Terör Örgütünün İki Kolu: PKK ve PKK Holdingi

Bu hükümet «uzun zamandır” Öcalan’la görüşerek ondan yardım istiyor. Bu ‘seanslar’ sırasında başka hangi pazarlıkların yapıldığını herkes merak ediyor…
Elbette akla gelen ilk olasılık Öcalan’nın -şu ya da bu şekilde- hapisten çıkarılması…
Eskiden olsa, Öcalan’la görüşmek bir hükümet için istifa nedeni olurdu. Ama artık durum -ne yazık ki- değişti. Ne basında ses var, ne de sivil toplum kuruluşlarında…
Sadece asker, üniversite ve yargı değil herkes susturuldu. Kim biraz ağzını açsa başına nelerin geleceğini biliyor…
Baskıyla oluşturdukları sessizlikte, devlet adına Öcalan’la görüşenler umduklarını bulamamanın çaresizliği içinde görünüyorlar. Çünkü Öcalan’la görüşerek hiçbir şeyi çözemeyeceklerini anlamaya başladılar…
PKK’ya gerçekçi bir gözle bakmış olsalardı, onun terörden vazgeçmesinin mümkün olmadığını anlarlardı.
Çünkü, PKK bir terör örgütü olduğu kadar aynı zamanda varlığını teröre dayamış bir holdingdir. Bu holdingi yönetenler, teröre sayesinde sağladıkları büyük geliri elbette yok etmek istemezler…
****
Bu «PKK holdingi” sadece dağdakileri değil sınırlarımız içinde ve dışındabulunan çok sayıda insanı da beslemektedir…
Bu holdingin etkinlik alanı içinde, uyuşturucu ticareti vardır, silah ticareti vardır, akaryakıt kaçakçılığı vardır…
Daha başkaları da sayılabilir elbette…
PKK holdingi üzerinden menfaat birliği oluşturanların büyük bölümü-silahlı, ya da silahsız – kullandıkları Kürt kozunda bile samimi değildirler.
Onların istediği şey kazançlarının devam etmesi, bunun için de PKK’nın ayakta kalması yani bugünkü çatışma ortamının sürmesidir…
****
Şimdi bir an için PKK’nın «Tamam, eylemi durduruyorum. Silahları devlete teslim ediyorum!” dediğini düşünelim…
Bundan kimlerin nasıl etkileneceğini gözümüzün önüne getirelim.
Kuşkusuz en çok Öcalan etkilenecektir. PKK üzerindeki etkinliği yadsınamayacak düzeyde olan Öcalan, İmralı’dan sadece bir şekilde kurtulacağını bilmektedir. O da PKK terörünü kullanıp devlet ile pazarlık edebilmektir… Oysa PKK’nın teröre son vermesi, Öcalan’ın kurtulma umutlarını tamamen bitirecektir.
Öcalan’la görüşenler ne kadar inkar ederse etsinler, kendisine ‘af’ sözü vermedikleri durumda, Öcalan hiçbir zaman terörün sonlanması için uğraşmayacaktır…
****
Gelelim PKK’dan ve PKK holdinginden yararlananların durumuna… Teröre son veren bir PKK hem gücünü, hem de etkinliğini yitireceğinden, ne uyuşturucu, ne akaryakıt ve ne de silah kaçakçılığını sürdürebilecektir. Oysa PKK’yı ve PKK holdingini yönetenlerin sadece uyuşturucu kaçakçılığından bile büyük gelirler elde ettikleri bilinmektedir…
Kurdukları dinamik illegal örgüt sayesinde sadece kaçakçılık değil, kazanılan paraların aklamasını da yapmaktadırlar. Elbette en büyük müşterisi oldukları büyük silah ve elektronik istihbarat firmalarına da büyük paralar kazandırmaktadırlar.
PKK terörü bu açıdan değerlendirildiğinde bir başka çıkmazla daha karşılaşmaktayız. O da büyük silah kaçakçılığı yapan uluslararası örgütlerin PKK’ya desteğidir. Bu para babalarının, Avrupa Parlamentosu’nu bile etkileyerek orada PKK yanlısı konuşmalar yaptırdıkları gözden kaçmamaktadır…
Terörü, görüşmelerle çözmek isteyenler, PKK’nın holding olduğu gerçeğini görmezden gelerek başarılı olamazlar…
****
Bir de sahip olunan gücün kolay terk edilmeyeceği gerçeği vardır.
Terörist kimliğiyle Türkiye’nin önemli bir coğrafyasındaki halkı neredeyse sindirmiş olan PKK, bu gücünü bırakmak ister mi?
Üstelik o coğrafyada kandırarak dağa çıkardığı gençleri, hem ekonomik hem de ideolojik olarak etkileme gücüne sahipken!
Terörden vazgeçmiş bir PKK, silah gücüyle sağladığı etkinliğine son vermiş olacaktır. O zaman da, siyasi kanadı olan BDP üzerinde hiçbir yönlendiriciliği kalmayacaktır. Bugün PKK’nın emrindeymiş gibi çalışan BDP, PKK’nın olmadığı bir ortamda Öcalan’ı bile takmayacaktır. Böyle bir sonucun ortaya çıkmasına hangi PKK yöneticisi izin verir?
Bu örnekleri daha da artırmak olasıdır…
****
Söylemek istediğim şu;
Öcalan’la ya da PKK ile görüşmelerde bulunmak, Türkiye Cumhuriyeti’ni zavallı duruma düşürmekten öte bir işe yaramamıştır ve yaramayacaktır.
Terörle mücadelede başarıya ulaşmak için yapılması gereken iki şey vardır;
İlki, PKK holdinginin gelir kaynaklarını yok etmek…
İkincisi ise, silahlı teröriste onun anlayacağı dilden hitap etmektir…
Ama silahlı mücadeleyi sadece bir hava harekatına bağlamak ve dağa taşa bomba yağdırmak, milletin gazını almaktan öte bir işe yaramayacaktır…
Sen, kendi içindeki teröristi yok edebiliyor musun?
Sen, Kandil’i ele geçirebilecek ABD iznini(!) sağlayabiliyor musun? İşte o zaman bir şeyler için umutlanabilirim…
Gerisi boş…
(Elbette, ‘ABD izni’ deyince akla çok şey geliyor. Ama şimdilik yeter!)

