltılmış, değerleri alt üst edilmiş, kutsallığı kalmamış, «kimsesizlerin kimsesi olmak” yerine, sadece bir grubun tahakküm aracına dönüşmüştür.
Ey Aleviler; var oluşumuzda riyanın olmamasına tarih şahittir. «İçi ne ise dışa da o sözü” size yakışır. Riyaya dikkat edin. «Bozuk düzende sağlam çark olmaz”, «haram yiyen ağızdan helal söz çıkmaz” sözü gibi geleneğimizdeki, inancımızdaki değere sahip çık. Bizim bu bakışımıza, bu duruşumuza her hali ile riyaya batan günümüzde şiddetle ihtiyaç var.
Biz doğru olan taraftayız, haktan, gerçekten ve vicdandan olan tarafta. Bundan en ufak bir sapma göstermeyiz. Biz Anadolu’nun tuzuyuz. Biz kokarsak, daha bu coğrafyanın kendini gerçekleme şansı olmaz. Tarih boyunca nasıl durduk ise öyle durunuz. Duruşumuz herkese ilham, cesaret ve kılavuz olsun. Gelenekten bir sözle bitirecek olursak;
«Gerçeğin Demine Hu”.