Aydınlığın İzini Sürenler İçin: Dün ve Bugün Tevfik Fikret


«… Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak içintf

Yalnız teneffüs hakkı ve kanun masalı!

Ey tutulmayan vaatler, ey sonsuz muhakkak yalan,

Ey mahkemelerden biteviye kovulan hak!

Ey en şiddetli kuşkularla duygusu körleşerek vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;

Ey işitilmek korkusuyla kilitlenmiş ağızlar.

Ey nefret edilen, hakir görülen milli gayret!

Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasi mahkum;

Ey fazilet ve nezaketin payı, ey çoktan unutulmuş bu çehre!

Ey korku ağırlığından iki büklüm yemeğe alışmış

Zengin fakir herkes meşhur koca bir millet!

Ey eğilmiş esir baş, ki ak pak, fakat iğrenç;

Ey taze kadın, ey onu takibe koşan genç!

Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı koca;

Ey kimsesiz avare çocuklar… Hele sizler,

Hele sizler…

Örtün, evet, ey felaket sahnesi… Örtün artık ey şehir;

Örtün ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi.”

Tevfik Fikret, asıl adı Mehmet Tevfik, 24 Aralık 1867’de İstanbul’da merhaba dediği dünyaya, 19 Ağustos 1915’te İstanbul’da gözlerini kapattı. Öğretimini, dönemin önemli edebiyatçılarından Recaizade Ekrem’in öğrencisi olarak Galatasaray Sultanisi’nde birinci olarak tamamladı. Öğretiminin ardından birçok görevde bulundu: Hariciye Nezareti’nde

(Dışişleri Bakanlığı) katiplik, Yüksek Ticaret Okulu’nda, Mekteb-i Sultani’de, Robert Koleji’nde öğretmenlik, Mekteb-i Sultani’de müdürlük…

Edebiyata olan derin ilgisi lise yıllarında başladı. Gazel tarzındaki ilk şiiri lisedeyken, Tercüman-ı Hakikat’de yayımlandı. Ardından, Mirsad Dergisi’nde şiirleri yayımlandı ve derginin düzenlediği yarışmalardan iki defa birincilik aldı. Malumat Dergisi’nin başyazarlığını ve Servet-i Funun’un yazı işleri müdürlüğünü yaptı. İlk kitabı «Rübab-ı Sikeste” 1900 yılında yayınlandı. Hüseyin Cahit ve Hüseyin Kazım ile Tanin Gazetesi’ni çıkardı. «Haluk’un Defteri”, «Rübabın Cevabı”, «Tarih-i Kadim” ve «Şermin” kitaplarından bazılarıdır.

Robert Kolej’inde öğretmenlik yaptığı senelerde bir ev yaptırdı eşi ve oğlu ile yaşamak için. Rumeli Hisarı’nın koynunda bütün Boğaz’ı, İstanbul’u izleyen bir ev… Adı: Aşiyan. Anlamı: Yuva. Öldüğünde evinin bahçesine gömülmeyi vasiyet etmişti. 19 Ağustos 1915’teki vefatının ardından aile mezarlığına defnedilen naşı, 1961 yılında «yuva”sına taşındı. Tevfik Fikret’in evi, 1945’ten beri « Tevfik Fikret Müzesi”… Boğaziçi Üniversitesi’nin kampüsündeki müze içerisinde, Tevfik Fikret’in özel eşyalarından, çalışma odasına, portrelerine kadar pek çok şeyi görmek, bir tarihe tanıklık etmek mümkün.

«….Aydınlığa susadık biz, aydınlığa susadık

Uzun karanlıklar içinde uyumak isteyen mi var?

Bizden iyi geceler onlara,

Bizden onlara iyi uykular!”

Peki kimdir Tevfik Fikret? Önce başarılı bir öğrenci? Ardından bir memur, bir öğretmen, müdür? Çeviriler yapan, şiirler yazan, yarışmalar kazanan başarılı bir edebiyatçı? Kuşkusuz bunların hepsi Fikret’in bir parçasıdır. Fikret’in hayatıdır öğrencilik, öğretmenlik, şairlik. Ancak çok daha fazlasıdır Tevfik Fikret. Aydın, ilerici, devrimci, sorgulayan, eleştiren bir düşün adamı… Aydınlığa susamış bir devrin şairidir Tevfik Fikret. Dün de, bugün de…

«…Yıkımlara acılara alkış tut,tf2

Yüksekten bakanlar önünde eğil,

İnsafla birdir aşağılık ve namussuzluk,

Doğruluk lafta, yürekte değil.

İyilik ayaklarda kötülük kucaklarda

Bir gerçek var, tek bir gerçek:

Eli kolu bağlayan zincir.

Bir tek şey var sözü geçen: yumruk.

Hak güçlünün kötü yanı.

Uzun lafın kısası ezmeyen ezilir…”

Dün, hayattayken Tevfik Fikret, karanlık memleket… Asırların yorgunu büyük ama hasta bir imparatorluğun varlığını sürdürmek için umutsuzca çırpındığı seneler… Bir tarafta «modernleşme” çabası, diğer tarafta ardı ardına patlak veren savaşlar, yenilgiler… II. Abdülhamit’in baskı rejimi, bu rejime direnen aydınlar. Memleketi «kurtarmak” için fikirleri çatışan aydınlar ve aydın görünümlüler… II. Meşrutiyet ile «özgürleşen” halk, 31 Mart’ta ayaklanan halk… Karmakarışık bir memleket. Tevfik Fikret anlatıyor, eleştiriyor memleketi, insanlığı. Ancak yalnızca eleştirmekle de kalmıyor. Yol gösteriyor gençliğe bu karanlığı aşmak için: «Kuşku, koşmaktır aydınlığa doğru. İnsan aklıdır önünde sonunda gerçeği bulacak olan.”

Ölüme giden ama o ölümle yeniden dirilmenin, devrimin izini süren bir ulusun yolunu aydınlattı Tevfik Fikret. 1918’de Fikret’in evindeki anma toplantısında Mustafa Kemal’in dediği şekliyle « Fikret Dostları” karanlığı yırttı attı. Aydınlığın izini sürenler Tevfik Fikret’i takip ettiler. Bugün hayatta değilken Tevfik Fikret yine aydınlığa hasret memleket. Baskı, zulüm ve adaletsizlik hala hayatta… Fikret’in neredeyse bir asır önce yazdığı dizeler hala canlı bugün. Ancak bir farkla, korkmadan, karanlığı yırtan bu ulus biliyor artık, aklı ışık edinip yılmadan yürürse yolun sonu aydınlık…

Bunları da sevebilirsiniz