Bu hükümet «uzun zamandır” Öcalan’la görüşerek ondan yardım istiyor. Bu ‘seanslar’ sırasında başka hangi pazarlıkların yapıldığını herkes merak ediyor…

Elbette akla gelen ilk olasılık Öcalan’nın -şu ya da bu şekilde- hapisten çıkarılması…

Eskiden olsa, Öcalan’la görüşmek bir hükümet için istifa nedeni olurdu. Ama artık durum -ne yazık ki- değişti. Ne basında ses var, ne de sivil toplum kuruluşlarında…

Sadece asker, üniversite ve yargı değil herkes susturuldu. Kim biraz ağzını açsa başına nelerin geleceğini biliyor…

Baskıyla oluşturdukları sessizlikte, devlet adına Öcalan’la görüşenler umduklarını bulamamanın çaresizliği içinde görünüyorlar. Çünkü Öcalan’la görüşerek hiçbir şeyi çözemeyeceklerini anlamaya başladılar…

PKK’ya gerçekçi bir gözle bakmış olsalardı, onun terörden vazgeçmesinin mümkün olmadığını anlarlardı.

Çünkü, PKK bir terör örgütü olduğu kadar aynı zamanda varlığını teröre dayamış bir holdingdir. Bu holdingi yönetenler, teröre sayesinde sağladıkları büyük geliri elbette yok etmek istemezler…

****

Bu «PKK holdingi” sadece dağdakileri değil sınırlarımız içinde ve dışındabulunan çok sayıda insanı da beslemektedir…

Bu holdingin etkinlik alanı içinde, uyuşturucu ticareti vardır, silah ticareti vardır, akaryakıt kaçakçılığı vardır…

Daha başkaları da sayılabilir elbette…

PKK holdingi üzerinden menfaat birliği oluşturanların büyük bölümü-silahlı, ya da silahsız – kullandıkları Kürt kozunda bile samimi değildirler.

Onların istediği şey kazançlarının devam etmesi, bunun için de PKK’nın ayakta kalması yani bugünkü çatışma ortamının sürmesidir…

****

Şimdi bir an için PKK’nın «Tamam, eylemi durduruyorum. Silahları devlete teslim ediyorum!” dediğini düşünelim…

Bundan kimlerin nasıl etkileneceğini gözümüzün önüne getirelim.

Kuşkusuz en çok Öcalan etkilenecektir. PKK üzerindeki etkinliği yadsınamayacak düzeyde olan Öcalan, İmralı’dan sadece bir şekilde kurtulacağını bilmektedir. O da PKK terörünü kullanıp devlet ile pazarlık edebilmektir… Oysa PKK’nın teröre son vermesi, Öcalan’ın kurtulma umutlarını tamamen bitirecektir.

Öcalan’la görüşenler ne kadar inkar ederse etsinler, kendisine ‘af’ sözü vermedikleri durumda, Öcalan hiçbir zaman terörün sonlanması için uğraşmayacaktır…

****

Gelelim PKK’dan ve PKK holdinginden yararlananların durumuna… Teröre son veren bir PKK hem gücünü, hem de etkinliğini yitireceğinden, ne uyuşturucu, ne akaryakıt ve ne de silah kaçakçılığını sürdürebilecektir. Oysa PKK’yı ve PKK holdingini yönetenlerin sadece uyuşturucu kaçakçılığından bile büyük gelirler elde ettikleri bilinmektedir…

Kurdukları dinamik illegal örgüt sayesinde sadece kaçakçılık değil, kazanılan paraların aklamasını da yapmaktadırlar. Elbette en büyük müşterisi oldukları büyük silah ve elektronik istihbarat firmalarına da büyük paralar kazandırmaktadırlar.

PKK terörü bu açıdan değerlendirildiğinde bir başka çıkmazla daha karşılaşmaktayız. O da büyük silah kaçakçılığı yapan uluslararası örgütlerin PKK’ya desteğidir. Bu para babalarının, Avrupa Parlamentosu’nu bile etkileyerek orada PKK yanlısı konuşmalar yaptırdıkları gözden kaçmamaktadır…

Terörü, görüşmelerle çözmek isteyenler, PKK’nın holding olduğu gerçeğini görmezden gelerek başarılı olamazlar…

****

Bir de sahip olunan gücün kolay terk edilmeyeceği gerçeği vardır.

Terörist kimliğiyle Türkiye’nin önemli bir coğrafyasındaki halkı neredeyse sindirmiş olan PKK, bu gücünü bırakmak ister mi?

Üstelik o coğrafyada kandırarak dağa çıkardığı gençleri, hem ekonomik hem de ideolojik olarak etkileme gücüne sahipken!

Terörden vazgeçmiş bir PKK, silah gücüyle sağladığı etkinliğine son vermiş olacaktır. O zaman da, siyasi kanadı olan BDP üzerinde hiçbir yönlendiriciliği kalmayacaktır. Bugün PKK’nın emrindeymiş gibi çalışan BDP, PKK’nın olmadığı bir ortamda Öcalan’ı bile takmayacaktır. Böyle bir sonucun ortaya çıkmasına hangi PKK yöneticisi izin verir?

Bu örnekleri daha da artırmak olasıdır…

****

Söylemek istediğim şu;

Öcalan’la ya da PKK ile görüşmelerde bulunmak, Türkiye Cumhuriyeti’ni zavallı duruma düşürmekten öte bir işe yaramamıştır ve yaramayacaktır.

Terörle mücadelede başarıya ulaşmak için yapılması gereken iki şey vardır;

İlki, PKK holdinginin gelir kaynaklarını yok etmek…

İkincisi ise, silahlı teröriste onun anlayacağı dilden hitap etmektir…

Ama silahlı mücadeleyi sadece bir hava harekatına bağlamak ve dağa taşa bomba yağdırmak, milletin gazını almaktan öte bir işe yaramayacaktır…

Sen, kendi içindeki teröristi yok edebiliyor musun?

Sen, Kandil’i ele geçirebilecek ABD iznini(!) sağlayabiliyor musun? İşte o zaman bir şeyler için umutlanabilirim…

Gerisi boş…

(Elbette, ‘ABD izni’ deyince akla çok şey geliyor. Ama şimdilik yeter!)

Bunları da sevebilirsiniz